Füreya aydınlığı

01 Ekim 2023 Pazar

Haberi duyar duymaz, “İşte tam da Maçka Sanat’a yakışır bir davranış” dedim içimden. Cumhuriyetin 100. yılını her sanat ve kültür kurumu en iyi biçimde kutlama çabasında. Bu özenin, bu coşkunun, bu mükemmeli arayışın bir nedeni de ülkemize egemen olmaya çalışan gericiliğin, karanlığın, yobazlığın, henüz sanat ve kültür alanını ele geçirememiş olması; Cumhuriyet devrim ve ilkelerine sahip çıkmak için verilen mücadele... (Bkz. Antalya Altın Portakal)

Maçka Sanat Galerisi’nin seçimi bence muhteşem: Cumhuriyetin 100. yılını, Cumhuriyet Türkiye’sinin ilk kadın seramik sanatçısı ve çağdaş seramik sanatının öncüsü Füreya Koral ile kutluyorlar. Unutmayalım ki Maçka Sanat Galerisi de kadınlar tarafından kuruldu (1976), her daim kadınlar tarafından yönetildi ve o günden beri çağdaş sanatta öncü rolünü üstlendi. Ülkemin çağdaş ve aydınlık yüzünü oluşturdu. (Teşekkürler kurucu kız kardeşler Rabia Çapa ve Varlık Sadıkoğlu. Teşekkürler yıllar boyu galeriyi yönetmekten öte kültür merkezine dönüştüren Rabia Çapa ve bugün emin adımlarla ilerleyen Didem Çapa)

Füreya’nın sıra dışı yaşamını, ilham veren mücadelesini şurada birkaç satıra sığdırmak olanaksız. (Ayşe Kulin’in kitabında hayatının, Füreya kataloğunda ise sanatının tüm ayrıntılarını bulabilirsiniz)

‘GÖRÜLMEMİŞ ESERLER’ SÜRPRİZİ

Füreya’nın öncülüğünü, her daim çağdaşlığını, cömertliğini sizlerle paylaşmadan önce şunu vurgulamam gerek: Bu serginin bir özelliği de kimi eserlerin ilk kez sergileniyor olması...

Bunlar Rabia Çapa’nın kendi koleksiyonundan ve Füreya’nın mimariye kattığı sayısız duvar panolarının ön çalışmaları, resimleri. Nitekim bilen bilir, sanatçı otel, üniversite, kültür kurumları ve nice yapıda, mimariye entegre ettiği büyük boyutlu duvar panolarıyla çığır açmıştı. 

Füreya için “seramiği mimariye sokmak bir gelenekti”. Bu eserler, geleneksel çini sanatını modern mimariye kazandırarak önemli bir katkı sağladı.

ÖNCÜLÜĞÜN SATIRBAŞLARI

Füreya, Anadolu uygarlıklarından, kültür birikiminden çok etkilendi. Özümsediği köklerle, bilimin yenilikleri ve çağdaş düşünce arasında bir senteze yöneldi. Bunlara seramik tutkusunu, çamurla, kille “oynama” sevgisini, tutkusunu kattı. 

Geçirdiği her evrede, ele aldığı tekniği, içeriği, yöntemi, düşünceyi, formu ve rengi sevdi. Sevmek, bilinçli seçimlerin doğal sonucuydu. Sevmek, belli başlı seçimlerin nedeniydi.

Yaşamı, düşüncesi ve sanatı bir bütündü. İç dünyasıyla dış dünyası bir bütündü. Yerelliği ile evrenselliği bir bütündü. Tarih bilinciyle çağdaşlığı bir bütündü. Ve bu bütünlük onu özgür kıldı. 

Örnek olmakla kalmadı, kendinden sonra gelenlere yolu açtı. Bilgisini, birikimini, deneyimlerini cömertçe sundu. Sayısız öğrenci yetiştirdi.

Farklı sanat dalları arasında köprüler kurdu.

Sanatını “süs” olmaktan çıkarıp çalışmasını cömertçe sokaklara, yapılara, panolara, insanlara sundu. 

Sonuna dek araştırmacı kaldı. Renkleri, malzemeyi, teknikleri, bunların tüm olanaklarını araştırdı. Çizgileri, formları, renkleri değişti ama sürekliliği değişmedi. Mükemmele ulaşmaya çalışırken kendi özgün çizgisini hep sürdürdü. En çok kendisiyle yarıştı.

Görülmemiş Eserleriyle Füreya Koral sergisinde (3 Ekim-11 Kasım) Fahrelnissa Zeid’in Füreya portresini; Candeğer Furtun’un, “Füreya’nın seramik elleri”ni ve Zuhal Demirarslan’ın “Füreya” belgeselini görmeyi unutmayın! 

Çok uzun yıllar boyunca onun çok yakınında olma şansını yakaladım. Ve hep ama hep onun çağdaşlığına, bütünlüğü kollayışına, sürekliliğine ve cömertliğine tanık oldum. Bir de dostluğuna...

Ne mutlu bize ki yaşamımızdan, kültürümüzden, birikimlerimizden Füreya geçti. 

Yıl 1972. İstanbul Park Otel’in balkonunda... (Soldan sağa) Füreya, Fahrelnisa Zeyd, Zeynep Oral, Aliye Berger ve Şirin Devrim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları