Devrim Yasaları’nı sahiplenecek bir muhalefet gerekli

04 Mart 2022 Cuma

Dün laik cumhuriyetin temelini oluşturan 3 Mart Devrim Yasaları’nın 98. yıldönümüydü. Cumhuriyet gazetesi dışında hiçbir gazetenin kapak sayfasında bu önemli gün yer almadı Gazetemizde ise Alev Coşkun’un manşette yer alan kapsamlı makalesi ile bu yasaların önemi, hak ettiği şekilde vurgulandı. 

Genç cumhuriyetin Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğindeki devrimci kadroları, 3 Mart 1924’te üç önemli yasa çıkardı: 

Şer’iye ve Evkaf vekâletleri (din ve vakıf işleri ile ilgili bakanlıkların) ile Erkanı Harbiye Vekâleti’nin kaldırılarak, Diyanet İşleri Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Genelkurmay Başkanlığı’nın kurulmasını sağlayan 429 sayılı yasa. (Mahalle mektepleri ve medreseleri kapatan yasa.)

430 sayılı “Tevhidi Tedrisat (Eğitim Birliği)” Yasası. (Eğitimi çağdaşlaştıran, kız-erkek ayrımı yapılmadan eğitimde birliği sağlayan yasa.)

Halifeliği kaldıran 431 sayılı yasa. (Din devletini sona erdiren yasa.)

AKP DÖNEMİNDE LAİK CUMHURİYETİN TEMELİ DİNAMITLENDİ

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 174. maddesi, “inkılap kanunlarının korunması” başlığını taşır; başka bir anayasa kabul edilmediği sürece bu madde yürürlüktedir. 

Buna karşın, AKP iktidarında özellikle 430 sayılı yasa yok sayılarak 4+4+4 uygulaması getirilerek eğitimde birlik bozulmuş...

Tarikat ve cemaatler açtıkları kurs ve okullarla eğitim alanını parsellemiş...

Laik cumhuriyeti hedefleyen tarikat ile cemaat vakıfları pıtrak gibi çoğalırken Vakıflar Genel Müdürlüğü izlemekle yetinmiş... AKP’li belediyeler bu dinci yapılara para yağdırmış...

Din siyasetin aracı haline getirilerek laiklik kavramı açıkça ihlal edilmiş...

Diyanet İşleri Başkanlığı, kuruluş amacının dışına çıkmış, kendi yetki alanını aşarak laiklik karşıtı çağdışı fetvalarıyla toplumda derin bir kutuplaşmanın ortaya çıkmasına yol açmış, yaptığı israflarla halkın sırtında bir kambur haline gelmiş... 

Türkiye Cumhuriyeti, anayasanın değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek 2. maddesinde yazmasına karşın, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olmaktan çıkarılmış...

Halifelik talepleri açıktan dile getirilir olmuştur!

Geçmişte laiklik karşıtı odak olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından saptanan AKP, bütün bunları yaparak laik cumhuriyetin temelini dinamitlemiştir. 

SİYASAL İSLAMIN ÜLKEYE VERDİĞİ ZARAR GÖRMEZDEN GELİNEMEZ

Bu durum Türkiye’nin en büyük sorunu iken altı muhalefet partisinin Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme dair imzaladığı bildiride bunların konu edilmemesinin nedeni, o partilerin de dini siyasette araç olarak kullanmaları ve laiklik konusunda gerekli hassasiyetlerinin bulunmamasındandır. 

Çarşamba günü köşemde bu konudaki görüşlerimi yazınca, bazı kişilerden “Önce şu AKP’den bir kurtulalım, sonra ayrıntılara inilir, hepsi aynı anda olmaz!” şeklinde tepkiler aldım. 

Bazıları da diyor ki “Beş benzemez bir araya gelmiş, ancak bu kadar olur!”...

Beş benzemezin bir araya geldiği görüşüne katılmıyorum. Altı partinin beşi de merkez sağı oluşturabilecek partiler. CHP ise kendi partisinin ilkelerinden ödün vererek onlarla birlik kurdu, büyük ölçüde onlara benzedi.

Öncelikle herkesin farkına varması gereken şu:

3 Mart 1924’te çıkarılan yasaların hiçbirisi ayrıntı değildir, o yasalar laik cumhuriyetin temelidir. 

Tarikat ve cemaatlerin devlet kurumlarında kadrolaşması yüzünden bu hale gelmedik mi? Öğrenciler tarikat yurtlarında kıskaç altına alınmadı mı? Siyasal İslamcı AKP, Türkiye’de dincileşmeyi körükleyerek hayatı çekilmez hale getirmedi mi?

Demokrasi vaat edenler, dinci gericiliğe karşı tavrını net bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Aksi halde vaatlerinin içini dolduramazlar. Çünkü siyasal İslamın Türkiye’ye verdiği zararı görmezden gelerek demokratik bir sistem kurulamaz. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları