Reform: Daha kötüye doğru mu!

Reform: Daha kötüye doğru mu!

22.11.2020 02:30
Güncellenme:
Takip Et:

İktidar, Hukuk Devleti’ni tamamen çökertip, piyasa ekonomisini de yozlaştırıp iflas duvarına toslayınca, adalette ve ekonomide artık temcit pilavına dönmüş olan “Reform” aldatmacasını yeniden gündeme getirdi.

Ama bugüne kadar büyük tantana ile ilan edilmiş olan “reform” ve “Yeni Ekonomik Paket” programları fos çıkmış ve işler daha kötüye gitmişti.

Bu nedenle reform söylemi bu kez kamuoyunda pek bir olumlu heyecan yaratmadı.

“Olumlu bir heyecan yaratmadı” ama art arda gelen olaylar zinciri, ekonomik ve hukuksal çöküşün artık saklanamaz olduğunu ortaya koydu ve iktidarın hem 19 yıllık başarısızlığını hem de çelişkilerini bir kez daha gündemin başına taşıdı:

Olaylar “Söz dinlemiyor” diye değiştirilen Merkez Bankası Başkanı’nın yerine getirilen “Söz dinleyen” Merkez Bankası Başkanı’nın da görevden alınmasıyla başladı...

Hazine ve Maliye Bakanı damat Albayrak’ın Instagram hesabında yayımladığı sitemkâr bir mektupla görevine artık devam edemeyeceğini bildirmesiyle devam etti.

Bu garip bildirim istifadan çok bir sitem havası taşıyordu.

Nitekim Şahsım Devleti hem haberin Anadolu Ajansı tarafından duyurulmasını engelledi, hem de ancak 27 saat sonra, “Af isteği kabul edildi” diye mektuptaki üslupla ilişkisi olmayan bir tepki verdi.

Derken suç örgütü mensubu olmaktan mahkûm olmuş Çakıcı’nın Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’na, hakaretler ve kazığa oturtma tehdidi içeren bir mektubu Twitter’da yayınlandı.

Twitter’da aynı kişi tarafından yine hakaretler içeren ikinci bir mektupla, birinci mektup pekiştirildi.

AKP iktidarı uzun süren bir sessizlik döneminden sonra utangaç bir tepkiyle savcılık soruşturması başlatıldığını duyurdu.

İşin en acıklı tarafı ise iktidarın gayri resmi küçük ortağı olan ama oy kaybeden AKP’yi esir aldığı ve her dediğini yaptırdığı görülen MHP lideri Bahçeli’nin bu mahkûma “Dava arkadaşım” diyerek sahip çıkmasıydı.

Derken sahaya bir başka AKP kurucusu ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Arınç çıktı:

Önce sözde “Adalet Reformu” gereğine işaret etti, sanki onları hapse atan kendi iktidarı değilmiş gibi, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın haksız yere hapis yattıklarını ve tahliye edilmeleri gerektiğini söyledi.

Bu sözlere, Şahsım Devleti sözcüleri ve AKP’liler “Bizi bağlamaz” diyerek yanıt verdiler.

Sonra Çakıcı’nın mektuplarını da kınadı.

***

Bu arada yeni Merkez Bankası Başkanı ve yeni Hazine ve Maliye Bakanı, Erdoğan’ın ısrarla “Faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur” diyerek faizleri baskılamasına rağmen 475 puan faiz artımına gittiler ve Albayrak zamanında 8 buçuk lira düzeyine fırlamış olan ve görevi bırakmasından sonra biraz düşmüş olan dolar 7 buçuk lira düzeyine geriledi.

Böylece Şahsım Devleti’nin ısrarla savunduğu ekonomik politikadaki çelişkiler iyice belirginleşti. Derken Erdoğan, dün yeniden çok kısa bir süre önce düşmanca davrandığı AB’ye sıcak mesajlar verdi, böylece dış politikadaki beklenmedik ama inandırıcı olmayan dönüşlere biri daha eklenmiş oldu. 

***

Temelde hiçbir yapısal değişiklik içermeyen sadece göstermelik olan bütün bu kargaşa sırasında “Reform” yapılacağı söylenen adalet mekanizmasında neler oluyordu?

RTÜK’ün Halk TV ve TELE 1 gibi muhalif kanallara verdiği cezalar bütün şiddetiyle devam ediyordu.

Cumhuriyet mensuplarının hem PKK hem de FETÖ ilişkisi iddiasıyla mahkûm edilmelerine ilişkin dava Yargıtay’da bekliyordu.

Sözcü gazetesi yazarları FETÖ’den mahkûm olmuşlardı.

Merdan Yanardağ, bir yazısı üzerine açılan Cumhurbaşkanı’na hakaret davasında savcının isteğiyle yargılanmasına gerek görülmemişken, Erdoğan’ın avukatlarının itirazı ile yeniden yargılanmaya başlıyordu.

Murat Ağırel’e beraat ettiği bir olayda yeniden dava açılıyordu.

Bir Cumhuriyet yazarı yazısında, kendi anılarında anlattığı ve medyayada manşet olmuş olan meşhur özelliklerini sıraladığı için, adını bile anmadığı halde, Necip Fazıl’ın anısına hakaretten mahkûm ediliyordu.

Cumhuriyet, BirGün ve Evrensel gazetelerine ilan kesme cezaları veriliyor ve mahkemece onaylanıyordu.

Ve daha vahimi:

Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve onlar gibi haksızlığa uğramış olanlar hapishanelerde çile doldurmaya devam ediyorlardı.

***

Aslında yaşanan olaylar Hukuk Devleti’nin, ekonomik yapının ve serbest rekabet piyasasının yanlış ve kötü politikalar yüzünden çökmesinin sonuçlarıdır.

Aslında 19 yıldır uygulanan Şahsım Devleti Rejimi 16 Nisan 2017’de ucube bir anayasa ile hukuksal olarak da yapılandırılmıştı. 

Bu çöküşlerin hızlanmaları ve daha belirgin hale gelmeleri, bu yeni rejimin, iktidarın yetersizliklerini, eksikliklerini ve hatalarını daha etkin ve daha hızlı olarak uygulamaya taşımasından kaynaklanmaktadır.

ŞAHSIM DEVLETİ REJİMİNİ ETKİNLEŞTİRMEYE YÖNELİK HER ÇABA, ÇÖKÜŞÜ DAHA DA HIZLANDIRACAKTIR!

Yazarın Son Yazıları

Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025
‘Yedi düvel’e karşı nasıl direneceğiz? (1)

Önce yazımın başlığını açıklayayım: “Yedi düvel”, “bütün devletler, herkes, bütün dünya” anlamında kullanılan bir deyimdir.

Devamını Oku
10.10.2025
Nadir elementler, emperyalizm ve ‘ileri demokrasi’

Emperyalizmin araçları, dostları ve düşmanları nelerdir, kimlerdir?

Devamını Oku
09.10.2025
‘İleri demokrasi’: Yine ve yeniden

Cumhuriyet’in dünkü manşeti, CHP’nin Abant toplantısından sonra, Gökhan Günaydın’ın “Merkez parti olma kimliğimiz giderek oturuyor” demesi üzerine “CHP merkez parti oluyor” biçimindeydi.

Devamını Oku
07.10.2025
‘Meşruiyet’in iç ve dış kaynakları (5)

Bugüne kadar “Meşruiyet” kavramının iç kaynakları üzerinde durdum.

Devamını Oku
05.10.2025
Meşruiyet kaynağı olarak Anayasa Mahkemesi ve bağımsız yargı (4)

İsrail’in, Gazze’ye giden Sumud (Direniş) Filosuna karşı giriştiği “Gayri Meşru” müdahale sürerken Trump, bizim Cumhurbaşkanımıza “Meşruiyet” desteği vereceğini belirtti.

Devamını Oku
03.10.2025
Meşruiyet Gazze’de mi seçimde mi (3)

Önce “Meşruiyet” kaynağı olarak Gazze: Trump 25 Eylül’de Erdoğan ile görüştü.

Devamını Oku
02.10.2025
Meşruiyet üzerine (2) Adil ve serbest seçim

Bir iktidarın meşruiyetinin iki kaynağı vardır: Anayasa ve seçim. Meşruiyet Üzerine (1) başlıklı yazımda, Anayasa üzerinde biraz durmuştum.

Devamını Oku
30.09.2025
Meşruiyet üzerine düşünceler (1) Ana Kavramlar

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, 24 Eylül’de New York’ta bir panelde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve “Meşruiyet” ile ilgili olarak tartışmaya yol açan bir ifade kullanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025