IŞİD’in Yürüyüşü...

05 Temmuz 2014 Cumartesi

IŞİD’in yürüyüşünde neden rehin alınıp neden serbest bırakıldıkları hakkında bilgimizin olmadığı, 23 gün rehin tutulan 32 şoförümüzün sağlıklı evlerine dönmelerinin sevincini paylaşmamak, katkısı olanlara minnet duymamak olanaksız... Yandaş medyada öne çıkarılan değerlendirmelere göre, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı, Davutoğlu’nun AKP içindeki yükseliş adımlarında yollarının önünü açacak bir siyasi katkı, başarı söz konusu... Hele de Musul elçilik kadrolarının rehineleri de sağ salim, seçimler öncesi geri dönebilirlerse ikilinin başarı karnelerine yazılmaya çalışılacak notlar daha bir parlatılacak...
“Neden başka ülkelerin değil de Türkiye’nin vatandaşları kaçırılıp rehin alınıyor” sorusu giderek daha çok kaynaktan, daha anlamlı başlıklar, gerekçelendirmelerle sorulmasa... “AKP’nin en iddialı olduğu Ortadoğu politikalarının çöktüğü, gidecek, çalınacak kapının kalmadığı” çarpıcı örnekleri, yeni tırmanan ürkütücü boyutları olmasa... En yumuşak suçlamaların gerekçelendirilmelerinde; Cumhuriyetin, Atatürk’ün Türkiye’yi günümüze kadar kazasız belasız, savaşsız getiren dış politikalarının “Yurtta sulh, cihanda sulh” temel ilkesi var..
Dünyayı yönetme iddiasında, ülkelerin iç işlerine, siyasi-ekonomik baskılar yanında, silahlı güçle de karışan ABD’nin bir tek bu politikalarıyla bağlantılı vatandaşlarının sorunlu olan ülkelerde başlarının belaya girmesinin somut gerekçelendirme olarak açıklanmasıyla birlikte... Türkiye’nin ABD’ninkiyle kıyaslanabilecek uzaktan yakından kazanımları da ortalıkta olmadığına göre AKP’nin genel dış politikalarının özelde Ortadoğu politikalarının çöktüğünün somut örnekleri de sayılıyor...
İç burkan güncel gelişmeler arasında, Erdoğan’ın yıllarla seçim kazanmasında en çok kullanılan ünlü “One minute” çıkışı kara mizah örneği gibi... Tapılırcasına sevilip güvenildiği bildirilmiş Hamas’ın, günümüz sert çatışmalarında, ölümlü İsrail misillemelerinde çözüm için, yine Erdoğan’ın diktatör olarak tanımamakta direndiği Mısır’ın bugünkü lideri, yönetiminin arabuluculuğuna sığındığı gösteriliyor..

***

Tabii ki Erdoğan İktidarlarının ülkemizi ateş hattının içine sokan, üstelik oluşumu, güçlenmesinde bilerek ya da bilmeyerek katkıda bulunmakla suçlandığı IŞİD’in Irak- Suriye bir arada sürpriz gibi gelen, önlenemez yürüyüşüyle başı gerçekten büyük belada olduğu için, son Filistin-İsrail- Hamas üzerinden yaşananlara ilişkin değil söyleyecek sözü, ağzını açacak hali yok... En hafif kalan sorgulamanın “Neden bu yürüyüş atlandı? Musul’un işgali sonrası dahi, en basit güvenlik önlemi elçilik boşaltılmayarak rehineler krizine kapı açıldı? Neden IŞİD’in rafineri baskınında sadece Türk TIR şoförleri rehin alındı?..” türünden olduğunu unutmayalım...
Sosyal medyada son birkaç gündür yoğunlaşan, çok daha ciddi, acıtıcı olanları da var... Vicdanen, siyaseten kabul edilemez, ezber bozacak içeriklerde... Resmi söylemlere bakıldığında ABD, AB siyasi liderlikleri başta dünyanın söz söylebilecek konumdaki tüm ülkeleri, siyasi kadroları, insan haklarından sorumlu örgütlülükleri, inanç temsilcileri... IŞİD’in bu kanlı yürüyüşünü, işledikleri cinayetleri, insan hakları suçlarını, kuracağını ilan ettiği mezhep üzerinden kanlı din devletini, sınırlarına ilişkin haritalarını, İslama bakış, yorumlarının... özetle akıl, insanlık, İslam inancı dışı siyasi amaçlarını reddetmekle kalmıyor, karşı duracaklarını, zaten başarıya ulaşma şanslarının da olmadığını ilan edip duruyorlar... Dünyanın her yerinden aslında sınırlı sayılarla toplanmış, bir tür cinnet duygularıyla beslenmiş tetikçi militanlarla böylesi bir akıl, inanç dışı yürüyüşün ilk gününden kırılması gerekmiyor muydu?
İşte sosyal medyada giderek haklılık, güçlülük kazanan insanlığın, uygarlığın tersine işleyişine ilişkin ağır suçlamalar da tam bu noktadan başlıyor... IŞİD’in bu akıldışı, insanlık dışı yürüyüşü ve başarısının sonuçlarından hangi evrensel, emperyal projelerin önünün açıldığının sorgulamaları yapılıyor... ABD’nin Irak işgali projesinde çizilmiş, gerçekleştirilememiş haritaların, Ortadoğu ülkelerinin ırklar ve mezhepler üzerinden parçalanması, sözde insanlığa ulaşılacakken, ulus devletlerin çok gerisinde ırklar-mezhepler devletçikleri, yetmez aşiretlere uzanan gettolaşmış iç çatışmalarda bölge ülkeleri, halklarının kan revan bir konuma sürüklenmelerinin... sonuç karşılaştırmaları yapılıyor...
Sonra IŞİD yürüyüşü başlarken ABD, İsrail, Suudi Arabistan, Ürdün, Türkiye’nin, Kürt hareketleri liderliklerinin, Baasçıların katıldıkları, yer ve tarihleri verilen görüşmeler, toplantıların doğruluğunu bilemediğimiz bilgileri sızıyor. Musul’un Barzani yönetimine geçmesi, Irak Kürdistanı’nın ilanı girişimi, Irak’ın en az üçe bölünmesinin onayı, Suriye’nin Sünnilerini de içine alan devlet için IŞİD’in çizdiği haritalarla çakışmalar... Kimileri fiili gerçekleşmiş, kimileri anlamlı adımlar atılmış ilk sonuçlar. En yakın sıradaki ülkenin Türkiye olduğunun ilanı söylemleri yana yana gelince kaygılanmak paranoya mı oluyor? IŞİD’in yürüyüşü AKP’nin büyük yürüyüş düşünün sonu mu olacak?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları