Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

10.05.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

17. yüzyılda ünlü İngiliz ilahiyatçısı ve muhafazakâr parlementerlerin önde gideni William Prynne, tiyatro oyuncularının müstehcenlik yaptığını iddia edip hemen herkesi tiyatrocuları kınamaya davet eder. Buradan tiyatro sanatçılarının özel olarak bir şey yaptığı yanılgısına düşülmesin. Prynne’ye göre sahne üzerindeki son derece sıradan bir eylem oyuncuların cezalandırılması için yeter de artar bile. Suçlamalarını 1633’te yayımladığı “The Player’s Sourge or Actor’s Tragedy” de (Oyuncuya Nefret/ Oyuncunun Cezalandırılması ile Trajedisi) dile getirir. Ama Prynne, iktidara yaranmak isterken kurtulamaz iktidarın hışmından. Yıllar önce kaleme aldığı pastoral şiirleri saray tarafından nefret imgesi haline dönüşünce cezaevini boylar. Diyeceğim o ki muhafazakârlık daha büyük muhafazakârlığı doğurur. Yola çıkanları bile yutar bu çılgınlık. Dün adına çıkar çetesi yaratmak isteyenler yarının dünyasında kendine yer bulamayabilirler.

***

Emile Zola’nın “Therese Raquin” romanı yayımlanır yayımlanmaz ortalık birbirine girer. Birtakım ahlakçılar romana karşı cephe alır. Vay efendim neden Seinne nehrinde evli olmayan bir kadınla bir erkek baş başa kayığa bindi, diye ortalığı karıştırırlar. Zola, yalnızca siyasi değil müstehcen olarak nitelendirildiği için de hedef tahtasına oturtuluverir. Ahlak, değişkendir. Bugün bir sandal sefası romantizmin en cazip hediyesidir. Dünün cezası yarının ödülüdür.

***

Büyük İskender’in Persepolis’teki sarayı yakması için Thais adındaki bir güzeller güzelinin onu kışkırttığı söylenir. Atinalı Thais, kentinin aşağılandığını düşünmektedir. O gece körkütük sarhoş olan İskender, sütunları sedir ağacından olan sarayı küle çevirir. Bu sırada binlerce kitap da okunamaz hale gelir. Yakılan kitaplar arasında Zerdüştlerin kutsal kitabı Avesta da vardır. Bu büyük kaybın ardından Zerdüştlerin her şeyi ezberden yazması gerekir. Nitekim MÖ 3. yüzyılda Sasani prensi Erdeşir’in emriyle Zendavesta adı verilen yeni bir kitap çıkar ortaya. Ama ilk kitabın insanlara ölümsüzlüğün formülünü verdiğine inananlar da az değildir. Yazı ulaşılmaz olana ulaşmanın ilk adımı olarak nitelendirilir. Ölümsüzlük aslında kitabın kendisi, yaratıcılığın en üst noktasıdır. Düne bakış geleceği yorumlamanın ilk adımıdır. Zaten dün her zaman güzel değildir. Sadece nostaljiktir. Bunun için kimi efsanelerle kutsanmaya çalışılır. Gelecek ise söylentiye yer vermez. Hakikatin temsilidir.

***

Denis Diderot’un “Filozofça Düşünceler” 1746’da yayımlanır yayımlanmaz ateizmi savunduğu düşüncesiyle Paris Meclisi kararı ile yakılır. Kitap tüm Fransa’da yasaklanır. Benzer şekilde Montesquieu’nun “Kanunların Ruhu Üzerine”si de şimşekleri üzerine çeker. Kilise hemen kitabı yasaklı yayın listesine alır. Hatta gemilerde bulunan kopyalar bile yok edilir. “Kanunların Ruhu Üzerine” yıllar sonra üniversitelerde okutulmaya başlanır. Bir zamanların dogması geleceğin aydınlığına dönüştürür bizi.

***

Bizim gibi ülkelerde dönemsel değişim rüzgârları hızlı eser. Dünün şaşalı iktidar sahipleri vatan haini olarak nitelendirilmeye açıktır. Bugün alkışlanan yarın yuhalanan olur. Oysa gelecek bugünün sağlaması olmalıdır.

Bu nedenle yüzyılımız dönek kültürünün içselleştirilmiş halinin pervasızlığıyla bütünleşiverir. Çünkü döneklik bedel ödememenin birinci formülüdür. Cezaevlerinin siyasetçilerle dolduğu bir ülkede gelecek karamsarlık üstüne değil, inadına umut üzerine kurulur.

***

Geçtiğimiz günlerde, bir gazete haberi evinde çıkan yangında edebiyat eleştirmeni ve akademisyen Süha Oğuzertem’i yitirdiğimizi yazıyordu. Süha Oğuzertem’i Amerika’daki eğitiminden sonra ülkesine ayağının tozuyla döner dönmez Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü’ndeki görevi sırasında tanıdım. Özenli, düzenli ve titiz bir araştırmacıydı. Son yıllarda tercih ettiği yalnızlığı onu düşünsel olandan uzaklaştırmamış, yalnızca biraz daha kırılgan yapmıştı. Böyle bir ölümü asla hak etmedi. Onun ölümü bizim bugün yaşantımızın kahrolası yansımasıdır. Bu ülkenin gerçek bir entelektüeli ne hale getirip gömdüğünün sıradanlığıdır. Hüzünle veda ediyorum. 

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025