Emekliler ve iktidar
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Emekliler ve iktidar

21.09.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde. Konuşmalarından, hal ve tavırlarından çoğunun işçi emeklisi olduğunu anlıyorum. Devlet memuru emeklilerin de durumu yasa ile belirlenmiştir: Yaptığı iş için bir unvanı, kadrosu, derecesi, kademesi vardır.

6 Eylül 1982 günü TRT TV’den uzman kadrosuyla 1. derece, 4. kademe, 3600 ek gösterge ile zorla emekli edildiğim gün tamı tamına 46 yaşındaydım ve 47’den de 5 gün almıştım. Emekli olduktan sonra bir özel okulda Fransızca öğretmenliği yapabilirdim; henüz özel televizyon yoktu ama kurulurken benim gibi yetişmiş bir uzmana gereksinim vardı. Önümde başka seçenekler de vardı: Bir yayınevi kurmak ya da kurulmuş bir yayınevinde editör olarak çalışmak; yayınevlerine edebi kitaplar çevirmek. Bir gazetede yazmak için öneri beklemek: Öneri 2000 yılının ocak ayında Hürriyet gazetesi adına, Ankara’dan yakınım Ertuğrul Özkök’ten geldi. AKP iktidarının yıllar süren milyarlık ceza baskısı sonunda 1 Nisan 2012 günü 5 (Beş) bin lira tazminat karşılığı Hürriyet gazetesinden atıldım. Tazminat miktarı kraldan çok kralcı, patron yalakası Hürriyet muhasebe servisinin marifetiydi. Ancak patron Aydın Doğan’ın kerimesi, kıymetbilir ve vicdan sahibi Vuslat Sabancı’nın müdahalesiyle tazminat 100 (Yüz) bin liraya çıkartıldı.

Ancak benim durum ve yaşadığım serüven genel olarak örnek olamaz. Şair ve yazarlığım her zaman yaptığım mesleklerin önünde yer aldı. Şair ve yazarlığım her zaman Fransızca öğretmeni Özdemir İnce’nin önünde oldu. Ceza verdikleri, tenzil-i rütbe ettikleri, sürgüne gönderdikleri zaman cezalandırılan öğretmen değil, şair ve yazar Özdemir İnce’ydi.

Emeklilik vesilesiyle yaşamöykümün küçük bir parçasından söz ettim. Kusura bakmayın lütfen! Her yıl emekli edilenler arasında ya da Türkiye’nin emekli toplamının içinde benim örneğime benzer kaç kişi çıkar? Pek çıkmaz.Emeklilik başlangıç yaşı, hizmet süresi 25 yıla eklenerek memur emeklisi yaşı ortaya çıkar. Bu durumda en genç yaş 44-45 olur. Benim doğumum 1 Eylül 1936, emeklilik tarihim 6 Eylül 1982 olduğuna göre 46 yaşımda emekli olmuşum. İş bulup çalışmak zorunda olan genel emekliler için genç bir yaş.

İşçi emeklilerinin durumu çok başka. Türkiye’nin işçilerinde, emekçilerinde sınıf bilincinin eksikliği, sendika bilincinden yoksunluk yüzünden işçi sınıfı doğaya, hayata ve patrona karşı savunmasızdır. Babamın Mersin TEKSİF (sendika) başkanlığı ve 12-18 yaşlarım arasında, 418665 sigorta numaralı iplik fabrikası işçiliğim dolayısıyla bilirim. Kendimle ilgili ayrıntıyla yazdıklarım değerli okurlara güven vermek içindir.

Sendikasız işçi sürüden ayrılmış kuzuya benzer. Kuzu olarak kurda, insan da emekçi olarak patrona kurban ve yem olacaktır.

2025 yılına göre Türkiye’de kamu çalışanı (memur) sayısı: 5 milyon 289 bin 449 kişi. Kamu sendikalarına üye kamu çalışanı sayısı: 2 milyon 391 bin. Kamu emeklileri sayısı: 22 milyon 319 bin.

2025 yılına göre çalışan işçi sayısı: 17 milyon 326 bin 143; sendikalı işçi sayısı: 2 milyon 326 bin 143; emekli işçi sayısı: 16 milyon 859 bin. 2025 yılında emekli memur sayısı: 5 milyon 289 bin 449+emekli işçi sayısı: 16 milyon 859 bin= 22 milyon 148 bin kişi.

Efendim bulduğum sayıların doğruluğundan emin değilim. İşin uzmanı falan değilim. Uzmanlar eğer benim yöntemimi ya da genel geçerli bir yöntem uygulayarak sonuçları açıklarlarsa ellerinden öperim.

Benim bu yazıdaki amacım grupların kesin sayıları değil. Seçimlerde oy verecek halkın bir bölümünün dökümü. Seçimlerde oy veren her insan siyasal insan değildir. Siyasal insan kendi insani, toplumsal, sınıfsal ve bireysel varlığının bilincinde olan insandır. Bir işçi, bir köylü, bir burjuva kapitalist, toprak ağası, kasaba mütegallibesi gibi para kazanmadığı için onun gibi yemek yiyemez, geçinemez, gezemez, tatil yapamaz, emekli olamaz veee bundan dolayı da bir işçi ve köylü, bir kapitalist burjuva ya da taşra mütegallibesi, toprak ağası gibi düşünemez, bilinci ötekilerin bilinciyle örtüşemez. Tıpkı kurtla kuzunun aynı ağılda birlikte olamayacağı gibi.

Günümüzün topludurumunda (konjonktüründe) AKP uygulamalarıyla, siyasal söylemleriyle (dicours politique) emekçi sınıfların (işçi+köylü+evde çalışan) yandaşı, temsilcisi olmadığı gibi tam anlamıyla hasmı, karşıtı ve dahası can düşmanıdır.

Bu açmazda Türkiye’de, din olgusu, din faktörü, din etkenliği ve etkinliği ortaya çıkıp pişmiş aşa su katıyor. Kal neymiş, patron mütedeyyin ve uygulamalı Müslümanmış, AKP de tıpkı ve aynen öyleymiş!!! Müslüman katil ile Hırıstiyan, Yahudi, ateist, teist katil arasında fark mı var; hırsızın sarışını, esmeri, yeşil gözlüsü, kara gözlüsü mü olur?

Ey işçi, ey köylü, ey emekçi, ey emekli kardeşim! Açsan, sefilsen, evsizsen, eziliyorsan bil ki suç başkalarının (patronların, toprak agalarının, mütegallibenin...) değil... Onların kuşkusuz suçu var ama asıl suçlu sensin, sürekli intihar ve kendine ihanet halindesin!

Özellikle düşük kadro emeklilerin, vasıfsız emeklilerin park banklarına oturup ağlaşmasından iyice bıktım. Kınıyorum! Ağlamayana meme vermezler atasözü de palavra. Emeklinin gözyaşları Konya Ovası’nı sular ama gidip büyülenmiş koyun gibi AKP’ye oy veriyor.

Son söz: AKLI BAŞINDA ezilenlerin, açların, susuzların, düşkünlerin, dulların, yetimlerin, köylülerin, emekçilerin oy vereceği parti R.T. Erdoğan’ın partisi AKP, MHP ve öteki sağcı ve İslamcı siyasal partiler değildir. Soldaki halkçı, toplumcu, eşitlikçi, özgürlükçü, barışçı siyasal partilerdir. Bunu söyledikten sonra, ad ve adres de vermeyeyim artık!

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025