1 Mayıs’ı takvimden çıkartın*
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

1 Mayıs’ı takvimden çıkartın*

04.05.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Babam Ahmet İnce 1950’lerde Türkiye sendikal hareketinin öncülerinden biridir. Türkiye’nin ilk sendikalarından biri olan Mersin Mensucat İşçileri Sendikası’nı kurdu, 1952’de TEKSİF’in kuruluşuna katkıda bulundu. İ

şçiler, “sendika” yerine “sanduka” derlerdi. Daktilo ile yazı yazmayı sendikanın bürosunda öğrendim. İşçi sınıfına göbek bağıyla bağlıyım. Sadece duygusal olarak değil, emeğimle geçindiğim için. “Yenik” babamı saygı ile anarım!

Ben de şimdi yerinde yeller esen Çukurova Sanayi İşletmeleri Mersin İplik Fabrikası’nda 1950-1955 yılları arasında yazları, ihtiyarlık sigortalı işçi olarak çalıştım. Başlangıçta 12 saatlik iş günü. Saat 14.00’ten 02.00’ye, 02.00’den 14.00’e iki vardiya. Saat ücretim 12.5 kuruş. Rutubetli havayı, pamuk, iplik tozunu ve gres yağının kokusunu çok iyi tanırım. Bugünkü çalışma disiplinimi işçilikten, emekçilikten öğrendim. Her onurlu yazar gibi “emek”e saygım ve inancım vardır. İhtiyarlık sigorta numaram 418665 idi. 1982’de, 12 Eylül rejimi tarafından zorla emekli edilirken emeklilik süreme bir yıl katkıda bulundu.

Bu nedenle 1 Mayıs ve Karl Marx’ın “Dünyanın bütün işçileri birleşiniz!” şiarı (ülkü, ilke) benim için kutsaldır. Birincisi, insanın üretici emeğinin demokrasinin temeli olduğunu işaret eder. İkincisi ise küreselleşen sermayenin karşısında emeğin küreselleşmesini savunur. Ama ne var ki sermayenin küreseleşmesini gelişmenin amentüsü olarak ileri süren liberaller ve neoliberaller, emeğin küreselleşmesi ve emekçinin adil hakları söz konusu olunca hemen külah değiştirirler.

YA İŞÇİ HAKLARI!

Avrupa Birliği’nin zoruyla bazı uygulanmayan demokratikleşme yasaları çıkardığı için adı reformcu ve demokrata çıkan AKP hükümeti, sermayenin küreselleşmesi için her türlü acul fedakârlığı yaparken işçi sınıfının yararına bir tek yasa çıkarmadı. Aksine, anlayış ve uygulamaları ile ulusal sermayenin yok olmasını sermayenin küreselleşmesi sayan AKP iktidarı, bu türden küreselleşme ve özelleştirmelere karşı çıkan işçi sınıfını işyerlerinden sürüp çıkardı.

İşçi sınıfı ve emekçilerin sendikal hakları, grev hakları, toplusözleşme hakları, sosyal güvenlik hakları, eğitim ve sağlık hakları konularında bir dirhem iyileştirme yapmayan bir hükümet nasıl reformcu ve demokrat olur?

YA ÖZGÜRLÜK!

Olamayacağı, 1 Mayıs 2007 günü AKP hükümeti tarafından İstanbul’da ve Taksim Meydanı’nda kanıtlandı. Tarih göstermiştir ki: Soylular sınıfının, burjuvazinin, küçük burjuvazinin özgür olması ülkenin demokrasiyle yönetildiği ve halkın özgür olduğu anlamına gelmez. Gerçek demokrasi ve gerçek özgürlük için, işçi sınıfının ve emekçilerin özgür olmaları gerekir!

Ancak! Demokrasi “firavunu” AKP hükümetinin işçi sınıfı lehinde bir yasa ve kararını duydunuz mu? Türkiye’yi nemrut bir gardiyan gibi denetleyen Avrupa Birliği’nin işçi sınıfı lehinde bir girişimde bulunduğuna tanık oldunuz mu?

İşçi sınıfı 30 yıl sonra, ilk kez, tarihsel sınıf bilinciyle ve barışçıl amaçla sokağa çıktı ve AKP hükümetinin coplarına hedef oldu. Açılan yaraları tımar etmek, doğal olarak, AKP hükümetine düşüyor. Bu hoyratlık karşısında AB ne yapacak? Bakalım, göreceğiz!

(2 MAYIS 2025)

Sendika olmadan, işçiler bir sınıf oluşturup siyasal bir baskı gücünde bulunamaz. Sendikasız işçi bir kimsesiz bir yetimdir. Sendika kardeşliği en vefalı kardeşliktir. Hedef, Enternasyonal’in saptadığı hedeftir. Gerisi yılkı sürüsü zamazingosu!

ENTERNASYONAL MARŞI

Uyan artık uykudan uyan

Uyan esirler dünyası

Zulme karşı hıncımız volkan

Kavgamız ölüm-dirim kavgası

Mazi ta kökünden silinsin

Biz başka alem isteriz

Bizi hiçe sayanlar bilsin

Bundan sonra her şey biziz.

Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık

Enternasyonal’le kurtulur insanlık

Tanrı, patron, bey, ağa, sultan

Nasıl bizleri kurtarır

Bizleri kurtaracak olan

Kendi kollarımızdır

Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık

Enternasyonal’le kurtulur insanlık

Hem fabrikalar, hem de toprak

Her şey emekçinin malı

Asalaklara tanımayız hak

Her şey emeğin olmalı

Cellatların döktüğü kan

Bir gün onları boğacak

Bu kan denizinin ufkundan

Kızıl bir güneş doğacak

Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık

Enternasyonal’le kurtulur insanlık.

---

* Hürriyet, 5 Mayıs 2007.

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025