Ebedi iktidar
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Ebedi iktidar

25.03.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türlü çeşitli azdırıcı haplar ve macunlara karşın erkek milleti için (cinsel) iktidar ebedi yani sonsuz değildir. “İktidar” olmasa da, kalmasa da, eğer adam gibi adamsa erkek gene erkektir. Zaten geçmişte nedensiz gençlik yağcısı cazgırlara karşı şöyle demişliğim, yazmışlığım vardır: “Gençlik iki işte işe yarar, idmanda ve yatakta, amma ikisinde de teknik önemlidir.” 

Demek istediğime göre erkeklik horozluktan ibaret değildir; bir tarz, çağının çağdaşı bir zihinsel yapı ve ahlaktır. Amma ve lakin şu öteki, siyasal iktidar olmaz ise idare yani yönetim yetkisi ve örgütü olmaz. O zaman “devlet” denilen yapısal örgüt de olmaz.

***

Şimdi rahmetli dostum (Prof. Dr.) Erdoğan Teziç’in Anayasa Hukuku(*) kitabını açıp kopyalı bir ilham denemesi yapacağım (s.102): 

İktidar, Âdem’den sonra Havva’nın icadından itibaren var olmuştur. İnsanlar çoğaldıkça iktidar da örgütlenmiştir. Bu ilk ögütlenmenin kaç milyon yıl önce başladığına karar vermek zor ama iktidar önce büyü sonra din ile ortakyaşar (symbiosis) olmuş ve bu durum 1789 Büyük Fransız Devrimi’ne kadar sürmüştür. 1789 öncesinde iktidarın meşruluğu konusunda teokratik görüşler, sonrasında ise demokratik görüşler egemen olmuştur: Siyasetin dinden uzaklaşması ile iktidar insan aklının ürünü olan hukuka dayanmıştır.

Teokratik görüşler:

1- Tabiatüstü İlahi Hukuk Doktrini: Tanrı, toplum düzenini ve onun korunması amacıyla, iktidarı yaratırken aynı zamanda iktidarı kullanacak olanı da belirler. Bu görüşe göre, belli bir ülkede iktidar, “Tanrı’nın seçtiği” hükümdara ya da hanedana verilmiştir. Yani Egemenlik Allah’ındır. (s.104)

2- Providansiyel İlahi Hukuk Doktrini: Bu görüşe göre de iktidarın kaynağı ilahidir. Ancak iktidarı kullanacak olan hükümdar ya da hanedan, doğrudan Tanrı tarafından seçilmemiştir. Tanrı, doğal ve toplumsal olayları üstün iradesiyle yönlendirir ve hükümdar ya da hanedan iktidarı Tanrı’nın yüce iradesine göre yönetir. Egemenlik gene Allah’ındır. (s.105) 

Demokratik görüşler: 

Siyasi iktidarın kaynağının halk iadesine bağlı olması 1789 Fransız Devrimi’nden önce de vardır. Eski Yunan’da düşünce olarak vardır. Demokrasi konusunda yazıyı pehlivan tefrikasına çevirmenin gereği yok: Demokrasilerde iktidar halkın iradesine bağlıdır, Tanrı ve din gökyüzündeki makamlarında otururlar ve dünya işlerine karışmazlar. (s.107) 

Özetlersek bu üç durumda da siyasal iktidar kullanıcılar açısından sonsuz değildir. İktidarın gerçek sahibi ya Tanrı ya da halktır. Ancak günümüzde çağının çağdaşı uygar ülkelerde iktidarın tek sahibi halktır. TBMM’nin duvarında “Egemenlik Milletindir” diye yazar.

***

Anadolu (Diyar-ı Rum) halkı, Osmanılı Hanedanı tarafından Doğaüstü İlahi Hukuk Doktrini’ne göre yönetildi ve din ile Allah’ı, ulema sınıfı marifetiyle tartışılmaz referans olarak kullanıldı. Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş ilkelerine göre ve halkın iradesine uygun olarak yönetildi. Çünkü Cumhuriyetin anayasası ve yasaları, halkın iradesini temsil eden TBMM tarafından yapıldı. Gerisi lafıgüzaftır! 

Ancak 2002’den itibaren durum değişti. O yıldan bu yana, yukarıda açıklanan teokratik görüşlerden ilhamlı dördüncü bir yöntem benimseyen AKP, iktidar kullanımını ebedileştirmek için gayret sarf etmektedir. Demokratik seçimle iktidara geldi ama devleti Tanrısal ve dinsel referanslara göre yönetmek çabası içinde. Şimdilik demokrasi gereği genel seçim yapıyor ama nasıl? Popülist iktidar kimliğiyle kendisine köle seçmen yaratmak peşinde. Hatta kadrolu bir seçmen kitlesi bile yarattı. Bunu büyük ölçüde başardı. Cumhuriyetin niteliklerinden olan demokratik ve laik hukuk devletini yok sayıp sosyal devlet niteliğini ulufe ve rüşvet örgütüne dönüştürerek amacına ulaşmak istiyor. 

2007 yılından itibaren, hukuk ilkesini yok sayarak, onu yok ederek demokratik halk idaresini temsil eden kuvvetler ayrılığı ilkesi ile bu ilkenin kurumları olan parlamento, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, Sayıştay, Yüksek Seçim Kurulu ve diğerlerini işlevsiz hale getirdi ve Cumhuriyeti Doğaüstü İlahi Hukuk Doktrini’ne göre yönetmeye başladı. Mesleksiz yığışım kitlesini ulufeye bağladı. Ülkede 10 milyon dolaylarında işsiz ve mesleksiz bir kitle var. Bu kitleyi rüşvet vererek köle seçmen haline getirdi. Ben bu yığışıma geçirimsiz (impermeable) kitle diyorum. Demokrasinin ayağında bukağıdır bu kitle. Çünkü siyasal bilinçten yoksundur. 

(*) Beta Yayınları, 20. baskı, 2016

Yazarın Son Yazıları

Piliç değil bilinç

İnsanın kendisine sorduğu “Ben kimim” sorusu ve bir sorgulayıcının ona sorduğu “Sen kimsin” sorusu, gerçek anlamda, o kişiye varlığının adresini sormaktan başka bir şey değildir.

Devamını Oku
14.12.2025
MHP’li Semih Yalçın’a cevap

7 Aralık 2025 günü yayımlanan ve MHP’nin siyaset dağarı ile tarzını tasvir ettiğim “Vehim denen şey” başlıklı yazıma partinin genel başkan yardımcısı ve yazıda adı geçen kişinin (Semih Yalçın) tepki göstereceğini kuşkusuz tahmin ediyordum.

Devamını Oku
12.12.2025
Tek parti=Cumhuriyet

Tarih cahilleri ve tarih inkârcıları için bir kez daha okunması için dökümlü bir şekilde ve tekrar yazıyorum:

Devamını Oku
09.12.2025
Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025