Kanal İstanbul: Katmerli ihanet!

30 Mart 2021 Salı

Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, bir açıklama yapmış:

“Kanal İstanbul projesine ilişkin daha önce 1/100 bin, 1/5 bin ve 1 bin uygulama imar planlarını askıya çıkarmıştık.

Vatandaşlarımızdan gelen talepler, belediyelerimizden, kamu kuruluşlarından gelen talepler doğrultusunda yapılan itirazlar doğrultusunda bu itirazları değerlendirdik.

1/100 binlik planımızı geçen hafta itibariyle askıya çıkardık. 1/5 bin ve 1 bin uygulama imar planlarını da itirazları değerlendirmek, vatandaşlarımızın sorunlarını problemlerini çözerek İstanbul’umuza değerine değer katacak.

Kanal İstanbul Projesi için artık imar planlarını onaylamış ve askıya çıkarmış bulunuyoruz.

Bu çerçevede inşallah adımlarımızı da hızlı bir şekilde atmak suretiyle güzel İstanbul’umuza, Kanal İstanbul projesini de kazandırıyor olacağız.” 

Bu açıklamanın, son iki cümlesi hariç, gerçeklerle hiçbir ilgisi yok.

Özellikle “Vatandaşlarımızdan gelen talepler, belediyelerimizden, kamu kuruluşlarından gelen talepler doğrultusunda yapılan itirazlar doğrultusunda bu itirazları değerlendirdik” cümlesi gerçeklere tümüyle aykırı:

ÇÜNKÜ GEREK İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ VE GEREKSE İSTANBUL HALKI, “KANAL İSTANBUL” DENİLEN PROJEYE KARŞI OLDUĞUNU AÇIKÇA BELİRTMİŞLERDİR.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi:

Doğayı ve tarihsel dokuyu tahrip eden, ekolojik ve meteorolojik dengeleri bozan, Karadeniz’i ve Marmara’yı olumsuz etkileyen, su kaynaklarını kurutan, deprem ve tsunami risklerini artıran, Türkiye’nin Boğazlar üstündeki egemenlik hakkını belirleyen Montrö’yü tartışılır hale getiren, kentin bir kesimini öteki kesiminden ayıran, vatandaşları yerlerinden yurtlarından eden, hem nüfus ve trafik yoğunluğunu, hem ulaşım masraflarını, hem vergi yükünü, hem de hayat pahalılığını artıran, toprak yağmasını teşvik eden ve bunu yabancılara pazarlayan, çevre ve şehircilik açısından tümüyle yanlış olan, maliyeti inanılmaz derece yüksek olan ve bu maliyet dolayısıyle ülkenin kıt kaynaklarıyla yapılabilecek pek çok hizmetin önünü kesen…

Bu projeye karşı olduğunu açıkça ilan etmiştir:

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, hemşerilerinin duygu ve düşüncelerini dile getirerek “Kanal İstanbul” projesini “İstanbul’a katmerli ihanet projesi” olarak nitelemiştir.

Çünkü İstanbul halkı da büyük bir çoğunlukla bu projeye karşıdır.

Artıbir Araştırma Şirketi’nin yaptığı araştırmaya göre İstanbulluların yüzde 72.4’ü Kanal İstanbul’un yapılmasına karşıdır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) düzenlediği “Kanal İstanbul Anketi” sonuçlarına göre de İstanbul halkının yüzde 64.2’si projeye karşıdır.

Dolayısıyla, Bakan’ın açıklamasında vatandaşlardan ve belediyelerden gelen talep ve itirazların değerlendirildiği iddiası gerçeklere aykırıdır!

***

İstanbul’a, çevreye ve ülkeye, çok büyük ve geri döndürülmesi olanaksız zararlar verecek bu “Kanal İstanbul” projesinin çok başka iki yönü daha var:

Birinci olarak, bu projeyle, iktidarın çok iyi bildiği toprak yağması ve ihale rantı, bugüne kadarki yağma ve ihale rant sınırlarını çok aşan, çok büyük boyutlara ulaştırılmış ve üstelik Katarlılara da pazarlanmış olmaktadır.

İkinci olarak, yararlı hizmetler için kullanılabilecek ülke kaynaklarını çok büyük oranda çarçur edecek olan bu proje, dış politika konusunda da bir sorun yaratacak ve Montrö’yü tartışmaya açacaktır.

Meclis Başkanı Şentop, CB’nin “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden Türkiye’yi tek başına tek bir kararla çekmesi konusunda:

“Belki bugünkü Cumhurbaşkanı olmaz da bir başkası gelip Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden de, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nden de çekebilir mi” sorusuna yanıt verirken: 

“Evet, yapabilir. Bunu sadece bizim cumhurbaşkanımız ya da bakanlar kurulumuz değil, Almanya da yapabilir, Amerika da yapabilir” demiş…

Ve bu konudaki tartışmayı yeniden gündemin başına oturtmuştur.

Her ne kadar Montrö konusunda söylediklerini “Ben herhangi bir anlaşma, sözleşme ismi zikretmedim. Soruyu soran gazeteci arkadaşımız iyi niyetiyle bazı anlaşmaları zikrederek sordu. Ben de iç hukuktaki düzenlemelerden bahsettim. Bunun Montrö dahil bazı anlaşmaların nasıl tartışma konusu olduğunu sorguluyorum. İşin hukuki boyutuyla insanlar iş yapmazlar. Hukuk tekniği bakımından konuştuk” diyerek geri atmışsa da…

CB’nin tek başına, tek bir kararla, Meclis’in oybirliğiyle kabul ettiği bir sözleşmeden ülkeyi çekebileceğini belirtmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihine büyük bir leke olarak geçmiştir.

Ama bu yazının konusu TBMM-CB ilişkileri olmadığı için, Şentop’un bu yorumu üzerinde şimdilik fazla durmayacağım.

“Kanal İstanbul” ile Montrö’nün nasıl etkileneceği ve Türkiye’yi bu konuda bekleyen tehlike ise perşembe günü üzerinde duracağım apayrı bir uzmanlık konusudur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları