Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

29.03.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

“Tiyatro, bir ülkenin en etkili eğitim araçlarından biridir. Ülkenin kalkınmasındaki yükselişi ya da çöküşü gösteren bir barometredir” diyor ünlü İspanyol şair ve yazar Lorca. Yarın öbür gün ülkemizde kent kültürü, tarihi ve kamu üçgeninde özel bir tartışma yürütülürse şüphesiz değerlendirilecek yerlerin başında tiyatro binaları geliyor. Tabii, yeteri kadar tiyatro kalırsa!

***

Bu topraklarda kendi hayatımızın sıradan akışı içinde ülke tarihinin dayattığı çok katmanlı gerçeklikler var. Her sabah uyanır uyanmaz bizi teslim almaya çalışan boğucu atmosfere rağmen gülümsemeye çalışıyoruz. Kolektif ve hatta seçici bir unutkanlık karşısında yazmak, resim yapmak, tiyatro üretiminde bulunmak, süreç içinde dirence, yeri geldiğinde de belgelemeye dönüşüyor. Günbegün yoksulluğun sıradanlaştığı bir ülkede, tarihin akıl almaz hızına boyun eğerek nefes almaya çalışıyoruz. Öte yandan yaşadığımız coğrafyayı olgunlaştırmakla iyileştirmekle yükümlüyüz. Daha adaletli bir dünya, gelişkin bir ülke, duyarlı bir toplum, sağlıklı bir çevre ve hayat adına haykırışlarımızın baskılandığı bir sistemde yol almaya çabalıyoruz. Böyle bir atmosferde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sonrasında, ana muhalefet partisi CHP’nin haklı çağrısıyla başlayan ve son derece barışçıl süren tamamen yasal gösterilerde, önce gözaltına alınıp sonra tutuklanan öğrencilerin serbest kalması dileğiyle kıvranıyoruz.

***

Bütün bunların ortasında 27 Mart Dünya Tiyatro Günü son derece sönük ve kaygılı gelip geçti, müzminleşmiş sorunların üstüne uzun süren işsizlik ve parasızlık eklendi.

Hiç şüphesiz tiyatro insana dair en büyük yatırım. Kültürün bir toplumun inşası olduğu göz önüne alınırsa bize düşünce ve ruh zenginliği biçiminde geri döneceği mutlak! Ancak tiyatronun en büyük sorunu yasasızlık. Elimizde bir tek Devlet Tiyatroları’nın 1949’dan bu yana ödevini yapmayan idareciler tarafından gereği yerine getirilmeyen 5441 sayılı kuruluş hakkındaki kanunu var. Şehir tiyatrolarına, özel tiyatrolara, amatör tiyatrolara yönelik bir yasal düzenleme yok. Tiyatrocular büyük bürokratik engellerle boğuşurken bir yandan da sanatını icra etmeye çalışıyor. Yaşananlar bir kere daha bize geniş kapsamlı bir “Türkiye tiyatro yasası”nın gerekliliğini ve zorunluluğunu acı acı hatırlatıyor.

***

Buna rağmen aydınlık yüzlü siyasetçiler her türlü olumsuzluğa karşın kendi doğrularını ortaya koyarak akademik bir yapılanmayı da hedefleyerek şehir tiyatroları adına çaba gösteriyor. Geçtiğimiz hafta uğradığım Bartın’da CHP’li belediye başkanı sayın Muhammet Rıza Yalçınkaya bir zamanlar yaşadığı yerde beşi açık olmak üzere sekiz sinemanın olduğunu belirtiyor. Şimdi yalnızca biri işler durumda. Halkın sanattan nasıl uzaklaştığını bu veri bile bize sunuyor. Yalçınkaya tiyatro alanında ise gücü yettiğince kurumsallaşması sağlama alınmış bir şehir tiyatrosunu kurma sözü veriyor.

***

Ne olursa olsun 27 Mart Dünya Tiyatro Günü, bize kamu tiyatroları ile özel tiyatrolar arasında birleşik bir hat kurmanın elzem olduğunu hatırlatıp dayanışma sözcüğünün içinin doldurulması gerektiğini göstermeli. Önümüzdeki yıl yerel yönetimlerin tiyatro sanatına daha ciddi destekler verdiği, estetik daralmanın rafa kaldırıldığı bir dönemin başlangıcı olsun. Adaletin olmadığı, şiddetin kol gezdiği bir coğrafyada tiyatronun kitleselleştirilmesinin bir devlet politikası olacağı günlerin özlemini duyuyoruz. Romantik bir şekilde ülke adına, tiyatro için yaygınlaşmayı bekleyen faniler olarak sansür ve otosansür sözcüklerinin boşa çıkarıldığı, işaretlenmiş sanatçılar için ifade verme kapılarının yerine yeni salon kapılarının açıldığı, tiyatro adına sağlam bir yasal zeminle oyuncuların desteklendiği bir dönemin gelmesini bekliyoruz artık. Zor ama imkânsız değil.

***

Tiyatro eleştirmeni Hayati Asılyazıcı, kaleme aldığı 27 Mart Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi’nde, “Uygarlık, kültürün mayalandığı noktada yeşerir, sevginin gücü sanatın kollarında büyür. Tiyatro bu gücün insanlar arasında yayılmasında öncü, taşıyıcı bir alandır” diyor. İşte bunu kavramış siyasetçilere ve hırslarına yenilmemiş tiyatro yöneticilerine ihtiyaç var.

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025