Ebru Kılıçoğlu

Dik oyna

19 Mart 2017 Pazar

İlk yarının sonunda, skordaki 1-0’ın dışında, futbol üstünlüğü de var Trabzonspor’un Galatasaray karşısında... Ersun Yanal, belli ki eksilerini rakibinin artılarına göre güçlendirmiş. Artılarını onların zaaflarına göre artırmış. Bu da hemen gösteriyor kendini sahada. İleride ve geride hızla kalabalıklaşabiliyor, orta sahada yaşanabilecek olası zaafiyeti, hem ilerideki hem gerideki futbolcuların desteğiyle giderebiliyorlar. Öyle destansı bir oyun mu? Hayır! Ama elindeki malzemeyle doğruları yapan taraf onlar. Nitekim 23’te N’Doye ile ilk golü imzalıyorlar. Galatasaray’a gelince, öğretmenlerini sevmeyen bir grup yetenekli ama asi öğrencinin kendi çabalarıyla diploma almaya çalışmasına benziyor çabaları. Dersi bilmiyorlar, baştaki ‘öğretmenden’ de ‘ders almaya’ belli ki niyetleri yok, hatta belki de haklılar! Ama bildikleri de ‘sınıfı geçmeye’ yetmiyor işte! Oysa, hedefleri çerçevesinde daha çok çaba göstermesi gereken taraf onlar… İdeale yakın kadro ve ikincilik için artan avantaj da ellerindeyken...
2. yarıya Yusuf’un golüyle başlayan ev sahibi iyice morallenirken Galatasaray’ın şarjı biraz daha azalıyor. Oyunun genelini ‘izlemeyi’ tercih eden Tudor, oyuncu değişiklikleriyle tıkanıklıkları açmaya çalışsa da bir ‘geri dönüş’ için gereken tutku kimseden çıkmıyor. Hatta 65’te Uğur Demirok’un ikinci sarıdan atılması da dengeyi değiştirmiyor. Son dakikalara sarkan beyhude ısrarlara gelince, biraz geç kalıyor! 35 dakika 10 kişi ve daha iyi oynayan Trabzonsporlu futbolcular; taraftarlarının maç başında verdiği ‘DİK OYNA’ mesajına selam ederken; Galatasaray sadece 3 puan değil kalan umutlarını, olası istikrarını, unuttuğu kararlılığını, gideceği daha geldiği gün belli olan hocasını ve çok da geç olmayan bir zamanda yönetimini de muhtemelen ‘kaybediyor’…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Koltukta rahat 22 Nisan 2024
Kazanç ve kayıp 16 Nisan 2024
Hamur 3 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları