Cumhuriyet’in dünkü manşeti, CHP’nin Abant toplantısından sonra, Gökhan Günaydın’ın “Merkez parti olma kimliğimiz giderek oturuyor” demesi üzerine “CHP merkez parti oluyor” biçimindeydi.
Tam “CHP’nin ‘Merkez Parti’ olması, 1945’e kadarki Devrimci rolüne uygun ama ‘Çok Partili Düzen’de ortaya çıkan siyasal yelpazedeki kimliğine aykırıdır; çünkü Atatürkçülük ve Devrimcilik yelpazenin solundadır” diye bir yazı yazmayı planlıyordum ki Danıştay kararlarına rağmen inşa edildiği için “Kaçak Saray” denilen Beştepe’den yapılan bir açıklama dikkatimi çekti:
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, X hesabından “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Yeni Yasama Yılından Beklentiler!” başlıklı bir yazı yayımladı.
Yazısının “Komisyonun Dinleme Faaliyeti!” adlı son bölümünde şöyle diyordu:
“Nihayet Komisyonun yine bu yasama yılı içinde adındaki demokrasi kavramına uygun olarak ileri demokrasi perspektifi içeren siyasi ve hukuki bir raporu hazırlayarak görevini sonlandıracağı öngörülüyor. Demokrasiyi ilerletme raporunun TBMM’nin bu yasama yılı içinde temel bir referans metni ve yol haritası olacağı da rahatlıkla ifade edilebilir.
Görüldüğü üzere TBMM bu yasama yılında rutin dışı görevleriyle tarihe geçecek bir faaliyet içinde olacak.
Kural koyma gücü açısından demokratik siyasal sistemimizin en yüksek organı olan TBMM’nin bu tarihsel dönemde en başarılı şekilde tarihsel rolünü oynayacağına Terörsüz Türkiye’ye geçişi sağlayacağına ve devamında bir ileri demokrasi reformu hamlesi başlatacağına inancımız tamdır.”
Hukuk konularında Cumhurbaşkanı’nın Başdanışmanı olan Uçum’un, “Açılım” ve “Komisyon” konularında, iktidarın politikalarına ilişkin yol göstermesi ve TBMM’den beklentilerini belirtmesi doğaldır.
Ama Uçum’un yazısında benim dikkatimi, siyahla vurguladığım, “İLERİ DEMOKRASİ” ifadesi çekti.
Bu konuda biraz “dijital arkeoloji” yaptım; karşıma ilk sırada “Ekşi Sözlük”te bu isimle yazılmış bir sayfa çıktı:
Bu sayfadan, 2010 yılına kadar geri giden bazı alıntılar şöyle:
*bugün geldiği söylenen... görüciğiz.
*bu demokrasi altında yönetilen insanlar bundan böyle avrupa insan hakları mahkemesi’ne gidemeyecekler. artık hakkınızı nerede ararsanız arayınız.
*sıkışınca “bak biz demokrasi demedik, ileri demokrasi dedik aynı şey değil bunu açıkca ortaya koyalım” şeklinde savunulacak caminin ordan sağa döndüğünüzde olmadı okyanus ötesinde bulacağınız yapı.
*(bkz: bekir coşkun’un habertürk’ten kovulması)
(bkz: napıyım köşe yazarına sahip çıkamıyorum diyemezsin)
*12 eylül referandumundan sonra liberal dinci dönek solcu kadrosu tarafından kutlanan akp iktidarı aşaması(!) 13 günlük örneklerinin tam listesi için; (bkz: http://www.telgrafhane. com/…ldinileridemokrasi. html)
İkinci sırada, Murat Sevinç’in Diken’deki bir yazısı vardı:
“İleri demokrasi: Halkın, bir kişi tarafından, bir zümre için yönetimi” başlığını taşıyordu.
Daha sonra hem “İleri Demokrasi” adı altında yapılan aldatmacalara ilişkin yorumlar hem de AKP tarafından yazılan propaganda yazıları geliyordu.
***
Geçmişte ve bugün AKP iktidarının medyaya sansürü ve cezaları artırırken “Türkiye’deki medya özgürlüğü ABD’den bile ileri” dediğini zaten biliyoruz.
İktidarın Temel Hak ve Özgürlükleri ve Ana Muhalefet partisi de dahil, siyasal partileri bile, yargı kıskacı ile baskıladığı ve seçilmiş belediye başkanlarını dahi hapse attığı günümüzde:
“İleri Demokrasi” söyleminin yeniden ve yine, özellikle de, Özgür Özel’in deyimiyle, “19 Mart 2025 Darbesi”nden sonra, gündeme getirilmesi tarihsel bir ironi, bir şaka gibi geldi bana.