Din ve tarafsızlık
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Din ve tarafsızlık

14.09.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir. Bu lider, ilahi iradeyi temsil eder ve yönetim kararlarını dini öğretilere göre alır. Devletin bütün kurumları ve işleyişi dini kurallara göre düzenlenir. Örneğin, yargı sistemi dini kanunlara dayanır ve eğitim sistemi dini öğretileri esas alır. Bu türden devletlere örnek olarak Suudi Arabistan, Afganistan ve İran örnek gösterilebilir.

Türkiye, anayasasında yazdığı gibi laik, demokratik ve sosyal bir devlettir. Ancak Cumhuriyet kurulduğundan bu yana Cumhuriyete, laikliğin anayasaya girdiğinden (5.2.1937) beri laikliğe karşı çıkan bir kesim de var: Aşiret düzeni, toprak ağalığı, tarikatlar, şeyhlik ve mütegallibe (zorba takımı)... Cumhuriyet kurulduğundan bu yana bunlar ya isyan çıkarmışlar ya da çıkan ayaklanmalara arka çıkıp katılmışlardır.

Bu ayaklanmaların nedeni demokratik, eşitlikçi ve örgürlükçü özlemler olmayıp tam tersine bunlara karşı olan dinsel dürtüler ve saplantılardır. Dini inançlar inanç düzlem ve bağlamında kalmayıp bu inançta olanların kendi inançlarını başkalarına da kabul ettirmeye kalkışmaları durumunda din zorbalaşarak totaliter nitelik kazanır ki bu da toplumsal barışı dinamitler. Bu yönelim ortaçağ ve öncesi döneme ait olup anakronik, çağdışı bir özellik taşır.

Günümüzde, uygar dünyada insan hakları adında belgeler vardır. Din yaymacılığı ve din misyonerliği artık ortaçağ ve öncesinde kalmıştır.

Bazı insanlar tek bir tanrıya inanır; bazıları birden fazla tanrıya; bazıları da ateist veya agnostiktir. Ve bunların hepsi birlikte yaşamak zorundadır. Birinci İnsan Hakları Beyannamesi’ne göre bu ortak yaşam, hem bütün dini ya da ideolojik kısıtlamaları engelleyerek vicdan özgürlüğünü sağladığı gibi aynı zamanda bir inancın baskın bir şekilde yüceltilmesini engelleyerek yasa önünde eşitliği sağlamalıdır. Vatandaşların ortak yararını sağlamak yönetimlerin başlıca görevidir.

Bu nedenle, kamu yönetimi ve vatandaşlar mezhep düzeyinde tarafsız olmalı ve eğitim-öğretim yoluyla özerk bir değerlendirme becerisi geliştirmelidir. Böylece herkes, fanatizm ya da hoşgörüsüzlük olmadan inançlarını yaşamayı öğrenebilir. Bu şekilde anlaşıldığında laiklik belirli bir manevi seçenek değil, kamusal yaşam için temel bir kurallık oluşturur. Bu nedenle, özellikle dinsel ve toplumsal dalgalanmalara ve bunların altında yatan güç ilişkileri yüzünden dinsel ve inanç özgürlükleri sürekli olarak yeniden değerlendirme “müzakereleri”ne yol açamaz. Dünyanın çağının çağdaşı toplumlar müzakereleri ortakça kabul etmeyerek kafa ve iç rahatlığının tadını çıkartmaktalar.

Amma velakin ülkemizde durum böyle değil! Neden böyle değil.

1789 Devrimi’ni Fransa’nın aşırı sağcıları, ırk ayrımcıları, papazları, rahipleri, manyakları bile tartışmaz. Avrupa Rönesans ve Reformların kurduğu özgürlükçü demokratik düzeni bozmaya değil, daha kusursuz bir düzeye çıkartmak peşinde yürürler. Çünkü sömürgecilik ve despotizmler sona erdi. Bazı ülkelere otoriterlik heveslisi rejimlerin olması kuralı bozmaz.

Türkiye Cumhuriyeti, Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra kuruldu ama kurucu Mustafa Kemal Paşa’nın yakın çevresinde bile kuruluşa karşı çıkanlar vardı. Adlarını saymak gereksiz.

Osmanlıcılar karşıydı en başta. Ama Cumhuriyet demokratik devrim yasaları çıkardıkça, halkın anayasası kabul edilince, Mahmut Esat Bozkurt’un Medeni Kanun’u yürürlüğe girince, kadı mahkemelerinin yerine Cumhuriyet yargısı gelince, dini ağırlıklı yasalar değişip çağdaş hukuk ve yasaları yürürlüğe girdikçe, Osmanlı artığı düzen değiştikçe eski düzenden ekmek yiyenler, devlet gücüne ortak olan parelel düzenin kodomanlığı muhalefet cephesi kurdular. En başta da toprak ağaları, eski düzenin unvan sahipleri...

14 Mayıs 1950 karşıdevrimci bir dönüm noktasıdır. Seçimi kazanan Demokrat Parti’nin seçim sloganı “Yeter söz milletin!” idi ve iktidara gelince ilk işleri Dil Devrimi gereği Türkçe okunan ezanı Arapçaya çevirmek oldu. Peki halk böyle bir değişikliği istiyor muydu? Kuşkusuz isteyenler de vardı. Ancak halk yararına olan devrimler yapılmak için halka sorulmaz. Ne var ki karşıdevrim başarıya ulaşmak için her türlü bahaneyi kullanır ve 1950’den bu yana sürekli kullanmaktadır.

Günümüzde karşıdevrimin lokomotifi AKP ve sürücüsü R.T. Erdoğan’dır. Cumhuriyet ve devrimlerine olan düşmanca tepkileri ülkeyi her bakımdan kaosa sürüklemiştir. Bereket versin Cumhuriyet, vatandaşlarını demokrasi, özgürlük, eşitlik ve laiklik bilinciyle aşılamıştır.

Bu aşı şimdiye kadar bütün hastalık mikroplarını yendi, yenmekte ve yenecektir!

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025