Hıfzı Topuz: Coşkusunu hiç yitirmedi

28 Eylül 2023 Perşembe

25 Ocak 1923... Hıfzı Topuz'un doğduğu gündü.  Bu yılın başında günler öncesinden ona bir sürpriz hazırlamış ve yaş günü yaklaşırken onun hakkındaki düşüncelerimi bu sayfalarda paylaşmıştım. Hiç beklemiyordu. Yazıyı görünce çok şaşırmıştı. Nasıl ama nasıl sevinmişti. “Bana kimse böyle bir sürpriz yapmadı” demişti... Telefonda karşılıklı neredeyse ağlaşıyorduk... Sonra yıl boyunca Cumhuriyetimizle yaşıt olan Hıfzı Topuz’la ilgili yazılar, söyleşiler okuduk durduk. 

Şimdi sonbahar. Yaprak dökümleri yaşasak da ulu çınarlar ve bıraktıkları izler yerli yerinde duruyor.

Hep söylerim: Yeryüzünün en şanslı insanlarından biriyim. Onu tanıdığımda (1964) ben 18’inde Paris’te üniversiteli bir genç, o usta bir gazeteciydi. UNESCO’da görevliydi. Tanımaktan öte, onun ve Nezihe teyzenin çatı katının kiracısı oldum. Onun ilk keşfettiğim özelliği sürekli öğrenme tutkusuydu. Bana durmadan Sorbonne Üniversitesi’yle, gazetecilik okuluyla, öğrencilerle ilgili sorular sorardı....

BİRİKİMLERİ ÇOĞALTMAK

Yıllar geçtikçe, hem onun arkadaşı hem de örgütlü çalışmalarda onun yoldaşı oldum. PEN Yazarlar Derneği, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı tanığımdır... 

Onunla ilgili son yazımda tüm kitaplarının adlarını sıralamak bile bu köşeye sığmayacağından, tüm kitaplarının ortak yanlarını vurgulamıştım. Tekrarlıyorum: 

Akıcı bir dil, duru bir Türkçe... 

Çarpıcı birkaç fırça darbesiyle koskoca bir manzara resmi ortaya çıkarmak... 

Birikimleri çoğaltarak, demlendirerek, çağrışımlara açarak, farklı söylemlere ulaşmak... 

Kısa, özlü anekdotlarla kıssadan hisse vermek... 

Tarih bilgisi, geniş kültürle, öykülemeyi buluşturmak... 

Bilgiyi, bilgiçlik taslamadan paylaşmak...

Anlatmaktan sonsuz bir tat almak ve bu tadı okura da geçirmek...

Hıfzı Topuz’un anlattığı insan Neyzen Tevfik ya da Nâzım Hikmet olsun; anlattığı olay Kurtuluş Savaşı ya da Lumumba’nın direnişi olsun; anlattığı dönem Osmanlı’nın son günleri, Paris ya da Afrika mevsimleri olsun, hep tutkulu, heyecanlı anlatımın peşinde!

YAZARAK, ANLATARAK GENÇLEŞTİ

Yazımı şöyle bitirmiştim: “Yaşı kaç olursa olsun, o her daim genç kalıyor ve genç kalacak.”

Hıfzı Topuz yalnız yazarken değil, anlatırken de gençleşirdi. İstanbul’da, Moskova’da, Paris’te ve Havana’da dinledim onu... Sol yumruğu havada coşku dolu anlatımıyla herkesi avucunun içine alırdı. 

Hele bir Küba yolculuğunda, Santa Clara’dan Havana’ya giderken bir otobüs dolusu Nâzım Hikmet sevdalısına Nâzım ile Fidel Castro karşılaşmasını anlatışı vardı ki sanki biz de o anları yaşar gibiydik. Ve inanıyorum ki o büyülü yolculukta, Hıfzı Topuz’u “Hava Kurşun Gibi Ağır” kitabını yazmaya biz (yani Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı üyeleri) ikna ettik. 

Yaşamda ya da yazılarında coşkusunu hiç yitirmemesini bence ondaki insan sevgisine, çalışma tutkusuna, emeğe saygısına bir de şuna bağlayabiliriz: İdeallerinden, sosyalist düşüncelerinden hiç ama hiç vazgeçmedi. Sol yumruğu havada, 100 yaşında da onu Nâzım’ın dizesini haykırırken duyuyorum: “Somos sosyalitas palante palante”. “Biz sosyalistiz, haydi ileri!” 

Onu sonsuzluğa uğurladığımız şu günlerde de yaşadığım süre boyunca da onun o sesi kaybolmayacak. Ailesine, sevenlerine, gazetecilik ve edebiyat dünyasına başsağlığı diliyorum. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları