Şampiyonlar Ligi 2. eleme turu rövanşında, misafir ettiği Zalgiris karşısında eksikleri var Galatasaray’ın… Sadece son transferlerle zenginleşen kadrosundaki isimler değil sahada eksik olan. Sarı-Kırmızılı takım, kapanan rakibine karşı bir önceki maçta olduğu gibi bu maçta da hızlı bir çözüm bulamıyor. Buna henüz yerine tam alışamamış olan Halil’in tutuk oyunu ve henüz ona nasıl toplar atmaları gerektiğini çözememiş takım arkadaşları da eklenince, ilk yarının 30 dakikasında tutuk ve verimsiz bir oyun sergiliyor Sarı-Kırmızılılar. Gittikçe kilitlenen, kilitlendikçe de Galatasaray’ı strese sokma ihtimali olan bu kritik maçın gidişatını 31. dakikada Mertens ve Kerem değiştiriyor. Biri verilen korner atışını çok akıllıca kullanıyor diğeri uzun yıllar hatırlanacak bir vole ile topu ağlara yolluyor… İşte bu hem Galatasaray’ın hem oyunun kaderini değiştiren dakika oluyor. Bundan öncesinde de topun hâkimi Galatasaray ancak bundan sonra sahanın da hâkimi olmaya başlıyorlar. Zira rakip ‘gol yemezsem bu turu geçerim’ mantığı çöpe gidince oyununu açmak ve Galatasaray’a daha fazla pozisyon vermek zorunda kalıyor… Stadı dolduran tutkulu seyirciye, sıcak havaya ve baskılı oyuna rağmen ev sahibi için ‘çantada keklik’ bir karşılaşma olmuyor bu. Zalgiris, bir yandan temkinli olmaktan vazgeçmeden diğer taraftan da gol kovalamaya devam ediyor. Özellikle Oyewusi ile yarattıkları pozisyonlara Muslera geçit vermiyor. Galatasaray’ın da birçok net ve tehlikeli pozisyonu var. Baskısını da maç boyunca sürdürüyor. Ancak maçı sadece tek golle tamamlıyor… Neyse ki bu altın gol, Galatasaray’ın bu maçtan istediğini almasını sağlıyor.
Yazarın Son Yazıları
Belki maç başlamadan önce, Galatasaray’ın Avrupa yorgunu olması ve birinci kalecinin sakat olması avantaj gibi gözükmüştür Antalyaspor teknik heyetine.
Galatasaray, maçın ilk 45’te, Samsunspor ligin büyüklerinden rahatça puan koparan, dişli takımlardan biri değilmiş, hatta hiç yokmuş gibi oynuyor.
İstanbul derbilerinden, heyecan, çekişme, güzel futbol beklemeyeli çok oldu... En fazla, “Olay çıkmasa bari” temennisinde bulunabiliyor insan. Maç en azından bu beklentiyi karşılıyor.
Eksik ve tuttuk…
Galatasaray için maç, klişe bir pembe dizi gibi başlıyor…
İki Galatasaray var, Kocelispor deplasmanında. İlk yarıda “Ne de olsa sınıf birincisiyim. Çalışmadan geçerim” rahatlığıyla çıkıyor sahaya. Çabalamıyor, konsantre olmuyor…
Tıpkı, arılar gibi, iki takım da vızır vızır...
Yorgun Galatasaray, önce vasat bir oyun sergilerken pozisyon yaratma işini tek kişiye; maçın en hırslısı Osimhen’e bırakıyor.
Galatasaray maça, yelkeni rüzgâr dolan bir cruiser gibi başlıyor, ilk on dakika böyle devam ediyor.
Milli maçlar sonrası yorgun ya da Şampiyonlar Ligi öncesi heyecanlı; Galatasaray, normaline göre durgun bir futbol oynuyor.
Yorgun Galatasaray ve rakibini iyi çalışmış bir Beşiktaş...
Sırasıyla Yunus (23), Icardi (45+1) ve Torreira’nın (65) golleri, istikrarlı bir baskının değil yakalanan fırsatlara eklenen kişisel becerilerin ürünü.
Heyecanlı ve tedirgin G.Saray maça bocalayarak başlıyor.
Olimpiyat Stadı’nın lanetinden midir, verilen aranın rehavetinden mi bilinmez...
Galatasaray, evinde konuk ettiği Çaykur Rizespor karşısında “dalgalı” bir futbol sergiliyor...
Galatasaray, geçen sene olduğu gibi bu yıl da “her maça bir kahraman” trendini sürdürüyor. Topla oynama oranının yüzde 70’e varması yanıltıcı olmasın.
4 dilimi var G.Saray-Karagümrük maçının.
Gaziantep ile Galatasaray’ın karşı karşıya geldiği sezonun ilk maçının açmazı şu:
Erden Timur, Galatasaray’da yeni bir görev üstlenmeyeceğini açıkladığında, tüm camia endişeyle beklemişti yeni sezonu: Bu futbolcuları kim motive edecek?
Galatasaray, yaşadığı ‘sevinçli telaş’la biraz bocalasa da 26’da Osimhen’in golüyle rahatlıyor.
Yolundan şaşmadı
Birlikte
Tam takım devam
Yürüyeduruyor
‘Çok’ ile ‘hiç yok’
Koltuğunda rahat
Kadıköy hatırası
3 puanın günahı
Taşikardisiz 3 puan
Uyuyan dev
Kim kurtuldu?
Langırt
Yokluğu yara
Mesele
Nasıl olacak?
Tutuk ama istikrarlı
Uyanış
Kilit son maça
Azı dişi!
Kötü futbol 3 puan