Komikliğin Daniskası Körlüğün Şahikası

18 Ocak 2015 Pazar

Canım sıkıldı mı, çıkartıyorum o fotoğrafı bakıyorum ve o anda başlıyorum gülmeye... İmkânsız, kendimi tutamıyorum. Kahkahalarla gülüyorum. Gözlerimden yaş gelinceye kadar gülüyorum...
Hangi fotoğraf demeyin? Hani sarayın merdivenlerine dizilmiş müsamere kostümleri içinde Muhafız Alayı yiğitleri... Malkoçoğlu’ndan Teneke Şövalye’ye uzanan yelpazede eşsiz bir “Şov”, bir gösteri... Ortada, hiç ama hiç gülmeyen “Sivil”in endamlı duruşu...
Sen söyle ey okur! Herhangi bir karikatür, herhangi bir mizah öyküsü bunu aşabilir mi!
Bundan böyle karikatürcülerin ve mizahçıların işleri gerçekten çok zor!

***

Tülay Babuşcu, (AKP Balıkesir Milletvekili) “Osmanlı İmparatorluğu’nun 90 yıllık reklam arası sona erdi” lafını okuyunca, pek gülemedim.
Hani bir kendisine baksa, ülkenin konumuna baksa; bir de nüfusun çoğu Müslüman olan ülkelere bir baksa diyecek oldum... Sonra vazgeçtim.
Kendi kendime bu hanımefendi acaba aymaz-lığının farkında mı diye sordum. Ama işte bu soru beni güldürdü. Çünkü aymazlık, zaten ne olduğunu, ortada olanı, çevresinde olup biteni görmeme, ayırdına varamama, fark etmeme, anlamama anlamına gelir. Yani fark etse aymazlığa düşmeyecek. Sanki...
Hani bir çeşit körlük gibi. Görme engelli olmadan, gözleri gördüğü halde, baktığı halde görmeme gibi...
“Hanımefendi, reklamlardan sonra vizyonda ne var? Onu da açıklasanız...” demek galiba en doğrusu!

Fazıl Say nice nice yıllara
14 Ocak Fazıl Say’ın yaşgünüydü. Annesi ve kızıyla kutladı. Ama tam yaşgününden 3 gün önce hakkında yeni bir dava açıldı:
Özetliyorum: Hani malum Ömer Hayyam dörtlüğü yüzünden dava sürerken birçok yazara, sanatçıya dava açmakla ünlenen Ali Emre Bukağılı, Fazıl Say’a “Otistik olabilir” diyerek rapor istemişti.
Bunun üzere Fazıl Say, bu adamı mahkemeye vermiş (dava halen sürmekte) ve hem kendisini hem de tüm otistik hastaları aşağıladığı için bu durumu sosyal medyada duyurmuştu. Şimdi bu duyuru yüzünden Fazıl’a “hakaret davası” açıldı!
Ölme eşeğim ölme!!!
Bugün 18 Ocak. Fazıl Say, Luzern’de (İsviçre’de), 25 ve 28 Ocak’ta Salzburg’da, 7 Şubat’ta Roma’da, 10 Şubat’ta Münih’te, 15 Şubat’ta Paris’te; 1 Mart, 3-6-7-8 Mart’ta İspanya’nın çeşitli kentlerinde konserleri var. 12 Mart’ta da İstanbul’da...
Yakında çok geziyor, fazla kentlere gidip geliyor diye soruşturma açarlarsa şaşmayın!
“Bu savcıyı tanıyın” diyen Sedef Kabaş’a 5 yıl hapis istenirse... Bu da olur!

Biz Cumhuriyet çalışanları
Şu son birkaç gün özellikle biz Cumhuriyet çalışanları için çok gerilimli günlerdi...
Bir yanda başta okurlarımız olmak üzere, Türkiye’nin her köşesinden ve dünyanın dört bir yanından birbirinden çok farklı uluslararası kuruluşlardan gelen kutlama mesajları... Bir başka yanda, burada tekrarlamak dahi istemediğim tehditler, küfürler, suçlamalar, hedef göstermeler...
Bu iki uç arasında savrulmamak...
Birilerinden korkmamak... Ötekilerin pohpohlamalarına aldırmamak...
Ucuz kahramanlıklardan kaçınmak; tehlikeyi abartmamak ama farkında olmak...
Bu ikisi arasında işini yapmaya, en iyisini yapmaya çalışmak...
“Mesele esir düşmekte değil / teslim olmamakta bütün mesele!” dizesini hiç akıldan çıkarmamak...
İşte son günler böyle geçti.Dayanışma mektupları yollayan tüm okurlara sonsuz teşekkürler.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları