Güneş Aksüs

Karnımız tok ama saatimiz aç mı?

15 Nisan 2025 Salı

Ne yediğimiz konusunda yıllardır konuşuyoruz. Kalorileri sayıyoruz, etiketleri inceliyoruz, düşük karbonhidrat mı, glütensiz mi diye tartışıyoruz. Fakat bu çabanın içinde genellikle unuttuğumuz veya emin olamadığımız bir konu var: Ne zaman yediğimiz.

Son yıllarda beslenme dünyasında adını sıkça duymaya başladığımız bir kavram var: Kronobeslenme. Yani biyolojik saatimize göre yeme alışkanlığı geliştirmek. Giderek artan bilimsel araştırmalar, sadece ne yediğimizin değil, hangi saatlerde yediğimizin de sağlığımız üzerinde büyük etkileri olduğunu ortaya koyuyor. Ben de çok önemli olduğunu düşünüyorum.

VÜCUT SAATİMİZ GERÇEKTEN VAR MI?

Evet, hem de sandığımızdan daha etkili bir şekilde. Vücudumuzun “sirkadiyen ritim” adı verilen bir biyolojik saati var. Bu saat, beynimizdeki hipotalamus bölgesinde yer alan ve gün ışığıyla senkronize çalışan bir sistemle yönetiliyor. Uyku düzenimizden hormon seviyelerimize, sindirim sistemimizden metabolizma hızımıza kadar pek çok süreci bu saat belirliyor.

Harvard T.H. Chan School of Public Health’in yaptığı çalışmalara göre, bu biyolojik ritim yalnızca uykumuzu değil, aynı zamanda glikoz toleransımızı, insülin hassasiyetimizi ve sindirim enzimlerimizin verimliliğini de etkiliyor. İşte bu yüzden hepimiz farklıyız. 

SABAH YİYİN, AKŞAM AZALTIN: PEKİ NEDEN?

Vücudumuzun glikozu işleme kapasitesi sabah saatlerinde en yüksek seviyededir. Bu kapasite gün ilerledikçe düşer. Yani sabah yediğiniz bir dilim tam buğday ekmeği ile gece geç saatlerde yediğiniz aynı dilim ekmek, vücutta farklı tepkilere yol açar. Kahvaltı yapmayın diyenlere inat gündüz yemenin tadını çıkarın, çünkü doğru olan budur. 

Cell Metabolism dergisinde 2019 yılında yayımlanan bir araştırma, gece geç saatlerde yemek yemenin kilo artışı, insülin direnci ve metabolik dengesizlikler gibi olumsuz sonuçlara yol açabileceğini ortaya koydu.

KRONOBESLENME PRATİKTE NASIL UYGULANIR?

Elbette modern yaşamın temposu içerisinde her öğünü saatine uygun şekilde planlamak kolay değil. Ancak küçük adımlarla bile olumlu değişimler mümkün. Örneğin:

  • Kahvaltıyı uyandıktan sonraki ilk bir saat içinde yapmak,
  • Öğle yemeğini günün ana öğünü olarak görmek,
  • Akşam yemeğini saat 19.00’dan önce ve hafif tutmak,
  • Günün tüm öğünlerini mümkünse sabah 8 ile akşam 18 arasına sığdırmak,
  • Gerekiyorsa bu saat aralığında sağlıklı ara öğünler eklemek.

Bu öneriler hem sindirimi kolaylaştırıyor hem de biyolojik saatle uyumlu bir yaşam tarzı sunuyor.

KRONOBESLENME SADECE KİLO İÇİN Mİ?

Hayır. Kronobeslenme yalnızca kilo yönetimi için değil, uyku kalitesini artırmak, bağışıklık sistemini güçlendirmek, sindirimi iyileştirmek ve hatta tip 2 diyabet riskini azaltmak gibi birçok alanda da faydalı. 2021 yılında Frontiers in Nutrition dergisinde yayımlanan bir makalede, kronobeslenmenin bu yönleri ayrıntılı biçimde ele alındı ve olumlu etkileri ortaya kondu.

ZAMANI TAKİP ETMEK, BEDENİMİZE SAYGIDIR

Beslenme bir sayı oyunu değildir. Kaloriler yalnızca birer rakamdan ibaret değil; bedende karşılığı olan biyolojik etkiler yaratır. Kronobeslenme yaklaşımı bize şunu hatırlatıyor: Yemek sadece ne yediğimizle değil, ne zaman yediğimizle de ilgilidir.

Belki de biraz daha sabah insanı olmak, sağlıklı yaşam yolunda atılacak en iyi adımlardan biridir. Ve bedenin sesini dinlemek sizin doğru yolda ilerlemenizi sağlar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları