Demirtaş, AİHM kararı ile niçin serbest bırakılmalıdır?

27 Aralık 2020 Pazar

Başlıkta sorduğum sorunun kısa yanıtı, “Çünkü Türkiye, AİHM kararlarına uymaya söz vermiş ve bunu Anayasasına da eklemiştir” biçimindedir.

***

Çok yerde belirtildi:

Türkiye, Mayıs 1949’da...

İnsan hakları, hukukun üstünlüğü ve çoğulcu demokrasi ilkelerini korumak ve güçlendirmek...

Irkçılık, hoşgörüsüzlük ve yabancı düşmanlığı, sosyal dışlanma, uyuşturucu madde ve çevre konularındaki sorunlara çözüm aramak...

Avrupa kültürel benliğinin oluşmasına ve gelişmesine katkıda bulunmak...

Amacıyla kurulan Avrupa Konseyi’ne...

Ağustos ayında Yunanistan’la birlikte katılmış ve bu nedenle “Kurucu Üye” sayılmıştır.

***

AK’ın belkemiğini oluşturan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ise 4 Kasım 1950’de Roma’da imzalanmıştır.

MADDE 1 İnsan haklarına saygı yükümlülüğü

MADDE 2 Yaşam hakkı

MADDE 3 İşkence yasağı.

MADDE 4 Kölelik ve zorla çalıştırma yasağı

MADDE 5 Özgürlük ve güvenlik hakkı

MADDE 6 Adil yargılanma hakkı.

MADDE 7 Kanunsuz ceza olmaz.

MADDE 8 O¨zel ve aile hayatına saygı hakkı.

MADDE 9 Düşünce, din ve vicdan özgürlüğü

MADDE 10 İfade özgürlüğü.

MADDE 11 Toplantı ve dernek kurma özgürlüğü

MADDE 12 Evlenme hakkı.

MADDE 13 Etkili başvuru hakkı.

MADDE 14 Ayrımcılık yasağı

MADDE 15 Olağanüstü hüllerde yükümlülükleri askıya alma.

MADDE 16 Yabancıların siyasal etkinliklerinin kısıtlanması.

MADDE 17 Hakları kötüye kullanma yasağı 

MADDE 18 Haklara getirilecek kısıtlanmaların sınırlanması.

MADDE 19 Mahkeme’nin kuruluşu

Bu Sözleşme ve protokolleri gereği Yüksek Sözleşmeci Taraflar’a yüklenilen taahhütlere uyulmasını sağlamak için, bundan böyle “Mahkeme” olarak anılacak bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kurulmuştur. Mahkeme devamlı görev yapar.

MADDE 46 Kararların bağlayıcılığı ve infazı:

1. Yüksek Sözleşmeci Taraflar, taraf oldukları davalarda Mahkeme’nin verdiği kesinleşmiş¸ kararlara uymayı taahhüt ederler.

***

Görüldüğü gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avrupa Konseyi’nin kuruluş ilkelerini belirleyen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, AİHS’nin uygulanması için kurulmuş olan bir mahkemedir ve Sözleşmeyi imzalayan ülkeler, mahkemenin kararlarına uymaya söz vermişlerdir.

***

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın, uluslararası anlaşmaları kanunların önüne koyan 90. maddesinin son fıkrası da şöyledir:

“Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.”

***

Eski AİHM yargıcı Rıza Türmen, 24 Aralık’ta T24’te yayımlanan yazısında şöyle diyor:

“Büyük Daire Kararı, 2. Daire’nin 20.11.2018’de verdiği önceki karardan daha kapsamlı ve daha sert.

2. Daire Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) üç maddesinin ihlal edildiğine karar vermişti. Tutukluluk halinin devamı (5/3 maddesi), seçme ve seçilme hakkı (1 No’lu protokolün 3. Maddesi) ve hükümet tarafından AİHS’de öngörülmeyen amaçlarla hak ve özgürlüklere sınırlama getirilmesi (18. Madde).

Büyük Daire Kararı’nda ise bu üç maddenin ihlaline ek olarak iki maddenin daha ihlal edildiği sonucuna varıldı: İfade Özgürlüğü (10. Madde) ve tutuklamanın hukuka aykırılığı (5/1 maddesi).”

“AİHM, Demirtaş’ın tutukluluğunun siyasal nedenlerden kaynaklandığı sonucuna varırken, şu gerekçeleri ileri sürdü:

Tutuklamanın çözüm sürecinin sona ermesinden sonra gerçekleşmesi, Cumhurbaşkanı’nın beyanları, sadece HDP ve CHP’li milletvekillerinin tutuklanması, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri’nin gözlemleri, Venedik Komisyonu’nun Türk yargısına ilişkin raporu, tutuklama sonucu Demirtaş’ın 2017 referandumu ve 2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde kampanya yapamaması, Demirtaş’ın ve HDP’li milletvekillerinin tutuklanması yanında Belediye Başkanlarının görevden alınması ve tutuklanmasının da amacın muhalif sesleri kısmak olduğunu göstermesi.

Bütün bunlar tutuklamaların, demokrasinin temeli olan çoğulculuğu ve özgür tartışmayı bastırmak gibi saklı bir nedene dayandığını ortaya koymakta. Bu nedenlerle AİHM 18. Maddenin ihlal edildiği sonucuna vardı.”

***

Sevgili okurlarım, bu belge ve bilgilerin ışığı altında:

AİHM kararına uygun olarak Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması...

Sadece Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne atılan imzanın ülkemize yüklediği bir gereklilik değil...

Aynı zamanda kendi Anayasamızın da zorunlu sonucudur.

Elbette aynı gerekçelerle Osman Kavala da serbest bırakılmalıdır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları