Jandarmalı-jandarmasız günler

Jandarmalı-jandarmasız günler

12.10.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor. 19 ünlü isim, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından düzenlenen bir operasyonla evlerinden, yatak odalarından çıkarılıp jandarma komutanlığına götürülüyor.Haberi gördüğümde “jandarma” sözcüğüne takıldım kaldım. Benim Anadolu’yu karış karış dolaştığım 70’ler, 80’ler, 90’larda jandarma dediğin, il ve ilçe belediye sınırları dışında kalan, polis teşkilatı bulunmayan yerlerde görev yapardı. Sadece güvenliği sağlamakla kalmaz, kırsal yörelerde benim gibi çaylak gazetecilere, yol yapımında çalışan işçilere, hastalara yardım eli uzatmaktan geri kalmazlardı. Hatta birlikte “Jandarma biiiiz sosyalistiiiz/ Eliniii uzat bana” diye birlikte şarkı söylemişliğimiz bile vardır.

İstanbul’un göbeğinde jandarmanın işi ne diyecek oldum. Açıkladılar 15 Temmuz’dan sonra meğer olağanüstü hal kapsamında, kanun hükmünde kararname ile jandarma, tamamen İçişleri Bakanlığı’na bağlanmış. Şimdi jandarma demek, “İçişleri Bakanlığı polisi” demekmiş.

BU MUDUR GAZETECİLİK?

Sonrasını hepiniz biliyorsunuz: Okudunuz, ezberlediniz, izlediniz. Kan ve saç örnekleri alındıktan sonra 14 saat sonra bırakıldılar. 19 kişinin adları sanları, görüntüleri, bin bir halleri, mahrem durumları tüm televizyon kanalları ve gazetelerde defalarca gösterildi. Her biri, daha “şüpheli” ya da “sanık” olmadan birilerinin bir emriyle afişe edildi!

Soruyorum: Bu mudur gazetecilik? Bu mudur habercilik? Somut delil yok, kanıt yok, gözaltı yok ama sansasyon bol, lekeleme serbest!

Onların çoğu muhalifti. Onlardan biri yeni doğmuş bebeğine süt verebilmek için süt pompası istedi. Onların hepsi “Telefonla çağırsalar gelirdik” dedi.

Katiller, hırsızlar, gerçek suçlular, kadınları katledenler, çocuk tecavüzcüleri, ırza geçenler böylesine afişe edilmedi bugüne kadar.

Tamam: Uyuşturucu korkunç, uyuşturucu çocuklarımızı zehirliyor. Madde bağımlılığı yaşı düşüyor. Çocuklar bu yüzden ölüyor, hapse düşüyor. Elbet bu bataklık kurutulmalı. Amma...

Ülkem, artık dünyada uyuşturucu baronlarının fink attığı yer diye tanınırken, uyuşturucu parasının en kolay aklandığı ülke Türkiye diye bilinirken, uyuşturucu trafiğini yönetenleri Türk vatandaşı yaptığımız rivayetleri ortalıkta kol gezerken, Meclis’te uyuşturucu komisyonunun kurulması AKP ve MHP oybirliğiyle engellenirken... Neymiş efendim? Sanatçılar, gençleri uyuşturucuya özendirebilirmişmiş. Külahıma anlatın!

BİFO İLE HASRET GİDERMEK

Artık yazımın jandarmasız, sansürsüz, baskısız, tehditsiz keyifli kısmına geçebilirim.

Üç akşam önce Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) ile hasret giderdik. Ülkemin en harika orkestralarından biri. Mevsimi bomba gibi bir konserle açmakla kalmadı, 2025-26’nın programını da açıklayarak, çıtayı ne denli yükselttiğini de belirtmiş oldu.

Önce şunu vurgulamalıyım: BİFO konserlerin Zorlu’dan Lütfi Kırdar Konser Salonu’na geçmesi, yıl boyu konserlerin burada Asım Kocabıyık Anadolu Oditoryumu’nda devam edecek olması dinleyicileri çok mutlu etti. Akustik açısından doğru seçim!

Orkestra, 2025-2026 sezonunu Carlo Tenan yönetiminde, Kabalevski’nin sürprizli bir uvertürü ve piyanist Ilya Maximov’un yorumladığı Şostakoviç’in başyapıtlarından 2 no’lu piyano konçertosuyla açtı. Dinleyici, genç piyanisti (d. 1987) öyle sevdi ki kolay kolay bırakmadı ve Maximov, Rus repertuvarının sevilen parçalarıyla istekleri karşıladı. Sonra Haydn 100. Senfoni ve bir dünya prömiyeri. BİFO’nun İtalyan besteci Paolo Marzocchi’ye ısmarladığı “Beş İşkodra Şarkısı”nı dinledik. İlginç bir besteydi. Balkan esintilerine bolca yer verilmişti. Hatta bence biraz fazlaca yer vermişti. Günümüz bestecilerinin işi çok zor. Düşünsenize kimlerle rekabet ediyorlar.

Konserde besteci Paolo Marzocchi de hazır bulundu. Sahnede heyecanını ve mutluluğunu gizlemeye çalışmadı. Besteci mutlu, şef mutlu, orkestra elemanları mutlu, dinleyici mutlu... Bundan güzel hasret gidermek mi olur! Mevsimin heyecan veren programını açıklamaya yerim kalmadı. Nasılsa müzik mevsimi sonsuza dek sürüyor. Ancak şunu da vurgulamalıyım: Konser boyunca gözlerim, kulaklarım ve de ruhum orkestra arasında Bülent Evcil, Çağ Erçağ ve Sezai Kocabıyık gibi ustaları aramadı değil.

Devamı başka bir yazıya...

Yazarın Son Yazıları

Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025
Hikmet Çetinkaya

Yaş almanın en kötü yanı eşiniz, dostunuz, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız hepsi gidiyor.

Devamını Oku
13.07.2025