Ebru Kılıçoğlu

Arafta

24 Nisan 2017 Pazartesi

Derbi... Geçmişte kalan ne kadar kötü olursa olsun, yeniden başlama, bütün hedeflerden şaşılmış olsa da kendini temize çekme şansı! En azından Türkiye sınırları dahilinde değişmeyen kural bu. İşte bu nedenle olacak, Galatasaray, daha önceki maçlarında yaptığı gibi ruhunu teslim etmiş geriye de sadece kabuğu kalmış havasından sıyrılmış. Takımı uzun zamandır ‘ıssız’ bırakan futbol oynama isteği, kazanma arzusu girmiş bünyeye. Tudor’un, birbirini tanıyan, beraber oynamaya alışık isimlerden oluşan bir kadro seçmesi bu havaya rüzgâr oluyor. İki tarafın birbirini tarttığı ilk 10 dakikadan sonra, Galatasaray yavaş yavaş ‘sızıyor’ oyuna... Maçın en önemli en net gol pozisyonlarını imzalıyor. Oyununu ileride kurma arzusu, Sabri’nin olumlu katkısı ve formasını özleyen Sneijder’in istikrarlı çabası bu tabloda büyük etken. Ancak atakları Galatasaray’ın imzalıyor olması yanıltmamalı kimseyi. Her ne kadar Fenerbahçe gol pozisyonu bulmakta zorlansa da, Galatasaray’a oyunu alıp kopartma şansı vermiyor. Savunmayı bir bölge işi değil bir takım oyunu olarak benimsiyor. Gayet de iyi yapıyor, her ne kadar bu anlayıştan forvet hattını besleyecek tutkulu ataklar çıkmasa da...

Souza’nın golüne karşın
Şurası bir gerçek ki bugüne kadar iki tip derbi izledik genelde. Bir tanesi ‘ne pahasına olursa olsun’ tarzı tutkulu, ihtiraslı, bol itiş kakışlı, kavgalı ve genelde gollü. Diğeri yavan, durağan, amaçsız. İki tarafın da iddiasını uzaya yolladığı, kalan maçları ‘bitse de gitsek’ havasında sürdürdüğü. Genelde 0-0 biten ama taraflardan birinin gerilla usulü beklenmedik anda golü yakaladığı. İşte bu maç, tam ikisinin ortasında arafta duruyor. Son dakikalarda gelen Souza’nın golü skordaki eşitliği bozsa da... Son derece sıradan bu maçın tek önemiyse, mevcut yönetimin ve teknik direktörün muhtemel gidişini kesinleştirmiş olması.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sayılarla... 13 Aralık 2024
Üç ve altı 9 Aralık 2024
Denklem 2 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları