Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım. Yazımda bir haber konusunda yorumlarda bulunuyor, haberle ilgili bir kişiyi eleştiriyordum.
Basın dünyasında bir kural ve bu kuralla ilgili bir gelenek vardır: Bir kurum ve kişiyle ilgili haber ya da yazı doğru ve gerçek değilse ilgili tarafın yalanlama (tekzip) hakkı vardır. Bu hakkı taraf ve konu olan kişi ya da kurum, gazete ve yazarla uzlaşarak ya da mahkeme aracılığıyla kullanır.
29 Ağustos 2025 tarihli yazımda, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı temsilcisi Barış Oktay’ı “Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nda yaptığı konuşması dolayısıyla eleştirmiştim. Bu yazıyı yanlış ve gerçeksiz bulan ilgilinin yukarıdaki paragrafta yazdığım gibi tekzip hakkı vardır. Ancak yukarıda adı geçen kişi ve kuruluş bu yöntemi seçmeyip Independent Türkçe adlı bir yayın ortamında “Cumhuriyet gazetesi yazarı Özdemir İnce, komisyonda önerileri karıştırdı” başlıklı bir metin yayımlıyor. Bu hileli davranış kuşkusuz bir ürkme, bir korku barındırmakta.
Barış Oktay, yaptığı konuşmada şunları istemekteydi: 1-Apo affedilsin. 2-Piyer Loti Tepesi’nin adı İdrisi Bitlisi olsun. 3-Kürtçe eğitim veren üniversite kurulsun. 4-Kürtçe hutbe okunsun, Kürtçe vaaz verilsin. 5-Kürtçe üniversite kurulsun. 6-Anadilde (Kürtçe) eğitim (öğretim) yapılsın. 7-Medreselere resmi statü verilsin. 8-Okullarda Türk tarihi gibi Kürt tarihi de okunsun. 9-Doğu ve Güney Doğu’ya milli birlik ve beraberlik için Togg fabrikası açılsın. 10-Türkçeleştirilen tabelalar Türkçe ve Kürtçe olsun!
Bu tuhaf ültimatomu kuşkusuz dut silkeler gibi silkelerim.
11 Eylül 2025 tarih ve 16.02 saatli Independent Türkçe’de yayımlanan metinde benim eleştirdiğim yerler yer almıyor ama İHH temsilci Barış Oktay’ın sunduğu, hem komisyon tutanaklarında hem de kamuoyuyla paylaşılan öneriler şöyle:
1. Silahsızlanma süreci uzatılmamalıdır.
2. İç-dış kesimler, Türkiye ile ortak zeminde buluşmalıdır.
3. Süreç toplumsallaşmalıdır.
4. Siyasi partiler ve STK’ler süreci topluma mal etmelidir.
5. Siyasi aktörler umut dilini kullanmalı.
6. Siyasi süreci devam ettirmede kararlı olmalıdır.
7. Halka, topluma paneller düzenlenebilir.
8. Dil ve kimlik problemi.
9. Anadilde eğitim hakkı.
10. Ahmedi Hani Kardeşlik Yılı.
11. Diyanet’in toplumlaşma sürecine katkısı.
12. Medreselere resmi statü.
13. Milli eğitim ders kitapları.
14. Kürtçe üniversite kurulması.
15. Diyarbakır Anneleri.
16. Anneler diyaloğu.
17. Vatandaşların duygularına hitap.
18. Milli ekonomik yatırımlar.
19. Sembol tarihi isimler.
20. Türkçeleştirilen Kürtçe isimler.
21. Toplumda oluşan af beklentisi.
Metnin sonunda şöyle bir açıklama var: “Apo affedilsin” gibi ifadeler bu listede yer almıyor.
İnsanları budala yerine koyan bir eklenti. 21 numaralı maddede “Toplumda af beklentisi” yazmıyor mu? Görüşmelere “af” maddesine gelindiğinde Apo’nun adı anılmayacak mı?
İHH temsilcisi Barış Oktay’ın resmen kabul edilen 21. önerisini okudunuz. Süsleme maddelerini “beyaz”, gerçek maddeleri “siyah” yazdım.
Harbi ve dobra olmayan, karnında birtakım solucanlar taşıyan, elden kaçmak için balıklaşan kafalarla tartışmak, kuyruklarından yakalamak başkaları için kolay olmayabilir ama benim için bu hiç de sorun değil.
Benim elimdeki malzemeyi hazır veren kendi kalemleri. Ama her nedense işe avukatlar katılıyor. İndepedent Türkçe’de 11 Eylül 2025 tarihinde yayımlanan haberin ardından, avukat Jiyan Tosun, müvekkilleri Besna Tosun, Maside Ocak Kışlakçı ve İkbal Eren Yarıcı adına açıklama yapıyor. Haberde belirtilen tutanaktaki sözler, müvekkillerine ait değilmiş. 20 Ağustos 2025 tarihli tutanak basın özen ilkeleri gözetilerek okunduğunda bu durum net olarak anlaşılacak.
Açıklamada şu ifadeler yer alıyor:
- Haberde belirtilen tutanaktaki sözler müvekkillere ait değil.
- 20 Ağustos 2025 tarihli tutanak basın özen ilkeleri gözetilerek okunduğunda bu durum net olarak anlaşılacak.
- Kamuoyunu yanıltıcı, haksız ve gerçeğe aykırı bu içeriğin kaldırılması ve düzeltme yapılması talep ediliyor.
- Avukat Tosun, Basın Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca tekzip talebinde bulunmuş ve tutanağın linkinin taraflarla paylaşılacağını belirtmiş.
İHH temsilcisi Barış Oktay’ın gerçek önerileri ise, sürecin toplumsallaşmasını, STK’lerin rolünü, siyasi aktörlerin dilini, anadilde eğitimi ve bölgesel yatırımları kapsayan kapsamlı bir stratejiyi içeriyor.
“Apo affedilsin” gibi ifadeler bu listede yer almıyor.
***
Tamamdır! Sizin eşeğiniz kara gözlü olsun ama sizin dil ve kimlik sorununuz var, anadilde eğitim hakkı istiyorsunuz, medreselere resmi statü verilsin diyorsunuz, milli eğitim ders kitaplarının yeniden yazılmasını istiyorsunuz, Kürtçe üniversite kurulmasını istiyorsunuz, sizce sembol tarihi isimlerin değerlendirilmesini istiyorsunuz, Türkçeleştirilen Kürtçe isimlerin tekrar Kürtçe olmasını istiyorsunuz, adını anmasanız da aralarında Apo’nun bulunması koşuluyla kapsamlı bir genel af istiyorsunuz.
Bütün isteklerinizin masum ve haklı olduğunu kabul edilse bile anadilde (Kürtçe) eğitim-öğretim hakkı talebi en azından bölgesel özerklik anlamına gelir.
Yazıyı daha uzatmaya gerek yok: Kürtçüler Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden vatandaşlık haklarından başka ne gibi siyasal ve toplumsal haklar istemekteler lütfen onları açık seçin yazın. Doğal ortak kuruculuk hayali dışında!