Gazetecilik yargılanırken

Gazetecilik yargılanırken

25.06.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç, Eren Ekinci, Erk Acarer, Murat Ağırel, Ferhat Çelik ve Aydın Keser...

Onlar tam da şu satırları yazmakta olduğum sırada Çağlayan’dalar. Adaleti olmayan bir ülkenin, adını olsa olsa Saray diktasının emellerinden alan, sözüm ona “Adalet Sarayındalar”...

Şu anda ben önümdeki klavyenin tuşlarına, gözümün önünde titreşen harflere basarken, onlar 100 küsur gün sonra ilk kez yargıç karşısına çıkıyorlar.

Aylardır hukuk dışı yöntemlerle tutuklular. Mantıkdışı, ahlakdışı, meslek etiği dışı, vicdan dışı suçlamalarla tutuklular. Haklarında kurulan kumpas davalarla tutuklular...

İçeridekiler de, dışarıdakiler de herkes biliyor ki yargılananlar onlar değil. Yargılanan habercilik, gazetecilik! Yargılanan haber alma özgürlüğü. Yargılanan düşünce ve ifade özgürlüğü. Yargılanan muhalefet etmek. Yargılanan yanlış politikalar. Yargılanan demokratik haklar!

Tıpkı Türkiye coğrafyasının her köşesinden harekete geçen, Ankara’ya Anıtkabir’e yürüyen baro başkanları gibi... Onların da yürüyüşü, çöken bir hukuk sistemini ayağa kaldırma azmiydi.

Hiç kuşkum yok, yaşadığımız, yaşamakta olduğumuz bütün bu rezillikler, ahlaksızlıklar günün birinde demokratik bir sisteme kavuştuğumuzda hukuk fakültelerinde ders olarak okutulacak.

Mesleğe saygısı olmayanlar, kişisel çıkarları için yapılan yanlışlara, baskılara, zulme gözlerini kapayanlar da tarihin çöplüğünde yerlerini alacak, lanetle anılacaklar.

Meslek, hiç fark etmiyor. Gazetecilik, hakhukuk-adaletle ilgili ya da herhangi bir alanda olsun inanın hiç fark etmiyor.

O güne dek mücadeleye devam...

Osman Kavala için opera

(Meslektaşlarımın akıbetini bilmeden bu yazıyı bitirip gazeteye yollamalıyım... Canım arkadaşım Yazgülü, ha bire burası kültür ve sanat sayfası diye hatırlatıyor. Buyurun size sanatsal ve kültürel bir haber:)

İngiltere’nin önemli gösteri sanatları topluluklarından olan “Opera Circus” Topluluğu, 3 yıldır hapiste tutulan Osman Kavala’nın durumuna dikkatleri çekmek için bir mini-opera hazırladı. Korona nedeniyle elbet dijital ortamda.

Malum, Osman Kavala önce Gezi olayları, sonra (çevir kazı yanmasın) FETÖ’cü darbe planlamacısı olarak hapiste tutuluyor.

Osman Kavala’nın bilgisi dışında hazırlanan opera 11 dakikalık. “Osman Bey and the Snails” (Osman Bey ve Salyangozları) adını taşıyor. Besteci Nigel Osborne ve kalabalık ekibi, çağdaş atonal müzikleriyle tanınıyor. Dört ülkeden sanatçılar bu performansa müzikleri ve sesleriyle katılıyor.

Operanın konusu, 1000 günü aşkın tek başına hapiste tecritte tutulan bir adam, bir tabak salata, yalnızlık ve iki salyangoz etrafında dönüyor. Özetle Osman Kavala, hücresinde salatasında iki salyangozu, tabakta bıraktıkları izi takip edip bulunca çok seviniyor. İki salyangozu evlat ediniyor, sahipleniyor, yalnızlığı sona eriyor...

Besteci, “Çağdaş klasik bir eser” diye tanımladığı operanın Osman Kavala’ya bir armağan olduğunu söylüyor. “Kültürler arası kurduğu köprüler için teşekkür etmek istedik” diyor. Zaten o nedenle de Anadolu ve Balkan müzik geleneklerinden, Türk, Ermeni, Rum, Kürt ezgilerinden yararlanmışlar.

Videonun sonunda Osman Kavala’nın gülen yüzünü ve arkadaşlarının eklediği şu notu görüyoruz:

Tamamlanıncaya kadar Osman’ın bu operadan haberi yoktu. Filmi görmedi, ama sözlü anlatımdan yola çıkarak şu önemli gözlemi iletmemizi istedi: ‘Salyangozların sözlerini gerçekçi buldum, ama cezaevindeki koşullarımın tasviri konusunda aynı şeyi söyleyemem. Buradaki gardiyanlar ve diğer çalışanların sözleri ve davranışları daima nazik ve kibar.’ ”

İşte Osman Kavala farkı. Kişiliği, duyarlılığı, özgünlüğü... Müzik değilse de, bu son notla yine gözyaşlarıma hâkim olamadım!

Filmi https://vimeo.com/430518049 adresinde ya da herhangi bir arama motoruna orijinal, yukarıdaki İngilizce adını yazarak bulabilir, izleyebilirsiniz.

Yazarın Son Yazıları

Yaşasın Tüyap Kitap Fuarı

Korkunç yoğun bir trafikte iki saat gitmeyi ve iki saat de dönmeyi göze alırsanız orada bulunduğunuz sürece müthiş keyiflenir ve “Yaşasın Tüyap Kitap Fuarı” diye haykırabilirsiniz.

Devamını Oku
18.12.2025
Işığı hiç sönmeyecek

O, Nermin Abadan Unat. Neden mi ona minnet borcumuz var?

Devamını Oku
14.12.2025
Roman gibi

Sabiha Sertel (1895-1968) ve Zekeriya Sertel (1890-1980). Osmanlı’nın sonu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında duygu ve düşünce dünyamıza sonsuz katkılarda bulunmuş bu iki önemli ismi bu ülkede yaşayan herkesin, hele hele gazeteciliği meslek edinmiş her insanın çok yakından bilmesi gerekir.

Devamını Oku
11.12.2025
Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025