AKP iktidarının anayasayı hançerleme özgürlüğü mü var?

02 Kasım 2022 Çarşamba

“Kuran kurslarımızı, 4-6 yaş çocuklarımızın İslama ulaşması açısından çok kıymetli buluyorum. Bu yavrularımızı en güzel şekilde yetiştirmek için tarihe nazar edeceğiz.”

İlçe Müftüleri İstişare Toplantısı’nda böyle dedi AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Oysa uzmanlar, bu kursların o yaştaki çocukların gelişimine olumsuz yönde etki yaptığı konusunda uyarıyor; din eğitimi için en erken yaş çağının 11-12 olması gerektiğini söylüyor.

“Dindar nesil” projesi doğrultusunda yayılan kurslarda, yaklaşık 200 bin çocuk olduğunu geçen yıl Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen açıklamıştı.

Yüz binlerce küçücük çocuk, bu yolla pedagojik eğitimi olmayan kadrosuz öğreticilere emanet ediliyor; henüz Türkçeyi tam olarak öğrenmeden Arapça ile yüz yüze getiriliyor. Oyun çağındaki çocukların gerçek dünyayla ilişkisi koparılarak bilmedikleri ve henüz anlamlandıramayacakları kavramlar öğretilmeye çalışılıyor. 

4-6 YAŞA KURAN KURSU ÇOCUK İSTİSMARIDIR 

Pedagoglar, bu durumu çocuk ihmali ve istismarı olarak değerlendiriyor. Bu nedenle Eğitim Sen’in 20. Milli Eğitim Şûrası’ndan önce yaptığı açıklamada yetkililer uyarılmıştı:

“Eğitimde 4+4+4 dayatması ile kendi siyasal ideolojik hedeflerine uygun nesiller yetiştirmeyi hedefleyen siyasi iktidarın, hedefini daha da büyüterek bilinçli ve programlı bir şekilde daha kolayca ‘şekilverebileceği’ 4-6 yaş grubuna yönelmesi çocukların sağlıklı gelişimini sekteye uğratmaktadır. Henüz oyun çağında olan, somut ve soyut düşünce yetileri gelişmemiş olan 4-6 yaş grubu okul öncesi eğitim çağındaki öğrencilere, hangi neden ya da gerekçeyle olursa olsun, dini eğitim verilmesi, Türkiye’nin de altında imzasının bulunduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ‘çocuğun üstün yararı’ ilkesi ile temelden çelişmektedir.

Pedagojik temele dayandırılmayan dini eğitimin en önemli sakıncası, çocuklara sürekli olarak korkunun öğretilmesidir. Bir davranışa yönelmek ya da başka bir davranıştan kaçınmak için dinde en önemli referans korkudur. En çok da günahtan korkmak öğretilir. Oysa çocukluk döneminde çocuğun hatalar yapması, kendi doğrularını oluşturmadan önce içinden gelen her türlü sese kulak vererek kendi kendine vicdan ve sosyal yargı geliştirmesi çok önemlidir.”

KREŞ YERİNE YAYGINLAŞAN KURAN KURSLARI 

Bu konudaki ikinci önemli sorun, okul öncesi eğitim kurumlarının tamamının Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı olması gerekirken bu kursların, Diyanet İşleri Başkanlığı’na (DİB) bağlı olması. Sübyan mektepleri ve benzeri özel kuruluşlar açıkça yasalara ve anayasaya aykırı!

Bütün yargı kararlarında devletin eğitim öğretim işlerini hiçbir şekilde devredemeyeceği yer aldığı halde, AKP, taşeronluk sistemini kullanarak eğitimde bazı süreçleri kendine yakın gördüğü gerici dernek ile vakıflara ve DİB’e devrediyor. 

Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası) ihlal edildiği için MEB, bu kursları denetleyemiyor ve denetlenmeyen kurslardan sürekli istismar haberleri medyaya yansıyor.

Bu meselenin bir diğer sonucu, kamu kreşleri ve anaokullarının yetersizliğinin giderilmesi yerine, Diyanet’in kursları ile çeşitli tarikat ve cemaatlerin sübyan mekteplerinin kreş yerine kullanılır hale gelmesi. 2021’de MEB’e bağlı toplam 2 bin 894 anaokulu bulunurken Diyanet’e ait 4-6 yaş Kuran kursu sayısı 2015-2020 arasında yüzde 91 artarak 5 bin 575’e çıktı; kurslarda eğitim gören çocukların sayısı ise aynı dönemde yaklaşık 12 katına ulaştı.

Üstelik Diyanet, 4-6 yaş Kuran kurslarına giden çocukların zorunlu okul öncesi eğitimi almış kabul edilmelerini amaçlayan çalışmalar yaptığını açıkladı.

Laik bir devlet yapılanmasında, eğitim dini kurallara ve referanslara dayalı olarak yapılamaz. Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasasında laiklik, devleti tanımlayan bir ilke olduğu halde, bu madde eğitimdeki dincileşme ile hançerleniyor. 

Eğitim, “tek din, tek mezhep” anlayışına göre biçimlendirilirken zorunlu din dersi dayatılıyor, 4-6 yaş arası çocukların geleceği yani ülkenin geleceği ipotek altına alınıyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları