Kuru Otlar Üstüne: (1) Anlatılan, anlatılamayan
Feridun Andaç
Son Köşe Yazıları

Kuru Otlar Üstüne: (1) Anlatılan, anlatılamayan

03.10.2023 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Nuri Bilge Ceylan’ın yeni filmini izlemeye kendimi hazırlamıştım. Filme dair birtakım “magazin” haberlerine gözüm ilişse de filme dair yazılan “ciddi” birkaç yazıyı okumak için bir yere ayırmıştım. Filmi izledikten sonra değil, yazılarımı yazıp tamamlayınca okuyacaktım. Öyle de oldu.

Bu yazımı, belki, biraz “çok kişisel” bulacaksınız. Bunun nedeni de yazımın içeriğinde saklı.

Ceylan, filminde bana hiç de yabancı gelmeyen konu/izlek/coğrafyadan söz ediyordu. Kaplıcada Son Yaz roman üçlememin ilk kitabında anlattığım, ardından yazılan yakın zamanda da yayımlanacak olan Kimsiz, Kimsesiz’de dillendirdiğim; Kar Masalları öykü kitabımda değindiğim birçok izlek/konu/kişinin hikâyesine yakın akrabalıklar buldum, ki filmi izlerken bunların her biri, anlatılan ve anlatılamayanlar gözümün önünden geçti.

Bildik konular, tanıdık coğrafyalar ve insan hikâyeleri...

Sanatsal yaratım için tek bir ölçü değildir hiçbir zaman. Yaratıcının durup baktığı, hayata bakışı, yazınsal/sanatsal birikimi her daim belirleyicidir.

Nuri Bilge Ceylan sinemasının oluşumunu hazırlayan filmografisini tek tek gözden geçirdiğimizde; edebiyatın onun için bir çıkış noktası olduğu, hayatı/insanı okuma biçiminden buradan beslendiği aşikârdır. Bunda da hiçbir beis yoktur. Hatta olması gerekendir diye düşünürüm.

Onun her bir filmindeki göndermeler, alıntılar, imgelerin çoğu edebi göndermelerle yüklüdür. Öyle ki kullandığı/gösterdiği enstrümanlar (yer/mekân/insan/doğa/nesneler...) tümüyle bunlarla yüklüdür. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Ceylan sinemasında üç çıkış noktası vardır: insan/doğa/mekân.

Kuru Otlar Üstüne filmi de işte bu ana izlekler üzerine kurulu konular ağını getirir karşımıza.

Burada, Ceylan, anlattıkları/gösterdikleri kadar; anlatamayıp gösteremedikleri de okurunu/izleyicisini ilgilendirir bence.

Başlangıçta hikâyenin kuruluşundan ilerleyişine/akışına ve sonlanışına kadar eklektik bir yapı kurması açıkçası “şaşırtıcı” geldi bana. Bu denli ustalaşmış bir yönetmenin filmin her sahnesine/karesine sahip çıkması gerekirken, “final”e doğru sarkmalara izin vermesi, hatta bırakması sanki “kurgu hatası” gibi geldi bana. 

Film, kopuşlar/bekleyişler/sıkışıp kalmışlıklar üzerine kurulurken bir anda izleyiciye üçlü bir dostluk görüntüsü, “turistik” bir manzara gösterilmesi eminim ki Ceylan’ın bu filmde en son anlatabileceği şey bile değildir.

Şimdi başa dönersek:

Nuri Bilge Ceylan sinemasını başından beri izleyen, ona sevgi duyan; her filminde kendini adadığı bu sanata katkının ne/ler olabileceğini düşünen biri olarak; yaptığı /kendini verdiği uğraşın hiç de kolay olmadığını da göz önünde tutarak her filmini birkaç kez izlediğimi söylemeliyim burada. Okuduğunuz bu yazıdan sonra yeniden izlemek için sinema salonuna gideceğim. Filmin bende bıraktığı izlere döneceğim gibi, hatırlattıklarına da oradan bakacağım.

Nuri Bilge, kendine, sinema anlayışına sadık biri. Vazgeçilmezlikleri var üstelik... Çoğu kişinin diline pelesenk olmuş şeylerden burada söz etmeyeceğim. Bildiğiniz “iyi fotoğraflar” vb. Sinema görüntüdür. Ötesi söze gerek yok. Ceylan sinemasının söze açıldığı andan beri bir “aks kayması” yaşadığını bilen bilir. 

Bir Zamanlar Anadolu’da (2011), Kış Uykusu (2014), Ahlat Ağacı (2018) onun sinemasını toplumsallaştıran bir boyuta taşırken gene de insandan/tekil insanın öyküsünden vazgeçmedi. Henüz oluşamayan “birey”i sancısını anlattı bize. O nedenle de taşrada/ötede sıkışıp kalmış insanın öyküsünü anlatırken o biçareliğinin nerelerden/nelerden kaynaklandığı gösterebilmek, hatta daha iyi hissettirebilmek için söze yaslandı. Yani uzun diyaloglara... Bazen birer roman içeriğini andıran cümleler... Anlatıcı/filmin kurucusunun hayata bakışını dillendiren sözler... Oysa, Ceylan sinemasından ön planda olan, hep de öyle akıp duran görselliği zaman zaman gölgeleyen bir şeydi bu bence. Anlattığı o “yeraltı” insanının sıkışıp kalmışlığını gösterdiği dar ve karanlık mekânlar, upuzun doğa görüntülerine yansıyan hayat sonsuzluğunu anlatan bozkırlar, karlı yollar...

Doğayı bir anlatı kahramanı gibi görmesi ama eninde sonunda anlattığı hikâyesini getirip birtakım “mesele”lere bağlaması...

İşte bu bağlama/bağlantı kurma noktasında Ceylan’ın en temel sıkıntısı, kurduğu/geliştirdiği diyalogların yarattığı karakterlerin dünyasına uzaklığı. Sanırım burada asıl vazgeçemediği olgu söze/edebiyata sadakati.

Edebiyatta, yazıda şunu yinelerim sıklıkta; ne kadar ayıklarsanız bir metin o kadar iyi olur. Çapaklardan arındığın yazdığınız metni, ve gevezelik etmeyin; yaşatarak hissettirin, anlatıp özetleyip durmayın.

Sanırım burada söz geldi Kuru Otlar Üstüne filminin konusu, izlekleri, çizilen karakterlerin ne anlam ifade ettiğine; neden/niçin sorularının karşılığına. Bunu da filmi ikinci kez izledikten sonra yazacağım sevgili okurum. 

Yazarın Son Yazıları

Türkiye’nin Doğu sorunu: Bu bir ‘Kürt reformu’ mu?

Yıllardır “sorun” olarak, temcit pilavı gibi ısıtılıp duran Kürt realitesi palyatif öneriler, siyasi manevralarla bugüne kadar taşındı.

Devamını Oku
05.12.2025
Kendi sesini bulmak

- Bu yazıyı bekleyen okuryazara

Devamını Oku
21.11.2025
Farkında olmak da erdemdir!

Bir çıyanı kınayamam.

Devamını Oku
07.11.2025
‘Labirent’ neyi anlatır?

Amin Maalouf, bir dünya romancısı.

Devamını Oku
24.10.2025
Suçlar, suçlular, müritler

Baştan başlayalım dilerseniz.

Devamını Oku
10.10.2025
Yazı yordamı

Her şey bir şeydir, belki de!

Devamını Oku
26.09.2025
Karanlığınız kadarsınız!

Borges, kendi körlüğünden söz ederken şunu diyordu...

Devamını Oku
12.09.2025
‘Ah, bu sessizliği anlat!’

'Nefes almak isteyen okur için...'

Devamını Oku
29.08.2025
Çürümenin göstergeleri

Türkiye’nin bugünkü gerçeği birçok açıdan irdelenmeye değer.

Devamını Oku
15.08.2025
Türkiye’den çürüme manzaraları: (1) Sayın dolandırıcı!

Size hanımefendi ya da beyefendi demeyeceğim çünkü siz bir hırsız, bir dolandırıcısınız!

Devamını Oku
01.08.2025
İroni değil, gerçek!

Bugün size, Anadoluhisarı’ndaki Şeyhülislam Yasincizâde Abdülvehhap Bey Yalısı’nda bir sabah kahvaltısında buluştuğum Ali Rıza Bozkurt ile yaptığımız uzun sohbetten söz etmek istiyorum.

Devamını Oku
18.07.2025
Cicero’nun cesareti var mı?

Lucius Cornelius Sulla dönemi; Roma’nın yozlaşmaya, siyasal erkin de çürümeye başladığı bir dönemdir.

Devamını Oku
04.07.2025
Geleceği kurmak için: Kütüphane

Şunu hemen söyleyeyim ki kütüphanem ile oldukça özel belgeler barındıran arşivimin bazı “açgözlü sahaflar”ın eline düşebileceği düşüncesinden dolayı endişeliyim!

Devamını Oku
20.06.2025
Aydınlanma nerede başladı, değişim nereye kadar?

Köy Enstitüleri bir uyanış hareketiydi. Tarım toplumu olan Türkiye’nin kırsal kalkınmasıyla değişim dönüşüme uğrayabileceğinin ilk hamlelerindendi.

Devamını Oku
06.06.2025
Kendimizi unutmamak için

Annem öldü.

Devamını Oku
23.05.2025
Benim İstanbul çağım

Benim İstanbul çağım

Devamını Oku
09.05.2025
‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

Devamını Oku
25.04.2025
Hayal değil, gerçek!

Hayal değil, gerçek!

Devamını Oku
11.04.2025
Sen beni dönüştür

Sen beni dönüştür

Devamını Oku
28.03.2025
‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

Devamını Oku
14.03.2025
Görebilseniz eğer...*

Görebilseniz eğer...*

Devamını Oku
25.02.2025
Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Devamını Oku
11.02.2025
Çaltıözü’de sabah

Çaltıözü’de sabah

Devamını Oku
28.01.2025
Kendi ‘kör kuyu’larımız

Kendi ‘kör kuyu’larımız

Devamını Oku
14.01.2025
Uğultulu zamanlar

Uğultulu zamanlar

Devamını Oku
31.12.2024
‘İlgilen ve ilişkilen’dir

‘İlgilen ve ilişkilen’dir

Devamını Oku
17.12.2024
‘Sen bana neler öğrettin?’

‘Sen bana neler öğrettin?’

Devamını Oku
03.12.2024
Anlatısız toplum

Anlatısız toplum

Devamını Oku
19.11.2024
‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

Devamını Oku
05.11.2024
Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Devamını Oku
22.10.2024
Edebi buluşmaların anlamı

Edebi buluşmaların anlamı

Devamını Oku
08.10.2024
Kötülüğü nerede aramalı?

Kötülüğü nerede aramalı?

Devamını Oku
24.09.2024
Kapitalizmin çirkin yüzü

Kapitalizmin çirkin yüzü

Devamını Oku
10.09.2024
Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Devamını Oku
27.08.2024
Belleğin çağrısı

Belleğin çağrısı

Devamını Oku
13.08.2024
Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Devamını Oku
30.07.2024
Eski sözlerde, yeni bakışlar

Eski sözlerde, yeni bakışlar

Devamını Oku
16.07.2024
CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

Devamını Oku
02.07.2024
Bir bahçe kurmak

Bir bahçe kurmak

Devamını Oku
18.06.2024
Bize dokunan hikâyeler...

Bize dokunan hikâyeler...

Devamını Oku
04.06.2024