Bu ülkenin bugünkü durumunda “geleceği inşa etmek” üstelik bunu ortak akıl ve ortak bilinç ile yapmak imkânsıza yakın. Bu kadar aleni bir rejim dayatması varken, halkın yüzde 50’sinin karşı olduğu anayasa değişikliği ve başkanlık konusunda bu denli ısrarcı olunur, üstelik Türkiye’nin geleceğini yakından ilgilendiren bu tartışmayı halkın bilmesi engellenirken, ortak akıl ve ortak bilinçten bahsetmek kolay değil. Ama tam da öyle olduğu için bir yandan da bahsetmenin tam zamanı. Geçen hafta yazının ilk bölümü yayımlandığında bir okurum “Geleceği inşa etme” konusunda bir belgesel film önerdi: Finlandiya Mucizesi. Finlandiya dünyada eğitim konusunda yıllardır birinciliği hiçbir ülkeye kaptırmayan bir ülke. Haliyle diğer ülkelerin de ilgisini çekiyor. Çünkü konu sadece eğitim değil, bir ülkenin kendi geleceğini nasıl inşa ettiği... Film-Harvard Üniversitesi’nden bir bilim insanının bu konuyu araştırması üzerine kurulu.İlgiyle izledim. Öneririm. Özetleyeyim:
• Öncelikle sistem, herkese eşit eğitim üzerine kurulu. Sosyal statüsü ne olursa olsun istisnasız aynı eğitim parasız alınıyor.
• Birbirini etkileyen tüm aktörler, yani politikacı, öğretmen, aile, herkesin ortak bir hedefi var: Çağdaş dünyanın rekabet koşullarına doğru hazırlanan çocuklar yetiştirmek. Zaten en kapsamlı uluslararası başarı ölçme verisi PISA sonuçlarında Finlandiya’nın sürekli aynı sırayı koruması bunu çok iyi açıklıyor.
• Okul, çocuklar için bir sıkıntı kaynağı ya da zorunluluk olarak görülen bir mekân değil. Eğlenerek ve sosyalleşerek öğrendikleri bir kurum. Okullar çok küçük, sınıflar en fazla 20 kişilik. Öğretmenlerin yakın ilişki kurduğu yerler. Kampus falan yok.
• Çocukların anlayıp öğrenmelerini kolaylaştıracak ortamlar yaratılıyor. Bilgi değil, nasıl düşünüleceği öğretiliyor. Test neredeyse hiç yok.
• İşin önemli bir kilit noktası var. Öğretmene verilen önem. Öğretmen olabilmek için çok yüksek başarı puanı gerekiyor. 5 yıllık bir eğitim. Ama bu kadarla kalmıyor. “Araştırma temelli öğretmen eğitimi” mezuniyetten sonra da sürüyor. Sınıfta arka sıralarda stajyer öğretmenler de daima bulunuyor ve sürekli etkileşim içindeler.
• Bu yıl 1.3 milyon kişi öğretmenlik için başvurmuş. Yüzde 10’unu alabiliyorlar. Belgeseli hazırlayan Harvard’lı akademisyen filmde sıklıkla ABD ve Finlandiya karşılaştırması da yapıyor: ABD’de öğretmen yılda 1100 saatini sınıfta harcarken, Finli öğretmen sadece 600 saat geçiriyor.
Kişi başı milli gelir Finlandiya’da 45.680 dolar, ABD’de ise 47.240 dolar. Ama Finlandiya eğitimde ilk sırada, ABD 26’ncı. Amerikalı öğretmenlerin yarısı kariyerlerinin 5. yılında mesleği bırakırken Finli öğretmenler emekli olana kadar çalışıyor.
• Film de çocuklara da sorular yöneltiliyor. Örneğin; “Kendinizi yetişkin hayal edin. Nasıl konumlandırmak isterdiniz?”. Yanıtların önemli bir kısmı şöyle: “Çok para kazanacağın iş senin büyük zamanını da çalar. Yaptığın işi sevmiyorsan çok para kazanmanın ne önemi var ki?” Anlayacağınız ‘para’ daha genç yaşlardan itibaren amaç olmaktan çıkmış.
5.4 milyon nüfuslu küçük bir ülke Finlandiya. Doğal kaynakları çok kısıtlı. 1960’lı yıllarda önemli bir karar aldı ve ekonomisini bilgi toplumu yaratma ve verimlilik artışı üzerine inşa etme kararı aldı. Zaten Nokia bu doğrultuda doğdu ve bir dünya devi haline geldi. Ar-Ge harcaması ne yüksek ülke Finlandiya. Zaten inovasyon ve girişimcilikte de ilk sırada Finliler bulunuyor.
Peki, Finliler bu mucizeyi nasıl yarattılar. Filmde bunun da izi sürülüyor. Ve karşımıza çıkan tek sözcük: Güven. Geleceğin ortak inşası için olmazsa olmazlardan biri. “Kolay olmadı. Birbirimize nasıl güveneceğimizi öğrenmemiz 25 yıl sürdü” diyor bir Finli.
Fin halkının 1800’lü yılların sonlarındaki destansı diriliş öyküsünü anlatan müthişbir kitap vardır: Beyaz Zambaklar Ülkesi. Ulusal kalkınmanın ve kalkınmanın el kitabı gibi. Kitabı Atatürk’ün talimat vererek Türkçeye çevirtmiş ve müfredata dahil ettirmişti. Finlandiya bugün nereye yükseldi, biz nereye geriledik? TBMM’de başkanlık anayasası için direten tüm milletvekillerine bu küçük kitabı hediye etsek acaba aralarından birkaçını sağduyuya yöneltebilir miyiz? Ne dersiniz?
Geleceği inşa etmek (2) Ortak bilinç
Yazarın Son Yazıları
Koç Üniversitesi’nin onuncu kez verdiği Rahmi M. Koç Bilim Madalyası bu yıl Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’e verildi.
Brezilya’nın tropik sıcaklığı altında toplanan COP30, dünya siyasetinin iklim krizine nasıl baktığını -daha doğrusu bakmadığını- tek karede özetleyen bir zirve oldu.
“Az sayıda insanın yaşadığı küçücük bir ada...
New York’un yeni belediye başkanı Zohran Mamdani, yalnızca Amerika’daki Demokratlar için değil, tüm dünya için bir mesaj verdi: “Değişim hâlâ mümkün.”
Buruk, öfkeli ama öte yandan coşkulu..
Türkiye ara çözümlere sıkışırken dünya “neoprime” savunma çağına giriyor.
Nadir elementler konusu Türkiye’de kamuoyunun gündemine CHP tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump görüşmesinden hemen önce “Pazarlık konusu yapılacak” diye getirildi.
“Eğer ateşkes kalıcı bir barışa evrilemezse, bu savaş yalnızca Gazze’yi değil, Batı ittifakının meşruiyetini ve küresel düzeni de sarsmaya devam edecek...”
Şu son bir yıl içinde yaşadıklarımızı diyelim beş yıl önce yaşasaydık herhalde “Olağanüstü günlerden geçiyoruz” derdik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın New York’ta yaptığı görüşme, sadece ikili ilişkiler bağlamında değil, küresel dengeler açısından da kritik.
Bir süredir gözüm Nepal’deki gelişmelerde...
Moda Caddesi’nden Kadıköy Rıhtım’a doğru yürüyorum.
Erdoğan AKP’si; karşısındaki tek önemli muhalefeti yani CHP’yi işlevsizleştirmek için elindeki tüm yetki ve yargı güçlerini kullanıyor.
Önce şunu görmeliyiz...
"CHP’nin üzerindeki yük öyle ağır ki özgür; laik, demokratik bir ülke olma mücadelesini tek başına omuzladı."
Neredeyse çeyrek asır...
Sahte diplomalar, sahte ehliyetler, sahte sağlık raporları...
Seyrediyoruz. Kimi insanlığın geldiği noktadan utanarak, kimi umarsızca sanki bir film seyreder gibi...
Tam bitti derken yeniden başlıyor. Rüzgârın hızına göre şiddetleniyor; ortalığı yakıp kavuruyor.
Şaşırdık mı? Hayır...
CHP’li belediyelere yapılan operasyonların sonu gelmiyor. Belli ki yaz böyle geçecek.
Çünkü çözüm üretemiyor. Çünkü halkın sorunlarına yanıt veremiyor.
“At izinin it izine karıştığı” günlerden geçiyoruz yine.
Daha sular durulmadan Ortadoğu yeniden karıştırılmaya çalışılıyor...
“Bizim bayram görecek halimiz yok arkadaşlar” dedi ve ekledi CHP lideri Özgür Özel...
Sadece anayasal hakkı olan barışçıl protesto hakkını kullandıkları için hapiste tutulan üniversite öğrencileri olan bir ülke...
O kadar fazla sistematik saldırı altındayız ki... Kimi zaman büyük resmi görebilmek için yaşananları alt alta sıralamak önemli...
Barışı uzak bir hayal olmaktan çıkarmak hiç kolay değildir, en azından bizim coğrafyada.
Karartma... Otokratik rejimde sıradan bir gün
Siz gidene kadar...
Deprem ensemizde: 40 milyar A dolarlık sessizlik
Yüzde 3.5 kuralı: Değişim kaç kişiyle başlar?
Tarife savaşının şifreleri
Uyanış...
Yeni bir siyaset... Ama nasıl?
AKP’nin elinde 2 torba: Biri Gezi, diğeri ‘terör’
Tehdit... Atlantik’in öte yakası
Kadın sorunu yok, erkek sorunu var
Eskisi çöpe... ‘Yeni’ dünya düzeni
‘Yeni Türkiye’de haddini bileceksin’