Az kalsın bütün Beyoğlu elden gidiyormuş!
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Az kalsın bütün Beyoğlu elden gidiyormuş!

11.04.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Borges, geçmişin bilgeliyle günümüzün cehaleti arasındaki uçurumu böyle anlatıyor:

"Sör Walter Raleigh, Londra Kulesi’nde tutsakmış. Celladın baltasını beklerken bir dünya tarihi yazmaya koyulmuş. Bu esnada sokaktan bir şamata sesi işitmiş. Ne olduğunu sormuş. Birbiriyle çelişen birkaç farklı ihtimal öne sürmüşler. Şöyle düşünmüş: Fakat bu nasıl olur? Ben burada üzerinden yıllar geçen Pön Savaşları’ndan bahsediyorum. Ama tutsak edildiğim bu kulenin dibinde tam olarak ne yaşandığını bilemiyorum. Kalemi elinden bırakmış ve hikaye yarım kalmış."

Erdoğan kuyuya bir taş attı, 40 profesör zor çıkardı. Ecdad yadigarı dedi, kışla hikayeleri anlattı, önüne polis dizdi… Meğer hepsi boşmuş!

Anlatayım…

PROFESÖRLERİN GEZİ RAPORU

3 yıl önce bir oldubitti yaptı. “Taksim Gezi Parkı’nın mülkiyeti ‘Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı’na geçti” ifadeleriyle bulunan yeni formül duyuruldu. Parkın mülkiyeti bir imzayla değişmişti.

Aslında ortada böyle bir vakıf kalmamıştı. “Mazbut vakıf” denilen kaybolmuşlardandı. Adını Vakıflar Genel Müdürlüğü temsil ediyordu. İBB, AKP’nin elindeyken aslında hiç sorun yoktu. Belediye el değiştirince, "Gezi’yi ellerinden alalım" denilerek vakıf formülü bulunmuştu.

Aradan 3 yıl geçti. Basında okudunuz, mahkeme, Gezi Parkı’nı İBB’ye geri verdi.

İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, o kararın gerekçeli halini geçen günlerde yayınladı.

Peki bu karar nasıl çıkmış derseniz…

Vakıflar Kanunu’nun 30. maddesi şöyle: “Vakıf yoluyla meydana gelip de her ne suretle olursa olsun Hazine, belediye, özel idarelerin veya köy tüzelkişiliğinin mülkiyetine geçmiş vakıf kültür varlıkları mazbut vakfına devrolunur.”

Mahkeme şu sorunun yanıtını aramış: Gezi Parkı, vakıf yoluyla meydana gelmiş bir eser midir, ya da Gezi Parkı’nda vakıf yoluyla meydana gelmiş bir eser var mıdır?

Elbette yanıtını bulmak için uzmanlara, yani üniversitelerdeki tarihçilere, arkeologlara, vakıf araştırmacılarına, sanat tarihçilerine vs. sormuş. Ortaya Gezi Parkı’nın da vakfın da tarihi çıkmış. Mahkeme, bir dizi profesörün yazdığı raporları okuduktan sonra kararını vermiş.

İSLAMCILARIN UYDURMA TARİHİ

Önce Gezi Parkı’nda, el koymaya dayanak olan Topçu Kışlası’nın kalıntısının olup olmadığına bakılmış, bulunamamış.

Parkın tarihi araştırılmış: "Topçu Kışlası'nın Sultan Beyazıd Han Vakfına ait arazi üzerinde Sultan III. Selim'in fermanı doğrultusunda 1805 yılında inşasına başlandığı ve 1808 yılında tamamlanarak hizmete açıldığı, ardından Sultan Abdülaziz devrinde kapsamlı onarım ve yenilemeden geçirildiği ve bu işlem sırasında ilk yapıldığı dönem mimari özelliklerini yitirerek yeni bir mimari vasıf kazandığı, ardından üzerine bina edildiği arazi ve civarının şehir yerleşimi içinde kalması nedeniyle 20.yy başlarında metruk hale geldiği, bunun üzerine askeri kışla olarak kullanımının son bulup, 1913 yılında Sanayi ve Ticaret Şirketi Milliye-i Osmaniye Şirketi'ne para karşılığı tapuda devredildiği ve 20.yy başında yıkılarak yerine bir gezi alanı yapılması düşünüldüğü ancak bunun yerine doğan ihtiyaç gereğince futbol stadı (Taksim Stadı) olarak kullanıldığı ve Cumhuriyetin ilanından sonra da bu amaçla kullanıldığı, bu yeni kullanım nedeniyle büyük ölçüde yıprandığı ve bir kısım müştemilatının 1928 yılında yıkılarak yerine Taksim Cumhuriyet Anıtı ve Meydanı'nın yapıldığı…"

Sonuçta Topçu Kışlası’nın, yasada belirtildiği gibi "vakıf yoluyla meydana gelen eser" olmadığı anlaşılmış. Kışla’nın Cumhuriyet kurulmadan niteliğini çoktan kaybettiği görülmüş. Bizzat Osmanlı sisteminin şehrin merkezindeki kışlayı dönüştürdüğü hatırlanmış. Öte yandan zamanında Sultan Beyazıd Vakfı’na verilmiş olanın sadece boş bir arazi olduğu, bunun da bir kültür mirası olmadığı kayıtlarla ortaya çıkmış..

Yani bizim İslamcılar’ın ecdad ve tarih konusunda anlattıkları tamamen uydurmaymış!

BİR ZAMANLAR BEYOĞLU DA VAKFINMIŞ

Fakat asıl sürpriz başka bir detayda…

Mahkeme, tapu kayıtlarından çıkan şu detaya tam iki kez atıf yapmış:

"Sultan Beyazıt Vakfı'nın 1505 M tarihli Vakfiyesi incelendiğinde geniş alanları kapsayan iki yüzün üzerinde pek çok yer ile birlikte Beyoğlu ilçesinin tamamının da vakfın akarları arasında sayıldığı…"

Yani sadece Gezi Parkı değil, zamanında bütün Beyoğlu ilçesi de aynı vakfın üzerinde görünüyormuş. Haliyle mahkeme, Gezi Parkı’nı vakfa verirse, bütün Beyoğlu’nu da vatandaşlardan alıp aynı şekilde vakfa vermenin yolunu açacağını fark etmiş. Hatta Osmanlı’daki diğer vakıflar düşünüldüğünde, belki de koca şehirlerin tapuları bir kararla değişebilecek hale gelecekti. Erdoğan’ın attığı taş bizi nerelere götürecekti!

Sonuçta mahkeme, Topçu Kışlası’nın vakıf eliyle değil devlet eliyle meydana gelmiş bir bina olduğuna, öte yandan Topçu Kışlası’nın da bir tuğlasının bile kalmadığına, Kışla’nın bitişinin de çok eskiye dayandığına karar vermiş.

Yetmemiş, şunu da not düşmüş: "60-70 yıllık kullanım değeri ile tarihe belgelik eden bir nitelik kazanmış ve geçen su¨rede dönemin şehircilik anlayışına uygun bir kararla İstanbulluların kolektif belleğinde yer etmiş Taksim Gezi Parkı…"

Sonuç olarak mahkeme Gezi Parkı’nın mirası Gezi Parkı’dır, halka ait olan da şehrin belediyesinindir demiş. Bu haliyle sadece mülkiyet değişimini değil, parkın kışlaya çevrilmesi fikrini de boşa çıkarmış!

Öyleyse çok basit bir soru: Hukuka, vicdana ve akla uygun olan Gezi Parkı’nın korunması eylemiyle suçlanan Can Atalay, Osman Kavala, Tayfun Kahraman Çiğdem Mater, Mine Özerden bir bayramı daha neden ailelerinden ayrı geçiriyor? Cevabı, 28 Şubat davasının hastalıklarla boğuşan asker sanıklarının içerde olma gerekçesiyle aynı: Erdoğan’ın canı öyle istediği için!

Bugünü geçmiş kadar anlayabilirsek aramızdaki duvarlar eriyip gidecek…

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025