Heeey içerdekiler! Sesimizi duydunuz mu?

Heeey içerdekiler! Sesimizi duydunuz mu?

27.11.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bu farklı... Bu, başka hiçbir şeye benzemiyor... “Alternatif Nobel Ödülü” gibi iddialı bir şanı şöhreti var. Ve de üzerimizde “Cumhuriyet gazetesini temsil etme” gibi bir sorumluluk var. (Biz dediğim Işıl Özgentürk ve ben)... Konuşmamı yapmak üzere o çok yüksekteki sahneye çıkarken bacaklarım titriyor, ayaklarım dolaşıyor...
Kürsüye gelip konuşmaya başlayınca korku şıp diye geçiveriyor. Çünkü karşımda onlar: Murat, Turhan, Güray, Musa, Kadri, M. Kemal, Önder, Bülent, Akın ve Hakan... Cumhuriyet’in hapistekileri... Siz ne zaman Silivri’den çıkıp Stockholm’e geldiniz? Soramıyorum çünkü konuşuyorum...
Ne zaman geldiler de ödül töreninde yerlerini aldılar bilmiyorum ama nasıl geldiklerini biliyorum. Olsa olsa sahnenin arkasındaki şu koca geminin dev yelkenlerine asılıp gelmiş olmalılar... Geldiler ve şamdanlarda mumların yandığı müthiş görkemli salonda yerlerini aldılar. Konuşmam boyunca bana güç verdiler. Onlara anlattım; onları anlattım...

Ve gemi gidiyor
Stockholm’de Right Livelihood Award Vakfı’nın İsveç Parlamentosu’nun desteğiyle verdiği “Doğru Yaşam Ödülü”nün dört sahibinden biri de Cumhuriyet gazetesiydi.
Ödül töreni Vasa Müzesi’ndeydi. (Vasa, gemi demek) 1628’den günümüze kalabilen yeryüzündeki tek gemi. Daha ilk yolculuğunda, Stockholm’un göbeğinden açık denize çıkarken yediği rüzgârlarla üzerindeki topların devrilmesiyle alabora olmuş. Tam 333 yıl sonra 1961’de çıkarılmış. 40 yıl boyunca onarıldıktan, eski görkemine kavuşturulduktan sonra çevresine bir müze kurulmuş... Artık üzerinde toplar yok. Barış ve umut veren etkinliklere açık...
Sahnenin fonunda işte bu gemi. Direklerin biri insan hakları, öteki dayanışma... Yelkenleri düşünce ve ifade özgürlüğü...
Açış konuşmasında ödül vakfının kurucu Başkanı Jakob von Uexkull açıkladı: “37 yılını tamamlayan bu ödül bugüne dek nice hayat kurtardı. Nice hapishane kapılarını açtı. Nice diktatörlüğü devirdi.” (Türkiye’yle ilgisi yok tarihçeyi anlatırken...)

Dayanışmanın gücü
Yelken ya da dümen gücü ödülü paylaşan Mısırlı feminist Mozn Hassan’ın ülkeden çıkış yasağını kaldırmaya yetmemişti. O sadece sesi ve görüntüsüyle katıldı törene.
Rus insan hakları savunucusu Svetlana Gannuşkina, Suriyeli mültecilere kucak açan Türkiye’ye hem 3 gün boyunca, hem de törende teşekkür etmekten geri durmadı.
Suriye’de bugüne dek 60 bin hayatı kurtaran ama bu arada 150 arkadaşlarının öldürülmesine engel olamayan “Beyaz Kasklılar” (The White Helmets) olarak bilinen Suriyeli sivil savunma örgütü başkanı Raed Al Saleh’i dinlerken gözyaşlarımı tutamadım:
“Düşünün ki 8 büyüklüğünde bir deprem, Suriye’de günde bir kez değil, 50 kez yaşanıyor” dedikten sonra “Bir gün savaş bitecek. O gün geldiğinde evler, kentler yeniden kurulur ama birbirimize güveni, insan ilişkilerini nasıl kuracağız” diye soruyordu. (Beyaz Kasklılardan bizim AKUT’çulara sonsuz sevgi ve selam iletmem istendi. Görevi yerine getiriyorum.)

Parlamenterleri nerdeyse dövdük!
Törende, her ödülü bir başka İsveçli parlamenter sunuyordu... İki gün boyunca da tüm ödül temsilcileriyle Kültür Bakanlığı yetkilileri ve İsveçli parlamenterlerle görüşmeler vardı.
Bu buluşmalarda Işıl ve ben Batı dünyasının ikiyüzlülüğünü dile getirmekten geri kalmadık. Türkiye Cumhuriyeti’nin “Muasır Medeniyetler” çabasını, laiklik mücadelesinin göz ardı edilmesini, AB serüveni boyunca karşılaştığı düş kırıklığını, uygulanan çifte standardı konunun güncelliği nedeniyle sık sık anlattık. Törenin sonunda bir parlamenter kulağıma eğilip “İki gündür bizi bir dövmediğiniz kaldı” diyordu!
Evet, gemi gidiyor... Dünyanın tüm savaşları bir gün sona erecek... Bir gün haksız yere hapse tıkılanlar hapisten çıkacak... O gün geldiğinde birbirimizin yüzüne bakabilmek için sadece ve sadece elimizde hak, hukuk ve de vicdan olacak... Ona göre...  

Yazarın Son Yazıları

Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025