Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim: “Bölgedeki vatandaşların sorunlarına sınıf mücadelesi ve sermayenin emek sömürüsü açısından bakmayan ama yıllardır Öcalan’ın serbest kalması için kampanyalar düzenleyen HDP/DEM yöneticileri gibi meseleyi kişiselleştirip indirgeyen bir yaklaşım bu.”
Cengiz Çandar gazete yazarlığımda kim bilir kaç kez konu olmuştur yazılarıma. Benim gözümde bağlı eşeğin bile emanet edilmeyeceği bir adamdır. Zülâl Kalkandelen’in sözünü ettiği söyleşiyi okudum. Şu anda DEM milletvekili olan kişi (Cengiz Çandar) “Öcalan bir gün ‘umut hakkı’nı kullanarak hapisten çıkarılmalıdır. O zaman Türkiye’de Kürt sorununun gerçekten çözüldüğünü göreceğiz” diyor.
Buna göre demek ki Türkiye’nin Apo’dan başka bir sorunu yokmuş gibi. Ama daha önce Kürt sorununun çözümü için çeşitli yollar bulunduğunu da belirtmiş... Bunlar “Türkiye anayasasında değişiklik yapılması, anadilde eğitim hakkı, vatandaşlığın yeniden tanımlanması ve seçilmiş yöneticiler ile yerel yönetimlere kayyum atanmasının önlenmesi...” imiş.
Yerel yönetimlere kayyum atanması, atanmaması RTE iktidarının yetki ve sorumluluğunda olan bir şey. Ben karışmam. Ama Cengiz Çandar’ın öteki “cahilce” isteklerine karışırım.
Anayasada değişiklik yapılmasını istiyor ama bu değişikliğin ne(ler) olduğunu söylemiyor DEM milletvekili Cengiz Çandar. Söylemesi ve bizleri irşat etmesi ve çok değerli (!) fikirlerinden bizi yararlandırması gerekirdi. Nedense bunu yapmıyor. Belki de hasisliğinden...
“Kürt” sözcüğü, olgusu ya da kavramının anayasaya neden, niçin ve nasıl girmesini istiyor? Sözünü ettiği anayasa, adı Türkiye Cumhuriyeti olan devletin vatandaşları için kaleme alınmış ve TBMM tarafından onaylanmış bir metindir. Bu metne göre vatandaşlıkta etnisite, vatandaşlık bağlamında yer alan bir öğe değildir. Etnisitesine (Türk, Kürt, Laz, Roman, Çerkez, Pomak, Boşnak...) bakılmadan tamamı yasa bakımından Türktür. Anayasayada Kürtler de “üst kimlik” şemsiyesi altında Türktür. Pasaportlarında ve kimliklerinde, kendileri istemese de Türk oldukları yazar. Bu kimlik ve pasaport olmaksızın “var” olamazlar!
Örneğin Fransa yasalarına göre “Fransız (Fransa) vatandaşı kimdir” sorusunun yanıtı anayasalarında şöyle yazar: “Premièrement, un citoyen est une personne qui jouit des droits civils et politiques au sens de l’article 3 de la Constitution et qui contribue à l’exercice de la souveraineté nationale. Deuxièmement, un citoyen se définit par les droits et les devoirs auxquels il est soumis.”
“İlk olarak vatandaş anayasanın 3. maddesine göre vatandaşlık haklarına sahip olan ve ulusal egemenliğin uygulanmasına katkıda bulunan kişidir. İkinci olarak vatandaşlık kişinin bağlı olduğu haklar ve görevlerle tanımlanır.”
Bu tanımlamada “Fransız”ı çıkar yerine “Türk” yaz Türkiye vatandaşlığını da tanımlamış olursun.
Fransa’da da Türkiye’de de ve dünyanın bütün ülkelerinde birçok etnik kökenli vatandaş vardır ama bu etnik kökenler “devlet vatandaşlığı” tanımında yer lan “Türk ve Türklük” “üst kimlik”in içinde yer alır.
Cengiz Çandar TC anayasasının değiştirilmesini istemeden önce Birleşmiş Milletler üyesi devletlerin anayasalarına bakması gerekirdi. Yukarıda yer alan Fransız vatandaşlığı tanımı benden armağan olsun. Ama bu işler tembellikle olmaz. TBMM üyeliğinden alınan maaşı hak etmek için kafayı kullanıp yoracaksın, özellikle TC anayasasını ezberleyeceksin.