Demokrasiye bu kaçıncı ihanet

04 Mart 2023 Cumartesi

Türkiye, çok partili hayata geçtiği ve iktidarı bir sağ partiye verdiği anda sağ siyasetin ihaneti ile karşılaşmıştı:

“Çok Partili Rejim” adı altında emekleme dönemini yaşayan “Demokratik Rejim”, ilk olarak bu rejim sayesinde iktidara gelen Demokrat Parti tarafından bütün Demokratik Hak ve Özgürlüklerin sınırlanması ve kısıtlanmasıyla ihanete uğramıştı.

Derken 1961 Anayasası sayesinde “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” hedefine doğru yeniden büyük bir atılım yapan Demokratik Rejim, yine 1965’ten itibaren, DP’nin devamı olduğunu açıklayan Adalet Partisi tarafından, “Bu Anayasa lükstür”, “Bu Anayasa ile ülke yönetilemez” denilerek yıpratılmış ve ülke 12 Mart 1971 askeri darbesine kurban edilmişti.

12 Mart’tan sonra yapılan seçimler sonunda kurulan CHP-MSP koalisyonu da Erbakan’ın, yapılan anlaşmaya aykırı olarak, sağcıların affedilmesinden sonra, sıra solcuların affına geldiğinde Meclis’i terk ederek hem sözünde durmamış hem de Demokratik Rejim Uzlaşmasını zedelemişti.

***

Türkiye bugünlere, solcu, demokrat, Atatürkçü aydınların katledilmesiyle getirildi.

Ayrıca ülkemiz 1950’den beri bu yana 70 yıldır, çok kısa aralıklarla, sağ iktidarlar ve 1971 ile 1982 askeri darbelerinin yönetiminde gelmiştir.

Demokrasinin bu dikenli yolu, nihayet 16 Nisan 2017 yılındaki sözde halkoylaması ile sonlandırılmış, rejim “Şahsım Devleti”ne dönüştürülmüştür.

Özetle ülkemizin bugün karşılaştığı bütün sorunların ve özellikle de güncel rejim krizinin arkasında sağ siyaset ve sağ darbeler vardır.

İYİ Parti’nin “Parlamenter Demokratik Rejim” adına MHP’den kopmuş olması ve yelpazenin boşaltılmış olan Orta Sağ kesimini doldurmaya aday görünmesi, kamuoyunda, “Milliyetçi Sağ”ın Demokratik Rejimi içselleştirdiği umudunu yaratmıştı.

***

Şimdi Meral Akşener’in aslında Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte çekirdeğini oluşturduğu Millet İttifakı’ndan ayrılması şu sonuçları doğurmuş görünüyor:

1) Akşener, bugüne kadar izlediği söylem ve eylem çizgisinin tam tersine bir karar açıklamış, böylece bütün güvenilirliğini yitirmiştir.

2) Milliyetçi Sağ’ın Demokratik Rejimi desteklediği konusundaki umutları yok etmiştir.

3) Kemal Kılıçdaroğlu’nun bütün emeklerini boşa çıkarmış, kendisini ve partisini var eden Kılıçdaroğlu’na da ihanet etmiştir.

4) CHP’nin iki belediye başkanına adaylık çağrısı yaparak İstanbul ve/veya Ankara belediyelerinden birinin yönetimini ve gelirlerini AKP’ye armağan etme niyetini açıklamıştır.

5) CHP’nin parti içi dinamiğine de müdahale etmek, CHP’nin içine bile düzenlemek gibi bir hadsizlik ve aymazlık sergilemiş, siyasal nezaket ve ahlak kurallarını da zedelemiştir.

***

Peki Akşener’in bu hamlesi, önümüzdeki seçimleri nasıl etkiler?

1) Seçim adaylar hakkında değil, Demokratik Rejim için olacaktır.

2) Akşener ne yaparsa yapsın, seçmen, bu iktidarın bu rejimle Türkiye’yi yönetemediğini gözlemlediği için, seçim sonucunu Erdoğan/AKP lehine etkileyemeyecektir.

***

Sonuç olarak, Akşener bu kararıyla, tarih önünde:

1) Hem kendi liderliğini ve siyasal kişiliğini...

2) Hem partisini...

3) Hem Milliyetçi ideolojiyi...

4) Hem de Türkiye’nin Demokratik Rejim umudunu zedelemiştir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları