Yargı, iktidarın sopası olmamalıdır!

Yargı, iktidarın sopası olmamalıdır!

06.06.2021 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili okurlarım, AKP iktidarı “Parlamenter Demokratik Rejim”i kaldıralı ve “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” adı altında “Şahsım Devleti” rejimine geçeli beri, yargı ne yazık ki iyice iktidarın sopası gibi kullanılmaya başlandı.

Tabii işin daha da vahim tarafı, “Parlamenter Demokratik Rejim”in yozlaştırılmasında ve ortadan kaldırılmasında da Yüksek Seçim Kurulu’nun, hem seçimlerde hem de halkoylamalarında, kimi zaman yasaların ve Anayasa’nın mantığına ve ruhuna, kimi zamansa doğrudan doğruya lafzına aykırı olarak verdiği kararların etkili olmasıydı.

Bir başka deyişle yargı, Parlamenter Rejim’in yozlaştırılmasında ve ortadan kaldırılmasında da bir araç olarak kullanıldı.

***

Yargının iktidarın sopası olarak kullanılması, hem toplumda hem siyasette hem de ekonomide, devleti yıkıcı etkiler yapar:

1) Toplumda kimse artık can, mal, hak ve özgürlük güvencelerine sahip değildir:

Daha doğrusu herkesin canı, malı, hak ve özgürlüğü, bir “Şahsa”, o şahsın duygu, düşünce, tutum ve davranışlarına bağlıdır. (Örnek Kavala ve Demirtaş davaları.)

Böylece devlet, gerçek ve tüzelkişiler için varlık gerekçesini, işlevini yitirmiş olur.

2) Siyasette de muhalefet olanağı sınırlanır ve kısıtlanır:

Yargının sopa olarak kullanılması milletvekillerinin, hatta muhalefet liderlerinin eylem ve söylemlerini kısıtlayıcı ve sınırlayıcı bir işlev görmeye başlar.

Devlet, Ortaçağ devletlerine dönüşür ve çağdaş işlevini yitirir.

3) Bütün bu güvensiz ortam ekonomiyi de doğrudan etkiler:

Yasal haklarının ve özgürlüklerinin güvenceleri ortadan kalkan yerli ve yabancı sermaye, yatırım yapmaya korkar.

Gelmiş olan yabancı sermaye kaçar, yeni yabancı sermaye gelmez.

Yerli sermaye bile kaynaklarını ve faaliyetlerini yurtdışına taşır.

***

İktidarın sopası olarak kullanılan yargı mekanizması ve onun başındaki Adalet Bakanlığı, harekete geçmesi gereken bazı konularda ise sessizliği ile dikkat çekmektedir:

Örneğin, yurtdışından yayımladığı videolarla iktidarın kimyasını bozan örgütlü suç lideri Peker, doğrudan İçişleri Bakanı’nı ve eski Başbakan Yardımcısını hedef aldığı için genellikle bu iddialara karşı medyadaki açıklamaları da onlar yapıyor.

Ama bu iddiaların önemli bir bölümü, sadece İçişleri Bakanlığı’nı değil, savcıları yani Adalet Bakanlığı’nı da ilgilendiriyor.

Cinayetlerden maaşa bağlanan politikacılara, adam dövdürmeden silah ve uyuşturucu kaçakçılığına kadar, ortaya atılan iddialar ciddi soruşturma gerektiren olaylara ilişkindir.

Zaten tarikatlarla işbirliği resmiyete dökülmüş olan siyasal iktidarın, bir de bu tür örgütlü suç iddialarıyla karşı karşıya kalması ve bu konularda savcıların, Adalet Bakanlığı’nın sessizliğini koruması çok vahimdir.

Bu nedenle savcıların, Adalet Bakanlığı’nın bir an önce bu iddialar hakkında harekete geçmesi, iktidarın en önemli sorumluluklarından biri gibi görünmektedir.

***

Bu ortam içinde Cumhuriyet’te dün yer alan bir haber dikkati çekiyor:

Habere göre CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, CHP lideri Kılıçdaroğlu ve 17 CHP MYK üyesi hakkında, “21 Soruda FETÖ Kitapçığı”nı gerekçe göstererek dokunulmazlıklarının kaldırılması istemiyle fezleke hazırlayan ve 2020 Yaz Kararnamesi ile İzmir’e atanan, hakkında bir de disiplin soruşturması bulunan bir savcının, Ankara’da göreve başladığını ve “parlamenter suçlarla” görevlendirildiğini belirtiyor.

“AK Parti Genel Başkanı ve yöneticilerinin sözlerinden hazırladığımız kitapçıktan Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu çıkarmak da zaten özel bir görevlendirme ister” diyor.

Erkek sözlerini şöyle bitiriyor:

“Ülkemizde birçok şey sıfırlandı. Paralar, siciller, itibarlar.

Ama önemli olan adalet duygusunun, yargıya güvenin sıfırlanmaması”.

Evet, bütün ömrümü yargıya güven için harcamış olduğumdan, ben de bu sözlere yürekten katılıyorum:

Yargıya güven sıfırlanmamalı ve buna da en çok bizzat yargı dikkat etmelidir!

Yazarın Son Yazıları

Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025
‘Yedi düvel’e karşı nasıl direneceğiz? (1)

Önce yazımın başlığını açıklayayım: “Yedi düvel”, “bütün devletler, herkes, bütün dünya” anlamında kullanılan bir deyimdir.

Devamını Oku
10.10.2025
Nadir elementler, emperyalizm ve ‘ileri demokrasi’

Emperyalizmin araçları, dostları ve düşmanları nelerdir, kimlerdir?

Devamını Oku
09.10.2025
‘İleri demokrasi’: Yine ve yeniden

Cumhuriyet’in dünkü manşeti, CHP’nin Abant toplantısından sonra, Gökhan Günaydın’ın “Merkez parti olma kimliğimiz giderek oturuyor” demesi üzerine “CHP merkez parti oluyor” biçimindeydi.

Devamını Oku
07.10.2025
‘Meşruiyet’in iç ve dış kaynakları (5)

Bugüne kadar “Meşruiyet” kavramının iç kaynakları üzerinde durdum.

Devamını Oku
05.10.2025
Meşruiyet kaynağı olarak Anayasa Mahkemesi ve bağımsız yargı (4)

İsrail’in, Gazze’ye giden Sumud (Direniş) Filosuna karşı giriştiği “Gayri Meşru” müdahale sürerken Trump, bizim Cumhurbaşkanımıza “Meşruiyet” desteği vereceğini belirtti.

Devamını Oku
03.10.2025
Meşruiyet Gazze’de mi seçimde mi (3)

Önce “Meşruiyet” kaynağı olarak Gazze: Trump 25 Eylül’de Erdoğan ile görüştü.

Devamını Oku
02.10.2025
Meşruiyet üzerine (2) Adil ve serbest seçim

Bir iktidarın meşruiyetinin iki kaynağı vardır: Anayasa ve seçim. Meşruiyet Üzerine (1) başlıklı yazımda, Anayasa üzerinde biraz durmuştum.

Devamını Oku
30.09.2025
Meşruiyet üzerine düşünceler (1) Ana Kavramlar

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, 24 Eylül’de New York’ta bir panelde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve “Meşruiyet” ile ilgili olarak tartışmaya yol açan bir ifade kullanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025