İki seçim üzerine bir aykırı yorum
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

İki seçim üzerine bir aykırı yorum

25.06.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

İki seçimin sonuçları üzerine yapılan yorumların hiçbirine katılmıyorum: Şöyle olsaymış da böyle olsaymış da seçimin sonucu höyle olurmuş... Olmazdı! Bütün bu işler, araştırmalar, mitingler yapılmasaydı, Kılıçdaroğlu TRT’de Erdoğan kadar yer alsaydı ve seçimler doğrudan hazırlıksız yapılsaydı, seçmen sandık başına doğrudan gitseydi seçimlerin sonucu aynı olurdu. Keşke bunu denemek mümkün olsaydı.

Gazetemizde bu konuda yazmayı, TELE1’deki cumartesi programında bu tezimi açıklamayı düşünürken, bana gereken malzemeyi Barış Terkoğlu kardeşimiz 15 Haziran 2023 günlü Cumhuriyet gazetesinde “CHP’deki yenilgi dersleri” başlıklı yazısıyla verdi:

“Tam da bunları düşünürken, CHP içinde, bir seçim raporu olduğunu öğrendim. Kaynağı, Ekrem İmamoğlu’nun çalıştığı düşünce kuruluşları. İmamoğlu’nun isteğiyle, ‘Neden kaybettik?’ muhasebesi yapıp onun masasına koymuşlar. Raporu okudum, önce ‘Kim kime oy verdi?’ analizi yapılmış. Erdoğan’ın en yüksek oy aldığı seçmen grupları şöyle sıralanmış: Başörtülü kadınlar yüzde 70.1, düşük eğitimliler yüzde 62.3, ‘dindarım’ diyenler yüzde 62, ev kadınları yüzde 61.3, milliyetçiler yüzde 57.7.

Aynı liste Kılıçdaroğlu’nda farklı: Öğrencilerde yüzde 52, üniversite mezunlarında yüzde 57.8, Atatürkçülerde yüzde 58.3. Öte yandan ‘dindarım’ diyenlerde yüzde 33.6’da ve milliyetçilerde yüzde 35’te kalmış.”

Cumhuriyet muhabiri Şehriban Kıraç’ın 21.03.2022 tarihli gazetede yayımlanan haberine göre: “Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 32’si yardımlarla ayakta durabiliyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verileri ülkedeki yoksulluğu gözler önüne serdi. Yaklaşık 6 milyon hane gıdadan yakacağa, sağlıktan barınmaya kadar birçok kalemde sosyal yardım alıyor. (...) 2021 yılında 27 milyon 189 bin 433 kişi yardım aldı. Geçen yıl 5 milyon 903 bin 515 hane sosyal yardımlardan faydalanırken bu hanelerden 2 milyon 476 bin 457’si düzenli yardım, 5 milyon 276 bin 998’i süreli yardım aldı. 1 milyon 849 bin 940 hane ise hem düzenli hem de süreli yardımlardan faydalandı. 2021’de 2 milyon 830 bin 537 hanede yaşayan 11 milyon 369 bin 761 kişi gıda yardımı aldı. Gıda yardımı alan kişi sayısı 2020’ye göre yüzde 157 artış gösterdi. Gıda yardımı ise Ramazan ve Kurban bayramları olmak üzere yılda sadece iki kere yapılıyor. Geçen yıl ayrıca Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından 3.7 milyon haneye patates ve soğan yardımı da yapıldı. (...) Sigortalı bir işte çalışmayan veya herhangi bir kapsamda sosyal güvencesi olmayan kişilerin ortalama aylık gelirlerinin kişi başı asgari ücretin 1/3’ünün altında olan vatandaşların genel sağlık sigortası (GSS) primi genel bütçeden ödeniyor. 2021’de 9 milyon 482 bin 940 kişinin GSS primi devlet tarafından ödendi. 2020’de bu sayı 7 milyon 810 bin 588 kişiydi. Şartlı sağlık yardımları (ŞSY) kapsamında 2021’de 1 milyon 230 bin 12 kişiye 494 milyon TL ödeme yapıldı. 2021’de, engelli aylığı kapsamında toplamda 631 bin 755 kişiye 5 milyar 151 milyon TL, engelli yakını aylığı (18 yaş altı) kapsamında 98 bin 116 kişi için 620 milyon TL ödeme yapıldı. İhtiyaç sahibi olan vatandaşlardan 65 yaşını doldurmuş yaşlılara aylık bağlanıyor. 2021 yılında 836 bin 665 kişi için 7 milyar 458 milyon 919 bin 533 TL ödendi. Şartlı eğitim yardımı (ŞEY) kapsamında 2021’de 2 milyon 128 bin 750 kişiye 898 milyon TL ödendi. ŞEY, sosyal güvencesi olmayan ihtiyaç sahibi ailelere, çocukların örgün eğitime devam etmeleri şartıyla yapılıyor. (…) Dr. Kılıç ve Dr. Demir’e göre, sosyal yardım harcamaları siyasetçilerin cebinden çıkmıyor ve ‘Oy’ tehdidi olarak kullanılıyor. Oysa sosyal yardımlar aslında bir lütuf değil devletin karşılaması gereken yasal bir hak.”

Şimdi iki metni karşılaştırarak düşünün: Barış Terkoğlu’nun yazısındaki nitelik ve sıfatları yazılı vatandaşlarla Şehriban Kıraç’ın haberinde açıklanan vatandaşlar aynı insanlar. Ben bu insanları “geçirimsiz” (impermeable) olarak tanımlıyorum: Her türlü mesaja kapalı insanlar. Kendilerine “Ben kimim”, “Neden yoksulum” gibi sorular sor(a)mayan yığışım. Kim bunlar? Başörtülü kadınlar, düşük eğitimliler, “dindarım” diyenler, ev kadınları... Fanatik ve neden milliyetçi olduklarını bilmeyen milliyetçiler...

Siyaset sosyolojinde bu bütün mesajlara kapalı yığışıma dayanan yönetime Ohlokrasi deniliyor. Bilgisi ve yetkinliği olmayan geniş halk kitlelerinin desteğini alan popülist siyasetçilerin devlet yönetiminde mutlak güç elde etmesiyle oluşan bir yönetim. Yani ohlokratik diktatorya!

Yazarın Son Yazıları

Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025
Zırva tevil götürmez!

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda konuşan İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı (İHH) temsilcisi Barış Oktay’ın yaptığı konuşmada yer alan talimatlar şöyle...

Devamını Oku
29.08.2025
Aydın ve transfer aklı

Aydın kenti bizim aile için çok özeldir.

Devamını Oku
26.08.2025
Hilafet işleri başkanlığı

Yapıp ettiklerine, konuşmalarına baktıkça “Diyanet İşleri” değil de “Hilafet İşleri” başkanı dememiz gereken zat ki namı Prof. Dr. Ali Erbaş’tır, şöyle buyuruyor fetvasında...

Devamını Oku
24.08.2025
Ekümenik mi, değil mi?

Bir zamanlar, ilkokulda, anaç öğretmenlerimiz yaramaz çocukları tanımlamak için “müziç mahluk” derlerdi.

Devamını Oku
22.08.2025
Kadınların kılık ve kıyafetlerine dair

Muhterem Diyanet İşleri başkanı, 1 Ağustos 2025 günü yayımlanan ve “Haya: Allah’ın Emri, Fıtratın Gereği” başlıklı hutbesine aşağıda okuyacağınız iki paragrafla başlamaktadır:

Devamını Oku
19.08.2025
Eski Türklerde din (2)

“Bu gözlemler yedinci yüzyıla aittir...

Devamını Oku
17.08.2025
Eski Türklerde din

Değerli okur, 22 Temmuz 2025 günkü yazımda Sadri Maksudi Arsal’ı Cumhuriyet devrimcisi entelektüel yazar kimliğiyle tanıtmıştım.

Devamını Oku
15.08.2025
Şovenizm nedir?

Okuyacağınız yazının anlamsal yerine oturması için üç tanım yapmamız gerekiyor:

Devamını Oku
12.08.2025
Redde reddiye!

Bu yazıyı Yılmaz Özdil kardeşin 30 Temmuz 2025 günlü ve “Komisyon” başıklı yazısından esinlenip yararlanarak yazıyorum, kendisine çok teşekkür ederim.

Devamını Oku
10.08.2025
Ulusların kendi kaderini tayin hakkı

Dr. Doğan Kılınç’ın Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi’nde (C.XII, Y.2008, Sa.1-2 949) “Self Determinasyon İlkesinin Azınlıklar Açısından Değerlendirilmesi” başlıklı makalesinden aktarıyorum:

Devamını Oku
08.08.2025
Lingua franca

Lingua franca ya da geçer dil, ortak bir dili ya da lehçeyi paylaşmayan insanların birbiriyle iletişim kurmak için kullandığı ortak dildir.

Devamını Oku
05.08.2025
Demokratik entegrasyon

Prof. Dr. Hakkı Keskin’in 25 Temmuz 2025 günü Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Böl ve Yönet” başlıklı yazısını okumadıysanız, bulup mutlaka okumanızı tavsiye edeceğim

Devamını Oku
03.08.2025