Özdemir İnce

Şairin siyaset yorumu

19 Haziran 2020 Cuma

Tektanrılı dinlerin üçü (Musevilik, Hıristiyanlık, İslam) sınıflı toplumların oluşmasıyla, işbölümünün derinleşmesiyle ortaya çıktı. Örneğin Museviliğin ortaya çıktığı sırada Mezopotamya’da üç sınıf vardı. 1. Sınıf: Din adamları (rahipler) ve askerler; 2. Sınıf: Halk; 3. Sınıf: Köleler. Böyle bir toplumsal hiyerarşi vardı. Sürekli savaşlar sonucunda halktan her insan kolayca köle edinebiliyordu. MÖ 3000 - 2500 yıllarında yüksek ruhbanlardan oluşan egemen sınıflar, dinsel yapıya sahip kent devletlerinin yöneticileri olarak ortaya çıktılar. Bu kral-rahipler dinsel ve siyasal işleri yürütürlerdi. Bir kentin başrahibi, aynı zamanda o kentin başkanıydı.

17. ve 18. yüzyılda burjuva ve işçi sınıfları ortaya çıktı, 1789’dan sonra ruhban sınıfı imtiyazlarını yitirir gibi oldu ama bunlar başka bir fasıl…

***

Musa’nın soylu sınıftan olduğu söylenir, İsa halk sınıfındandı; Muhammed soylu sınıftandı, Kureyş kabilesinin Haşimi ailesinden. Ancak bu üç dinin de mesajı yoksul halk kitlelerini hedef almıştır. Mesaj, iktidar sahiplerine ve zenginlere karşıydı. Özellikle Hıristiyanlık ve İslam yoksulların dinidir.

İsa Matta kitabının 19 bap, 23. ayetinde şöyle der: “Size doğrusunu söyleyeyim. Zengin kişi Göklerin Egemenliği’ne zor girecek. Yine şunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği’ne girmesinden daha kolaydır.”

İsa’nın bu hükmü Kuran’da nedense şu ayete dönüşür: “Bizim ayetlerimizi asılsız sayanlar, büyüklenip onlardan yüz çevirenler var ya, işte onlara göğün kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremeyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!” (Araf Suresi, 40. ayet)

Bu dönüşümün nedenlerini burada araştırmayalım.

***

Hıristiyanlık, Roma İmparatorluğu’nun Filistin toprağında ortaya çıktı. İsa’nın önerdiği Hıristiyanlığın ilk müşterileri yoksullar ve kölelerdi. Roma’nın işkenceleri altında ezildiler, arenalarda aslanlara yem oldular. Bu din, önce Suriye ve Anadolu’da yayıldı taa Roma’ya kadar uzandı. Durumu değerlendilen iktidar, soylular, zenginler ve askerler Hıristiyanlığı seçtiler. İşte o zaman Hıristiyanlık hapı yuttu. Çünkü artık iktidar, soylular, askerler, zenginler Hıristiyan olunca, toplumsal konumlarını korudular ve yoksullar gene yoksul kaldı.

***

Daha önce yazdığım gibi Hz. Muhammed soylu kent Mekke’nin Kureyş aşiretinin Haşimi ailesinden bir soyluydu. Yoksullara ve kölelere önerdiği din, Mekke’de kabul görmedi, baskıyla karşılandı. Bunun üzerine Hz. Muhammed az sayıdaki Müslümanla Medine’ye göç etti. Güçlendi. İslam güçlenince Mekke, Kureyş ve Haşimi ailesi İslamı kabul etti vee İslam devrimci niteliğini yitirdi; böylece İslam iktidarın ve egemen sınıfın dini oldu; yoksullar da yoksul kaldı.

Uzun sözün kısası: Bütün dinler, başlangıçta, egemenlerin ve zenginlerin yönetiminde, ezilen yoksulların dinidir. Sınıflı ve işbölümlü toplumların ortaya çıkmasından bu yana yoksul halk hep iktidardan uzak kaldı, ezildi ve sömürüldü. Yoksulların dini, imanı, inancı vardır ama gücü yoktur; zengin egemenlerin dini, imanı ve inancı yoktur ama gücü vardır ve efendim güç kimdeyse iktidar onundur. Gerisi laf değirmenidir.

Şimdi, 2020 yılında, dünyanın bütün aklıevvel yumurta kafalıları koronavirüs sayesinde dünyanın toplumsal düzeninin değişebileceğini düşünüyorlar. Avuçlarını yalarlar!

Efendim neymiş, küreselleşme ve yeni liberalcilik sermayeyi kediye yüklemişmiş… Yoksul halk kitleleri bilinçlenip iktidarın sahibi olmadan hiçbir şey değişmez; ruhban sınıfının hizmet ettiği iktidar kervanı yürür yoluna gider.

***

Ruhban sınıfı hiçbir şey üretmeden tarih boyunca iktidarların ortağı ve aracı oldu, en kötülerine hizmet etti. Yoksulları yönlendirdi, yanılttı ve ezdi. Din adamları sınıfı arada iletken ya da yalıtkan olmasa, dinler Marx’ın dediği gibi, insanların tesellisi olabilirdi. Ama bu sınıf nasıl işsiz bırakılabilir? Din adamları zenginlerle birlikte yoksulları yoksulluğa mahkûm ediyor.Türkiye’de Diyanet İşleri bu işi 1950’den bu yana pek güzel ve başarıyla yapmakta… Diyanet’in başkanı giderek şeyhülislama dönüşmekte, yönetimde iktidar payı giderek artmakta. Şu anda ikinci adam olduğu da söylenebilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları