Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İçte ‘gaddar şeytanileştirmeye son!’, dışta?

12 Kasım 2020 Perşembe

Sevgili okurlarım, ABD toplumu açısından 2020 seçimleri bence, bu ülkenin demokrasi tarihinde ikinci bir dönüm noktasını vurguluyor:

ABD seçmeni, yaklaşık 4 milyon oy farkıyla ve bazı eyaletlerdeki tercihleri de değiştirerek klasik demokrasisine yeniden sahip çıktı!

Birinci dönüm noktası, Obama’nın bir siyah olarak başkan seçilmesiydi.

Bu olay, ABD siyaseti için çok kısa bir süre önceye kadar “hayal bile edilemeyen bir devrimdi.

Obama’nın başkan seçilmesinin ABD için ne ifade ettiğini anlamak, oradaki siyahların yani eski kölelerin insan hakları mücadelesini ve bu mücadeleye karşı olan sert direnişi yaşamayanlar için çok zordur.

Ben 60’lı yılların ortasında o mücadelenin içinde yer almış olan bir üniversite öğrencisi olarak, Obama’nın seçilmesinin ABD’nin muhafazakâr beyaz nüfusu için ne ifade ettiğini, nasıl bir tehlike ve yenilgi olarak algılandığını çok gözlemledim.

Nitekim, Trump’ın başkanlık seçimini kazanmasının arkasındaki temel faktör bence, bu yenilgi duygusunun ve korku tepkisinin siyaset sahnesinde başarıyla seferber edilebilmesiydi.

Trump, Hillary Clinton’dan yaklaşık 3 milyon daha az oy almasına karşılık, eyaletlerin daha çoğunda yüzde 51’i aşıp buralardaki ikinci seçmenleri kazanarak başkan olmuştu.

Başkanlık döneminde, seçmeni ve ülkeyi ikiye böldü:

Beyaz, erkek, Hıristiyan, köylü seçmenlere, muhafazakârlarla birlikte, ırkçılara ve aşırı sağcılara hitap etti, göçmenlere, siyahlara, hispaniklere karşı tavır aldı, göçmen politikasını sertleştirdi, Avrupa ve Çin ile ilişkileri, eleştirilerini neredeyse düşmanlık düzeyine tırmandırarak bozdu.

Kendisinden yana olmayanları, Amerikalıların deyişiyle “şeytanileştirdi” (“demonize” etti), yani suçladı, düşmanlaştırdı ve dışladı.

Yönetimi boyunca ülkede siyahlara karşı beyaz polis şiddeti yaygınlaştı.

Koronavirüs salgınını ciddiye almadı, Çin’i suçladı, bilim insanlarını dinlemedi. Salgınla yeterince mücadele etmediği izlenimi verdi, sonunda kendi de hastalığa yakalandı.

Demokratik gelenekleri, ABD’nin işleyişindeki alışılmış olan “denetleme ve denge” sistemini zorladı. Her fırsatta Demokratların belediye başkanlarını ve eyalet valilerini şiddetle suçlamakta tereddüt etmedi.

Bütün bu uygulamalar, ülkede, Demokratik Rejim’in işleyişi konusunda büyük tepkiler yarattı.

***

Demokratların başkan ve başkan yardımcısı adayları Biden ve Harris, bütün seçim kampanyası boyunca Trump’ın yozlaştırdığı Demokratik Rejimi yeniden düzeltecekleri ve ülkeyi bu yozlaşmadan kurtaracakları propagandasını başarıyla yürüttüler.

Kısacası 2020 seçimleri, ülkeyi siyasal amaçlar için bölen ve seçmenleri birbirine düşman kesimler haline getiren dışlayıcı, suçlayıcı politikalara karşı, birliği, bütünlüğü, dostluğu, müsamahayı, demokrasiyi savunan politikalar arasındaki mücadele ile geçti:

Ve ABD halkı, bölünme, kavga, düşmanlık, aşırılık yerine, dostluk, bütünlük, uzlaşma yönünde tavır belirterek demokratik rejimi tercih etti.

Bu açıdan, 2020 seçimleri, ABD siyasal tarihinde, “Başkanın bireysel otoriterlik saldırısına karşı Demokratik Rejimi koruma” sonucu veren seçimler olarak nitelenebilir.

Nitekim, Biden başkanlığı kazandığı belli olduktan sonra yaptığı konuşmada aşağıdaki mesajları verdi:

“Şeytanileştirmenin uzun süren meşum gecesi bitti, şafak söktü.”

“Bölmeye değil, birleştirmeye geldim.”

“Amerikan ruhunu yeniden inşa edeceğim.”

“Demokratik rejimi yeniden kuracağım/işleteceğim.”

“Amerika’yı dünyada yeniden saygın bir devlet haline getireceğim.”

“Sadece bana oy verenlerin değil, bütün Amerikalıların başkanı olacağım.”

“Koronavirüs salgınını kontrol altına alacağım.”

“Irkçılığa son vereceğim.”

“Sağlık sigortasını (Obamacare) yaygınlaştıracağım.”

“İklim krizi ile mücadele edeceğim.”

***

Dış politikaya gelince:

Biden’ın Avrupa ile ilişkileri iyileştireceğine hiç kuşku yok.

Şimdiden AB liderleri bu konuda iyimser mesajlar vermeye başladılar bile.

Ama dünyadaki ve Ortadoğu’daki emperyalist politikaları aynen hatta daha da sertleştirerek sürdüreceğini tahmin edebiliriz.

Öte yandan Biden yönetimi, Türkiye’deki iktidar açısından ise şu beş nedenle bazı sorunlar yaratabilir gibi görünüyor:

1) “Arap Baharı” denilen, sonra trajediye dönüşen ve en sonunda da terk edilen yanlış Ortadoğu politikası bağlamında Türkiye’nin başına “Ilımlı İslamın Model Ülkesi” belasını saran, Ortadoğu’yu perişan eden Obama yönetiminin ikinci adamı idi.

2) Hem Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına süren hem de bu bataklıkta Türkiye’ye karşı Kürt kozunu oynayan politikanın uygulayıcısı idi.

3) Bütün siyasal hayatı boyunca Yunan ve Ermeni lobilerinin müttefikiydi.

4) ABD’de görülmekte olan Halk Bankası Davası’nı yeniden derinleştirebileceği ve hızlandırabileceği düşünülüyor.

5)Bütün bunlara ek olarak Biden, Erdoğan/AKP iktidarını otoriterlikle suçlamış ve demokratik yoldan değiştirilmesi için çalışacağını belirtmişti.

***

Özetle, ABD seçmeni için iyi olan ve AB açısından da olumlu karşılanan Biden’ın zaferi, Türkiye’deki iktidar için bazı sorunlar yaratabilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Filler savaşında Türkiye 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları