Çizgideki düşünce... (01.08.2019)

Çizgideki düşünce... (01.08.2019)

01.08.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Önceki gün 30 Temmuz’da Turhan Selçuk’un 97. yaş günü için muhteşem bir sayfa hazırlanmıştı Cumhuriyet’te. Birbirinden kıymetli değerlendirmeleri okuyunca ben de bir kez daha paylaşmak istedim. Ama asıl amacım “SAKIN KAÇIRMAYIN! Mutlak gidip Yapı Kredi Kültür Sanat’taki retrospektif sergiyi görün” demek. Bir daha böyle fırsat ele geçmez. 60 yıllık birikimin orijinal örneklerini görebilmek için son bir haftanız kaldı.

‘Benim Turhan Selçuk’um’
Çocuktum, gazetelerde, dergilerde onun karikatürlerini görüyordum.
Okul yıllarımda onun karikatürlerini elden ele dolaştırıyorduk.
Onun karikatürlerini izledikçe, genç beyinlerimizde her tür haksızlığa, en yakınımızdaki ve en uzaktaki tüm haksızlıklara karşı çıkmamız gerektiğini öğreniyorduk. Ve insan onurunu, ne pahasına olursa olsun korumamız gerektiğini...
Aklı beş karış havada, ders çalışmakla okulu kırmak arasında gidip gelen genç kızlardık ama o karikatürler karşısında toparlanma gereğini duyuyorduk, kendimize çekidüzen, düşüncelerimize çekidüzen verme gereğini duyuyorduk...
Yetişmemizde, kişiliğimizi bulmada Turhan Selçuk’un büyük bir payı olduğuna inanıyorum.
Okul sıralarında, orta ya da lise dönemlerinde, çizgilerinin özgünlüğünden, ustası olduğu ekonomik anlatımdan, yarattığı kendine özgü dilden, karikatür sanatına kattığı boyutlardan haberdar mıydım, doğrusu bilmiyorum. Belki de yalnızca konusu, verdiği mesaj ilgilendiriyordu beni.
Bu yukarıda saydıklarımı sonradan keşfedecektim.
Bugün sergiyi gezerken, bu denli çağdaş, modern çizgilerin, bu denli çağdaş düşünceyi barındırması yeniden yeniden karşıma çıkıyor.

Kesişen yollar
Gazeteciliğe başladıktan sonra ise Turhan Ağabey ile aynı çatı altında çalışmam bana övünç kaynağıydı... Milliyet gazetesinde uzun yıllar bir aradaydık...

Yıllar geçti, Milliyet’ten atılmamız da aynı güne rastladı. İnternetin “flaş” haberlerinde, atılanlar listesinde, adımı onunkiyle bir arada görmek, yüzümü güldürmüştü...
Flaş flaş flaş... Milliyet’ten atılanlar listesine iki isim eklendi: Turhan Selçuk ve Zeynep Oral!” Tarih 28 Şubat 2001’di. (Sonradan o güne ilişkin çok öyküler ürettik.)
Sonra Cumhuriyet gazetesinde yollarımız yine kesişti.
Turhan Selçuk’la aynı çatı altında çalışmanın kıvancını yaşadım. Onun bulunduğu, olduğu yere kazandırdığı saygınlıktan kendime pay çıkarmaya çalıştım her zaman...

Adanmışlık...
Onunki, çizgiye adanmış tüm bir yaşam... Yalnız çizgiye değil... İnsanı insan yapan değerlere adanmış bir yaşam...
O çizgilerle, insan haklarını, insan onurunu birbirinden ayırmak olanaksız...
O çizgilerde, başkaldırıyı, sömürüye, eşitsizliğe, yalana, talana başkaldırıyı görmemek olanaksız...
O çizgilerde şiddete, kaba kuvvete, hoyratlığa karşı duruşu, direnişi fark etmemek olanaksız...
O çizgilerin gerisinde sonsuz bir derinliği hissetmemek, düşünceye, emeğe, çalışmaya verilen önemi duymamak olanaksız...
Karikatür” sözcüğünden çok daha geniş alanlara ve anlamlara uzanan bir çizgi sanatı: Doğu’nun mistik çizgileriyle, Batı’nın düşünce biçimlerini harmanlayan bir biçem...
Gözlem ve düşünceye dayanan, ayrıntıların, çeşitliliğin zenginliğini, en ekonomik biçimde, en yalın, en açık seçik iletme tutkusu...
Gözlemleri tartışmaya, tartışmayı eleştiriye, eleştiriyi dirence, direnci başkaldırıya dönüştüren bir tutum... İnsana ilişkin her konuda sınırsız bir özgürlük...
İşte belki de Turhan Selçuk’un sanatının büyüsü bu sınırsızlıktan kaynaklanıyor.
Benim TurhanAğabey’imin çizgilerinin bence tek amacı vardı: Dünyayı değiştirmek: Daha güzel, daha eşit, daha demokratik bir dünya; savaşsız, sömürüsüz bir dünya yaratma çabası… En özgür kuşlardan daha özgür çizgileri hep bu amaçla, bu yolda kanat çırptı... (“Turhan Selçuk: Çizgideki Düşünce” yazımın genişi “O Büyülü İnsanlar” -Alfa Yayınları- kitabımda.)
Turhan Selçuk Sergisi’ne emeği geçen herkesi kutluyorum. Düzenleme, sunum, seçimler, sergileme hepsi harika. Tasarım: Yeşim Demir, Koordinatör: Veysel Uğurlu, Danışmanlar: Behiç Ak ve Semih Poroy’a teşekkürler.
Görmeyen kalmasın: Sergi 9 Ağustos’ta kapanıyor.

Yazarın Son Yazıları

Umudu savunma sanatı

Bugün 2025’in son pazar günü.

Devamını Oku
28.12.2025
Eskişehir-İstanbul seferi...

En tehlikeli yanı: Faşizm sıradanlaşmak, gündelik hayatın bir parçası olmak ister. Adaletsizliği “olağan”, eşitsizliği “kader”, baskıyı “gereklilik” diye sunar.

Devamını Oku
25.12.2025
Hayal kurmaktan vazgeçmeyin...

Sahnede bir adam var.

Devamını Oku
21.12.2025
Yaşasın Tüyap Kitap Fuarı

Korkunç yoğun bir trafikte iki saat gitmeyi ve iki saat de dönmeyi göze alırsanız orada bulunduğunuz sürece müthiş keyiflenir ve “Yaşasın Tüyap Kitap Fuarı” diye haykırabilirsiniz.

Devamını Oku
18.12.2025
Işığı hiç sönmeyecek

O, Nermin Abadan Unat. Neden mi ona minnet borcumuz var?

Devamını Oku
14.12.2025
Roman gibi

Sabiha Sertel (1895-1968) ve Zekeriya Sertel (1890-1980). Osmanlı’nın sonu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında duygu ve düşünce dünyamıza sonsuz katkılarda bulunmuş bu iki önemli ismi bu ülkede yaşayan herkesin, hele hele gazeteciliği meslek edinmiş her insanın çok yakından bilmesi gerekir.

Devamını Oku
11.12.2025
Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025