Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Aysel Tuğluk Haksız mı?

22 Kasım 2014 Cumartesi

Aysel Tuğluk 29 Ekim 2014’te, T24 İnternet Gazetesi’nde “Kobanê’den sonra çözüm süreci ve AKP’nin tükenişi başlıklı çok önemli bir yazı yazdı.
Esas olarak AKP’ye ve radikal terörist İslamın iç ve dış politikada kullanılmasına yönelik eleştiriler yapıyordu bu yazıda.
Ama gerçekleri ve söylenen sözleri çarpıtmakta artık “ustalık” düzeyine erişmiş olan AKP çevreleri ve yandaş medya, bu yazının tümünü ihmal edip tek bir cümlesini cımbızla çekti...
O cümleyi bağlamından koparıp saptırarak bütün eleştiri oklarını Tuğluk’a yönelttiler:
Ne askerciliği kaldı ne de darbeciliği.
Bugün bu makalenin genel bağlamını ve o cümlenin bu bağlam içindeki yerini irdelemek istiyorum.

***

Tuğluk’un eleştirilen cümlesi, tam bir cümle bile değil, bir cümlenin son yarısı; yazısının bir yerinde şöyle diyor:
“...seküler güçler hızla sorumluluk almalıdır.”
Cümlenin tamamı ve içinde yer aldığı paragraf ise şöyle:
“Ne zaman AKP’ye yönelik eleştiriler çoğaltılsa hemen ‘öyleyse süreç bitecek mi?’ diye soruluyor. Hayır, kesinlikle Barış sürecini bitirmekten söz etmiyorum. Ama açıkça belirtmek gerekiyor ki, AKP kesin bir şekilde partner olmaktan çıkmıştır. Zira, IŞİD kartı ile sürece karşı en büyük komployu kurdu. Bu açıdan süreç konusunda devletin geleceğini düşünenler ve seküler güçler hızla sorumluluk almalıdır.”
Görüldüğü gibi, Tuğluk, “IŞİD kartından” yani AKP’nin radikal dinci teröristleri Kürtlere karşı kullanmasından söz ediyor ve bunun, AKP’yi “Çözüm Süreci”nde “partner” olmaktan çıkardığını söylüyor.
Makalesinin başında ise, AKP’ye yönelttiği temel eleştirileri “Radikal İslam ile oyun kurmak” başlığı altında topladığı 8 maddede özetliyor.
Şimdi bu maddelerin bazılarına bakalım:
“I- Radikal dinci gruplar öteden beri bölge devletlerinin Sol muhalefeti ve seküler gelişmeleri bastırma aracı olarak kullanılan yedek rezervidirler.
II- İktisadi ve siyasal yozlaşma ve yoksunluk durumunda statükonun yan ürünü olarak çoğaltılan bu gruplar, emperyal güçler ve bölge güçleri tarafından ‘oyun kurmak’ için kullanılırlar.
IV- IŞİD yukarıdaki çerçeveye bağlı olarak, yıllara dayanan ilişkiler sonucu Davutoğlu/ Erdoğan çizgisi tarafından Ortadoğu’da ‘oyun kurucu ülke olmak’ stratejisinin bir gereği olarak sahaya sürüldü.
VI- IŞİD’in başarısız olması durumunda bizzat hamileri, yani AKP en aktif haliyle devreye girer.”

***

Görüldüğü gibi Tuğluk “seküler güçler” terimini birinci maddedeki bağlamda kullanıyor:
“Radikal dinci gruplar öteden beri bölge devletlerinin Sol muhalefeti ve seküler gelişmeleri bastırma aracı olarak kullanılan yedek rezervidirler” diyor ve tüm muhalefetle birlikte “seküler güçleri” radikal dincilere karşı demokrasiyi korumak için göreve çağırıyor.
Radikal İslam, emperyalizm, AKP, sol muhalefet ve seküler güçler konusunda söylediklerinde, Tuğluk haksız mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Filler savaşında Türkiye 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları