Öküz altında buzağı aramak!

Öküz altında buzağı aramak!

06.04.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Emekli amirallerin bildirisi şu dört konu üzerinde odaklanıyordu:

1) Kanal İstanbul ve uluslar-arası anlaşmaların bir gecede tek kişi tarafından iptal edilmesi bağlamlarında Montrö Anlaşması’nın tartışmaya açılmasının yanlış olduğunu belirtiyorlardı.

Hiç kuşkusuz, tavrın altında, Meclis Başkanı Şentop’un bir soruya yanıt verirken, Montrö’nün de CB tarafından iptal edilmesinin olanaklı olduğunu belirtmesi yatıyordu.

2) Medyaya yansıyan görüntülerin Deniz Kuvvetleri’nin imajını zedelediğinden şikâyet ediyorlar, FETÖ kumpasını anımsatıyorlar ve bunlara karşı TSK’nin Anayasa’nın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan ilk dört maddesine bağlı olduğunu vurguluyorlardı.

Burada da muvazzaf bir Amiralin bir tarikat merkezinde çekilen fotoğrafının medyaya yansımasına gönderme vardı.

3) TSK’nin ve Deniz Kuvvetleri’nin Çağdaş Cumhuriyet çizgisinden ve Atatürkçü değerlerden sapmış gösterilmesine tepki belirtmişlerdi.

Burada da hem medyaya yansıyan fotoğraflar hem de TSK eğitim programlarından Atatürk konusunun çıkarılması haberleri kastediliyordu.

4) Bu hususlar dikkate alınmadığı taktirde Türkiye Cumhuriyeti’nin içte ve dışta sorunlarla (“tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olaylarla”) karşılaşacağını belirtiyorlardı.

Bildirideki FETÖ kumpası anımsatması, “tehlike” sözcüğündeki kastın içeride 15 Temmuz kalkışması gibi bir tarikat darbesi tehlikesi olduğunun kanıtı.

Dışarıdaki “tehlike” sözcüğüyle de, Montrö’nün tartışmaya açılmasına karşı tavrın vurguladığı gibi, Boğazlar’ın önemini vurgulayan İkinci Dünya Savaşı gibi savaşlara gönderme yapılıyordu.

Yani esas olarak bildiri, Montrö’nün tartışmaya açılmasının dış güvenliğimizi, tarikatların TSK’ye sızmasının ise iç güvenliğimizi tehdit ettiği ve son günlerde medyaya yansıyan fotoğraf ve haberler sonunda hem TSK’nin hem de Deniz Kuvvetleri’nin Atatürkçü ve Çağdaş Cumhuriyetten yana olan imajının zedelendiği ve bunlar karşısında kendilerinin rahatsız oldukları üzerine yazılmıştı.

***

Bildiri metninin bir darbe ile uzak veya yakın herhangi bir ilişkisi yoktu.

Zaten bildiriyi hazırlayanlar, emekli olmuş amirallerdi; herhangi bir darbeyi gerçekleştirecek güçleri ve olanakları da yoktu.

Üstelik Montrö doğrudan doğruya Deniz Kuvvetleri’nin, özellikle de burada komutanlık yapmış olanların, uzmanlık alanıydı.

Bu konuda fikir belirtmeleri kadar doğal bir tavır olamazdı.

Montrö konusunda zaten daha önce emekli büyükelçiler de bir bildiri yayımlamışlardı.

Ayrıca bildiride atıf yapılan FETÖ kumpası, bütün TSK’yi darmadağın ederken, özellikle Deniz Kuvvetleri’ni hedef almış ve sonunda 15 Temmuz Başarısız Darbesine girişmişti.

Bu açıdan tarikatçı bir amiralin medyaya yansıyan fotoğraflarının arz ettiği tehlikeye işaret etmeleri kadar doğal bir davranış olamazdı.

***

İktidar ve tetikçileri, bildirinin gece yayımlanmasını, “Yüce Türk Milletine” diye başlamasını ve “Aksi halde” diye başlayan cümleyi “darbecilik kanıtı” olarak ileri sürüyorlar.

MHP Genel Başkanı, Twitter hesabından şu açıklamaları yapmıştır:

“Muhtıra tarzında hazırlanarak gece yarısı servisi yapılan bildiride imzası bulunan amirallerin rütbeleri sökülmelidir. Emeklilik hakları kaldırılmalı, emekli maaşları kesilmelidir.”

“Ayrıca 103 vesayetçi amiralin imzasıyla yayımlanan bildirinin arkası ve önü kararlılıkla araştırılmalı, bu rezaletin içinde kimlerin olduğu tevsik ve tespit edilmelidir.”

Bütün iktidar mensupları, sözcüleri ve medyadaki tetikçileri sanki bir “Darbe girişimi” yapılmış gibi, “öküz altında buzağı aramakta” ve darbe karşıtı söylemlerle imzacı emekli amiralleri suçlamaktadırlar.

Ankara Savcılığı da derhal harekete geçmiş, imzacıların bir kısmı evleri basılarak göz-altına alınmış, bir bölümü de savcılığa çağrılmıştır.

Ayrıca dün yapılan bir açıklamada bu emekli amirallerin koruma ve lojman haklarının iptal edildiği de belirtilmiştir.

***

Seçmen desteğini kaybetmiş olan iktidarın, bu bildiri dolayısıyla, yeniden “mağduriyet edebiyatına” sığındığı ve hem gündemi değiştirmeyi hem de baskıyı artırarak muhalif seslere gözdağı vermeyi hedeflediği anlaşılıyor.

Ama kimsenin artık bu edebiyata pek kulak verdiği söylenemez:

1) Muhalefet, olayı ciddiye almamış, iktidarın gündemi değiştirme çabası olarak değerlendirmiştir.

2) Demokrasiyi ve Hukuk Devletini savunan hukukçular, tarihçiler ve yorumcular, bildirinin ifade özgürlüğü sınırları içinde olduğunu, üstelik, emekli amirallerin kendi uzmanlık alanları içinde kaldıklarını belirtiyorlar. Muvazzaf bir devlet memuru olan Ayasofya İmamı’nın Anayasa’nın değiştirilemez maddeleri arasında yer alan “laiklik ilkesini” kaldırmayı önerebildiğine ve hiç tepki almadığına dikkat çekiyorlar.

***

Medyadaki iktidar tetikçilerinin TSK içinde ve medyada yeni tutuklamaların yapılacağına ilişkin yazılar yazdıkları belirtiliyor.

Dilerim ülke yeniden böyle bir felaketle karşılaşmaz!

Yazarın Son Yazıları

Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025
‘Yedi düvel’e karşı nasıl direneceğiz? (1)

Önce yazımın başlığını açıklayayım: “Yedi düvel”, “bütün devletler, herkes, bütün dünya” anlamında kullanılan bir deyimdir.

Devamını Oku
10.10.2025
Nadir elementler, emperyalizm ve ‘ileri demokrasi’

Emperyalizmin araçları, dostları ve düşmanları nelerdir, kimlerdir?

Devamını Oku
09.10.2025
‘İleri demokrasi’: Yine ve yeniden

Cumhuriyet’in dünkü manşeti, CHP’nin Abant toplantısından sonra, Gökhan Günaydın’ın “Merkez parti olma kimliğimiz giderek oturuyor” demesi üzerine “CHP merkez parti oluyor” biçimindeydi.

Devamını Oku
07.10.2025
‘Meşruiyet’in iç ve dış kaynakları (5)

Bugüne kadar “Meşruiyet” kavramının iç kaynakları üzerinde durdum.

Devamını Oku
05.10.2025
Meşruiyet kaynağı olarak Anayasa Mahkemesi ve bağımsız yargı (4)

İsrail’in, Gazze’ye giden Sumud (Direniş) Filosuna karşı giriştiği “Gayri Meşru” müdahale sürerken Trump, bizim Cumhurbaşkanımıza “Meşruiyet” desteği vereceğini belirtti.

Devamını Oku
03.10.2025
Meşruiyet Gazze’de mi seçimde mi (3)

Önce “Meşruiyet” kaynağı olarak Gazze: Trump 25 Eylül’de Erdoğan ile görüştü.

Devamını Oku
02.10.2025
Meşruiyet üzerine (2) Adil ve serbest seçim

Bir iktidarın meşruiyetinin iki kaynağı vardır: Anayasa ve seçim. Meşruiyet Üzerine (1) başlıklı yazımda, Anayasa üzerinde biraz durmuştum.

Devamını Oku
30.09.2025
Meşruiyet üzerine düşünceler (1) Ana Kavramlar

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, 24 Eylül’de New York’ta bir panelde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve “Meşruiyet” ile ilgili olarak tartışmaya yol açan bir ifade kullanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025