Tiyatro hazinemize yolculuk...

Tiyatro hazinemize yolculuk...

30.11.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal. Afişe bir de not iliştirilmiş: 23 Nisan 1964 tarihli. “...Gel diyorum, artık gel” diye başlayan; “Tuhaf değil mi, seni seviyorum Suna” diye biten bir not...

Ergun Köknar’ın ömür boyu eşi olacak Suna’ya, “tuhaf” karşılasa da “Seni seviyorum Suna” çığlığı kadar romantik değil elbet tüm mektuplar...

Kimi mektupta hocaların öğrencileri şikâyetleri de var:

“Müdürlüğe... Tiyatro bölümü 1. sınıf öğrencilerinden Coşkun Kara, aynı bölüm öğrencilerinden Müşfik Kenter’in kendisini dövdüğünü (...) Polise başvurulduğunu; müdür yardımcısı müdahalesiyle polisçe bir muamele yapılmadığını öğrendim. Saygılarımla arz ederim.” İmza: Cahit Külebi - Başmuavin. 21.10.1953.

Yok böyle olmayacak baştan başlamalıyım.

Image

TÜRKİYE TİYATRO VAKFI

Bu vakıftan size daha önce de söz ettim. Dramaturg, eleştirmen Esen Çamurdan’ın inisiyatifi ele almasıyla oluştu. Kuruluşu 2019. Ülkenin koskoca tiyatro mirası göz göre göre yok olurken, ustalar aramızdan ayrılırken, bir tiyatro müzemiz bile yokken, zaten belleksizliğin, unutma ve unutulmanın geçerli olduğu bir dönemdeyken, Esen, “Yol yürürken oluşur” diyerek yola çıktı. O gün bugün bir avuç insanla, olağanüstü çabayla çalışıyorlar. Arşiv topluyorlar. Sözlü tarih çalışması, tanıklıklar, belgeler...

3 gün önce İstanbul Depo’da “Tiyatro Hazinemiz” adlı müthiş bir sergi açtılar. Türkiye Tiyatro Vakfı’nın arşivinden özenle seçilen eserler; sicil defterlerinden kişisel notlara, maaş bordrolarından kurum içi yazışmalara, mektuplardan fotoğraflara, kitaplardan dergilere, sahne tasarımlarından afişlere ve karikatürlere, oyun metinlerinden çalışma notlarına kadar uzanan zengin bir çeşitlilik sunuyor. Sergi küratörü Esen Çamurdan; yardımcı küratörler Aylin Erkan ve Ceren Uyan; başarılı tasarım Sera Dink’e ait.

SAHNEDE YAŞAYAN BELLEK

Perdeler kapanır, sahne kararır. Ama karanlık yalnızca ışıksızlıktan değil, kâh ilgisizlikten kâh umursamazlıktan da olur. Türkiye Tiyatro Vakfı’nın “Tiyatro Hazinemiz” sergisi karanlığı yaran bir meşale... Bir hafıza sergisi değil yalnızca; bu ülkenin kültür mirasına karşı taşıdığı sorumluluğu hatırlatan, sessiz ama etkili bir çığlık. Sergiye adım attığım anda, sadece tiyatro tarihimize değil, kendi yaşamöyküme de bir yolculuğa çıktım. İzlediğim oyunlar, nice tiyatrocu dostlar...

Bu sergi, geçmişe nostaljik bir bakış atmaktan çok daha fazlası... Sergiyi gezerken sadece nostaljik bir yolculuğa çıkmadım. Aynı zamanda tiyatromuzun bugüne dek nasıl direndiğini, nasıl çoğaldığını, her engellemede nasıl yeniden ayağa kalktığını gördüm. Boşlukları kendi birikiminle, anılarımla doldurdum... Behzat Butak, Ergun Köknar, Genco Erkal, Ümit Denizer gibi tiyatrocuların; Mengü Ertel, Duygu Sağıroğlu ve Metin Deniz gibi usta tasarımcıların; Genç Oyuncular, AÇOK gibi toplulukların eserleri... Dergiler, reji defterleri; Erdek festivallerinden çocuk tiyatrosuna, kadın Hamlet’lerimizden “konuşan fotoğraflar”a... Bütün bir tiyatro dünyamız...

BİZE TİYATRO MÜZESİ GEREK

Sergiye adım attığım anda, yıllardır bir tiyatro müzesinin yokluğunda yarım kalan bir rüyanın içindeymişim gibi hissettim. Bunca zengin birikimi, bu kadar emeği, bu kadar bedeli... Nerede saklayacağız, nerede koruyacağız, nerede büyüteceğiz?

Bize bir tiyatro müzesi gerek! Bu çığlığı ben ilk kez Muhsin Ertuğrul’dan duymuştum. Sonra yıllar boyunca Sanat Dergisi’ni çıkarırken Haldun Taner’le birlikte kaç kez seferberlik yapıp bu işe emek ve gönül koyduk.

Olmadı. Başaramadık. Şimdi bu sergiyi hazırlayanlar da bu gereksinimin peşinde. Onların heyecanı, dikkati, emeği insanın yüreğini ısıtıyor. Bu ülkenin tiyatro tarihi, yalnızca gönüllülerin taşımaya çalıştığı bir yük müdür?

Bu sergi, ülkeye acilen bir tiyatro müzesi gerektiğinin en somut kanıtı. Kostümlerin, dekorların, kayıtların, afişlerin, reji defterlerinin; tiyatromuzun yaşam damarlarını oluşturan her şeyin bilimsel yöntemlerle korunacağı, sergileneceği, aktarılacağı bir müze... Bunu gerçekleştirecek olan bir avuç insan değil, bu ülkenin kamusal sorumluluğunu yerine getirmesi gereken iradedir.

Ve biz, tiyatrodan yana olanlar, o iradeyi isteyecek, talep edecek, haykıracağız: “Bu ülkeye bir tiyatro müzesi gerek. Hem de hemen!”

Kültür politikası dediğimiz şey yalnızca resmi tören açış konuşmaları değildir. Arşivini koruyamayan bir ülke geleceğini de koruyamaz.

Serginin çıkışında, genç bir tiyatro öğrencisinin deftere bıraktığı cümleyi gördüm: “Bize bir hazine bıraktınız. Şimdi onu biz büyüteceğiz.”

İşte bu cümle, bu serginin ruhu. Sivil Toplum için Destek Vakfı (STDV) ve Türkiye Mozaik Foundation katkılarıyla hayata geçirilen sergiyi bir an önce gidin görün. Emeği geçenleri, katkıda bulunanları kutluyorum.

Image

Yazarın Son Yazıları

Işığı hiç sönmeyecek

O, Nermin Abadan Unat. Neden mi ona minnet borcumuz var?

Devamını Oku
14.12.2025
Roman gibi

Sabiha Sertel (1895-1968) ve Zekeriya Sertel (1890-1980). Osmanlı’nın sonu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında duygu ve düşünce dünyamıza sonsuz katkılarda bulunmuş bu iki önemli ismi bu ülkede yaşayan herkesin, hele hele gazeteciliği meslek edinmiş her insanın çok yakından bilmesi gerekir.

Devamını Oku
11.12.2025
Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025