Aydın ve transfer aklı
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Aydın ve transfer aklı

26.08.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Aydın kenti bizim aile için çok özeldir. Ülker’in anne ve babasının mezarı Aydın’dadır. Oğlumuz Tan (bey) orada doğdu. Askerlik görevimden sonra, 1963- 1965 yıllarında önce Çine’de sonra Aydın Lisesi’de Fransızca öğretmenliği yaptım. Ülker İngilizce öğretmeniydi, “komünist” olduğu iddiasıyla Yalvaç’a sürüldü. O yılların “sürgün furyası”nda sürülen ilk kadın oldu.

Günümüzde, bildiğim kadarıyla, öğretmenler pek sürgüne gönderilmiyor ama öylesine bir baskı zulmü var ki soluk almak olanaksız.

Bu peşrevden sonra günümüzün skandallarından sonuncusuna gelebiliriz: Aydın Büyükşehir (“Anakent” demek daha güzeldi.) Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun trajikomik ortaoyununa:

Siyasetçi transfer etmek futbolcu transfer etmeye benzemez. Öncelikle futbolcu transfer etmenin bir yasası, bir tüzüğü ve yönetmeliği vardır. Ama bir benzer yanı vardır ki futbolcunun alındığı takımın taraftarlarını, transfer ettiğiniz siyasetçinin geldiği partinin yandaşlarını birlikte transfer edemezsiniz. Takım taraftarı ve parti yandaşları oldukları yerde kalır. Bu olayın ardından CHP’nin Aydın’da düzenlediği açık hava toplantısına gelen, iğne atsan yere düşmez protestocu insan kitlesi bunun son örneği oldu.

Topuklu efe lakabıyla ünlü Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu AKP’ye transfer oldu, oldu ama onu seçen halk olduğu yerde CHP’de kaldı. Artık o bir “topuklu efe” değil. “Efelik” Aydın’da ve CHP’de kaldı. Belki ailesinden, horantasından birkaç kişiyi yanında götürdü. O kadar! “Topuklu efe” aurası artık başının üzerinde değil. Sönen yıldızlar yok olur. Ne pahasına? Ne pahasına olduğunu bilmiyorum. Can havliyle “karşı taraf”a sığınmanın nedeni çok karanlık, çok trajik, bedeli de çok pahalı olmalı...

“Onlar erdi muradına!” diyen desin de bu transferin gıllıgışlı yanı var. Yani üç klasörlük iddia ve yolsuzluk (?) dosyaları var. Dosyaların içindeki suçlama, iddia, ihbar ve benzeri şeyleri hazırlayan AKP şimdi ne yapacak? Özlem Çerçioğlu korktuğu, tırstığı ya da ne olur ne olmaz diye önlem amacıyla AKP’ye sığındı ama o üç klasörlük suçlama külliyatı ne olacak? Ne olacak bilemem amma AKP, Özlem Çerçioğlu’nun bütün suç ve günahlarını üstlenmiş oldu. Özlem Çerçioğlu=AKP!!!

Özlem Çerçioğlu’nu paniğe sürükleyen o üç klasörün içinde ne var? Söz konusu klasörleri AKP hazırladığına göre en iyi bilgi sahibi AKP olmalı. Evet, son zamanlarda gizli tanıklar, itiraflar, karalamalar, suçlamalar gırla gitmekte. Hedef CHP’nin belediye başkanları, başkanlıkları ve çevreleri. Bu gidişle masum ve temiz CHP belediyesi, başkanı ve onun çevresi kalmayacak. Saymadım ama yirmiye yakın icat edilmiş vukuat var. AKP savcı ve yargıç rolünü çalarken sanık durumuna düşmektedir. Biline!

Şaşırtıcı işler ama bunlara “şaşırtıcı” sıfatından başka bir sıfat bulmak gerekiyor. Bence “faziletsiz”, “erdem yoksunu” düşkün işler bunlar. Dahası ahlak yoksunluğu. Bir devlet görevlisi insanı görevinde yaptığı işler yüzünden suçluyorsun; hedef kişi sağlam karakterli değilse panikleyip katilininin kollarına sığınıyor. Ve sen onu görkemli törenlerlerle bağrına basıyorsun. Bir suçluyu nasıl bağrına basıp kucaklarsın? Bu ne etik çelişki bu ne rezalet! Bu durumda iki uç var: Bir uçta senin ilkesizliğin, öteki uçta da “Blöf!” Yani senin hazırladığın düzmece belgeler; üç klasör dolusu!

Diyelim ki Özlem Çerçioğlu için hazırlanan suçlama dosyalarının tamamı gerçek. Peki hakkında dosyalar, suçlamalar, davalar olan birini kendi partine (kendi ailene) transfer etmen mantık açısından tutarsız ve şaibeli değil mi?

Bu transfer AKP’yi kendi parantezine almaz mı? O oyuncu suçlu ise sen de suçlu olmayacak mısın? Olacaksın hem de nasıl! Suçladığın kişiyi uyduruk belgelerle suçluyorsan, bu ne ahmak acımasızlık, bu ne gardarlık, bu ne cellatlık!

Böyle bir “kişilik”, beyin, yürek ve ruhla, hayatı cehenneme çevirirsin.

Hürriyet gazetesi dönemimden değerli bir arkadaşımdan bir ileti geldi. Çerçioğlu süren davalarına yeni dosyalar eklenince ‘falanca’ (adını veriyor) üzerinden AKP’ye transfer oldu. Peki çakma efenin dosyalarından CHP’nin haberi yok muydu?” diye soruyor.

Ben bu soruyu yanıtlayamam... Ama CHP’ye bir önerim var: Bayan Çerçioğlu’nun dönemini inceleyin, eğer işlemlerinde suç varsa, yargıya gidin!

Yazarın Son Yazıları

Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025