Diyabet, tüm dünyada giderek artan bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre diyabetli birey sayısı 500 milyonu aşmış durumda ve bu sayının 2030’a kadar %25 oranında artması bekleniyor. Değişen yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları ve obezite oranlarındaki yükseliş, bu artışın temel nedenleri arasında gösteriliyor.
Diyabet yalnızca kan şekeriyle ilgili bir hastalık değil; kalp-damar sağlığı, böbrek fonksiyonları, karaciğer yağlanması ve yaşam kalitesiyle doğrudan ilişkili çok boyutlu bir tablo. Bu nedenle diyabetin yönetiminde güncel yaklaşımları bilmek, hem bireyler hem de sağlık profesyonelleri için büyük önem taşıyor. Çünkü bir hastalığı tedavi etmek değil, bir yaşamı yönetmek aslında buradaki konu.
American Diabetes Association (ADA) tarafından yayımlanan en son “Standards of Care in Diabetes – 2025” raporu, diyabet bakımında bu çok boyutlu yapıyı dikkate alan kapsamlı güncellemeler içeriyor. Bu rehber, diyabet tedavisinde bireyselleştirilmiş yaklaşımları, besin kalitesini ve sürdürülebilir yaşam tarzı değişikliklerini ön plana çıkarıyor.
KİŞİYE ÖZEL VE KAPSAYICI DİYABET YÖNETİMİ
2025 raporunda, diyabetin yönetiminde kişiye özel bakım anlayışı merkezde yer alıyor. “Diyabetli birey” yerine “diyabeti olan kişi” ifadesi tercih edilerek, damgalayıcı dilden uzak, kapsayıcı bir terminoloji benimsenmiş.
Rehber, sosyal belirleyicilerin, örneğin gelir düzeyi, eğitim, kültürel alışkanlıklar ve gıdaya erişim, diyabet bakımında dikkate alınması gerektiğini vurguluyor. Böylece diyabet yönetimi sadece tıbbi bir süreç olmaktan çıkıp, bireyin sosyal çevresiyle birlikte ele alınan bir yaşam planına dönüşüyor. Bu çok önemli bir detay.
BESLENMEDE ODAK DEĞİŞİMİ: MİKTARDAN KALİTEYE
Diyabette karbonhidrat sayımı diye bir yöntem vardır. Yediklerini takip etmeni ve şeker kontrolünü sağlar. ADA’nın yeni yaklaşımında beslenme planları “karbonhidrat sayımı” odaklı olmaktan uzaklaşıyor; bunun yerine besin kalitesi ve sürdürülebilirlik ön plana çıkıyor.
Önerilen temel ilkeler şunlar:
- Bitki bazlı proteinler (baklagiller, soya, kuruyemişler, tohumlar) daha çok teşvik ediliyor.
- Lifli gıdalar ve tam tahıllar, kan şekeri regülasyonu kadar bağırsak sağlığı için de önemli görülüyor.
- Şekerli içecekler azaltılmalı, su veya şekersiz içecekler tercih edilmeli.
- Sağlıklı yağlar (özellikle zeytinyağı ve omega-3 kaynakları) diyetin kalitesini artırmak için öneriliyor.
- Bu değişim, diyabet beslenmesinin artık sadece glisemik kontrolle değil; kalp, karaciğer ve böbrek sağlığıyla da entegre düşünülmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
KİLO YÖNETİMİ VE OBEZİTEYLE MÜCADELEDE YENİ YAKLAŞIM
Rapor, obezitenin diyabetin önlenmesi ve kontrolünde merkezi rolünü vurguluyor. Kilo kaybının ardından “tedaviyi bitirmek” yerine, kilo koruma döneminde destek tedavisinin sürdürülmesi öneriliyor. Bizde de durum farklı değil, kilo veren danışan bırakır. Halbuki koruma süreci her zaman daha değerlidir.
Bu yaklaşım, uzun vadede diyabetin yeniden alevlenmesini önlemek için bilimsel kanıtlara dayanıyor. Ayrıca beslenme planları artık sabit kalori kısıtlamalarına değil, bireyin yaşına, ilaç kullanımına ve metabolik yanıtına göre uyarlanıyor.
TEKNOLOJİ, UYKU VE YAŞAM TARZI FAKTÖRLERİ
2025 güncellemeleri, diyabet yönetiminde teknolojinin önemini artırıyor. Sürekli glukoz izleme (CGM) sistemleri ve mobil sağlık uygulamaları, bireylerin beslenme ve aktiviteyle glisemik yanıtlarını takip etmelerini kolaylaştırıyor.
Ayrıca uyku süresi ve kalitesi, fiziksel aktivite ve stres yönetimi artık yaşam tarzı tedavisinin birer bileşeni olarak ele alınıyor. ADA, bu unsurların insülin duyarlılığı üzerinde doğrudan etkili olduğunu vurguluyor.
DİYETİSYEN DESTEĞİ İLE ÖNLE
Rapor, yalnızca diyabetli bireyler için değil, prediyabet düzeyindeki risk grupları için de beslenme ve yaşam tarzı müdahalelerini öneriyor.Tüm bireylerin bir diyetisyen eşliğinde tıbbi beslenme terapisi programına katılması tavsiye ediliyor. Bu yaklaşım, kişiye özel takip ve motivasyonun diyabet kontrolünde daha kalıcı sonuçlar sağladığını gösteriyor. Biz diyetisyenlerin yaptığı en kıymetli işlerden.
BİZİM MUTFAKTA DURUM NASIL?
Türk mutfağı açısından bakıldığında, ADA’nın bu önerileri oldukça uygulanabilir. Zeytinyağı, baklagiller, sebze ve tam tahıl ağırlıklı Akdeniz tipi beslenme modeli, ADA’nın “yüksek besin kalitesi” yaklaşımıyla uyumlu.Ancak sosyo-ekonomik farklılıklar, gıdaya erişim ve yaşam tarzı koşulları dikkate alınarak, rehberdeki önerilerin yerel kültüre adapte edilmesi gerekiyor. Yine de bir çok ülkeye göre çeşit ve yeme tarzımız iyi ama yeni nesil ile bu hızla değişiyor.
ADA’nın 2025 standartları, diyabetin yönetiminde yeni bir dönemi temsil ediyor: bütüncül, kişiselleştirilmiş ve sürdürülebilir bir bakım modeli. Beslenme artık sadece bir tedavi unsuru değil; yaşam kalitesini, metabolik sağlığı ve psikolojik iyilik hâlini birlikte destekleyen temel bir strateji olarak kabul ediliyor.