“Daha iyi oynadığımız maçları kaybettik, bugün kazandık. Ben kötü hocayım (!) Takımım hocasız bir şekilde geçen sene 3 kupa aldı, teşekkür ediyorum onlara...”
Sözler, kazanılan Trabzonspor maçının ardından Hamza Hamzaoğlu tarafından söylendi. Bugüne kadar Türkiye liglerinde belki de en “sevgi böcüğü” açıklamalarını yapmış kişi tarafından! Onun bakış açısından durum değerlendirildiğinde, zor zamanda sorumluluk üstlenen, takımı takım haline getiren ve bunu da üç kupa ile teyit eden bir tablo var ortada. Eh bu bakış açısıyla henüz dört maç oynanmışken ve lig de malum uzun bir maratonken bu kadar sert eleştirilmesi haksızlık…

Gidişata tahamül yok
Ancak anlamak gerekiyor ki, tahammülsüzlük gösterilen nokta, alınan “talihsiz” skorlar değil, gidişat! Ujfalusi sakatlandığından bu yana defans sorunu olan, favori forveti sakatlanınca yerine alternatifi bulunmayan, bugün oynanacak olan Galatasaray- Gaziantep maçında, Selçuk cezalı, Melo da gitmiş olduğu için orta saha kurgusu muamma olan ve “takımın başına neler gelecek acaba” diye insanı merakta bırakan bir gidişat var ortada. Çok umut vermeyen bir gidişat!
Kaldı ki, günümüz şartlarında, büyük bir takımın teknik direktörülüğünü yapmak, şahane iyi taktisyen olmak ya da istatistikleri nefis analiz etmek ya da takıma süper kondisyon yüklemekten öte bir mana da içeriyor: Kriz anlarını yönetebilmek. Hatta söz konusu büyük takımlar olduğunda işin esas parçası, temel taşı bu… “Bizim için konuşanlar için üzülüyorum, bunun sonunda pişmanlık da var. Herkes görecek” diyor Hamza Hoca, aynı konuşmada… Biraz önce “Bugün şansa kazandık, Allah yardım etti” demiş birinden çelişik bir açıklama aslında. Zira sakatlıkların muhtemelen olduğu bir sezonda, kurulan takımdaki derin “boşluklar” her zaman Allah yardımıyla dolmayacak! Anlaşılan o ki, Hamza Hamzaoğlu yüksek gerilim hattında olmanın verdiği elektrik çarpmasıyla karşı karşıya. Temenni bu tehlikeli akımdan kendini bir an önce kurtarması. Zira eleştirenlerden biri olarak, kazanıp kaybetmesi de hiç önemli değil, sonunda iyi ve keyif veren bir futbol seyredeceksem, ben pişman olmaya dünden razıyım aslında!