İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

12.04.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Edgar Allen Poe’nun ünlü şiirinin ilk dizesi gibi “Seneler seneler evveldi.” Ataol Behramoğlu, Türkiye Yazarlar Sendikası’nda genel başkan olduğu dönemde Ankara’ya sık geliyor, gençliğin gözüpekliğiyle TİP’li olmanın onurunu, devrimle ve şiirle uzun yıllar daimi kıldığı dostu Abdullah Nefes’le buluşuyordu. Zaman zaman annemle katılıyorduk aralarına. Şen kahkahalarımıza rağmen doksanların soğuk ikliminin ağırlığı üstümüze çöküyordu. Ancak o günlerden bana cıvıl cıvıl bir yaz akşamı kaldı. Bu defa Ahmet Telli ile birlikte Azer Yaran da aramıza katılmıştı. Masanın bir ucunda Ataol abi, diğer ucunda Azer abi, Rusça’dan şiir atışmaları arasında keyifliyiz. Azer Yaran, Resul Gamzatov’dan bir şiir okuyor. Önce Rusçasını ezberinden söylüyor, ardından hemencecik orada Türkçe’ye çeviriyor. Yıllar sonra Mazlum Beyhan’ın (canım Mazlum abimin) çevirisini okudum, o gün dillendirilen şiirin: “Kadın... sana aşık bin kişi varsa onlardan biri benim/ yüz kişiyse aşıkların onlardan biri benim/ on kişi aşıksa sana biri mutlaka benim / Kadın... tek bir aşığın varsa unutma,/ o zaten benim sana aşık hiç kimse yoksa ey güzel git ve dağlarda mezarımı ara!”

Ataol Behramoğlu’nun geçtiğimiz günlerde yayımlanan “Rus Edebiyatı Tarihi”nin bin yıllık döneminin değerlendirmesini yaptığı kitabının sayfalarını çevirirken ilk önce aklıma bu anının gelmesi tesadüf değil. Çünkü onlar Rus edebiyatının hepimizi saran güçlü etkisini gerçek anlamda bize kazandırmak için o geniş topraklardaki yaşamın mücadeleci ruhunu önce kanlarında, canlarında hissettiler. Ülkemizde Hasan Ali Ediz, Nihal Yalaza Taluy’la başlayan, Ataol Behramoğlu, Mazlum Beyhan, Azer Yaran, Mehmet Özgül ve Sabri Gürses gibi çevirmenlerle süren bu büyük birikim sığınağımız oldu. Rusların insana ve hayata bakışında kurduğumuz ortaklıkla Raskolnikov’un suç ve vicdan tartımı arasında kurduğu ilişkiyle büyüdük, Anna Karenina ile şehvet denizinde yıkandık, Prens Mişkin’in zayıflıklarının esiri olduk, Nataşa’nın çocuksu gülüşüyle bütünleşen trajik hatasına kapıldık.

Bugün adeta bir roman bütünlüğünde okunabilecek “Rus Edebiyatı Tarihi”, yalnızca üniversitede ders veren akademisyen ya da dilimize Rusça’dan yetkin yapıtlar kazandıran bir çevirmen bakışıyla değil, Ataol Behramoğlu’nun bir şair ve düşünce insanı olarak kendi saptamalarını öne alarak değerlendirmeler yaptığı büyük bir kaynak. “Rus Edebiyatı Tarihi” ansiklopedik bir bakışın yansıması olsaydı bile bizler için çok önemli bir çalışma olacaktı kuşkusuz. Ancak geniş bir birikim ve tecrübe ile yazılan her satırın ardında hem Rusya’nın dünden bugüne yazınsal değerlendirmesi, dilin kazanımlarının edebiyata yansıması ve önde gelen yazarların eserlerine dair yorumlar özgün bir yapıtın varlığını ortaya koyuyor. Altı büyük bölümden oluşan değerlendirmeler sözlü edebiyattan eski Rus edebiyatına, 17. yüzyılda Smuta adı verilen karışıklık dönemine, Reformlar Yüzyılından, “içdenizler sonrasında okyanuslara açılan” 19. yüzyıla ve son olarak da Perestroyka dönemine dair saptamalarla bütünleşen bir çalışma. Behramoğlu yeri geldiğinde eleştirel düşünmenin bizi hangi sapaklara götüreceğini de gösteriyor. Yıllar önce Mina Urgan’ın “İngiliz Dili ve Edebiyatı Tarihi” yayımlandığında, The Guardian’da “Yalnızca Türklerin değil, İngilizler dahil pek çok ulusun yararlanması gereken önemli bir çalışmadır”, diye yazılmıştı. Ataol Behramoğlu’nun “Rus Edebiyatı Tarihi” de dünyada pek ülkeden okurun ilgisini fazlasıyla çekeceğine inandığım anıtsal bir eser. 

***

Ataol Behramoğlu geçtiğimiz aralık ayında hastalanmış, uzun süren yoğun bakım sürecinin ardından deyim yerindeyse toprak altından yeniden yeryüzüne çıkmıştı. Onun sürecini gün be gün takip eden biz sevenleri ise önümüzdeki günlerde Ataol Behramoğlu ile düşünsel kimliğini öne alarak yaşamına dair dönemeçleri de içeren söyleşi kitabıyla karşımıza çıkacak doktor Okan Toygar’ı, değerli eşi Hülya ve biricik kızı Barış’ı bunaltmamaya çalıştı. Hepimizin tek arzusu onun yeniden sağlıkla aramıza katılıp yeni çıkacak yapıtlarını dünya gözüyle görmesiydi. 

***

Yarın ise doğum günü. Biz Ataol Behramoğlu’na çok şey borçluyuz. Şiir kavrayışımız onun sayesinde kanatlandı. Sayısız şiirini ezbere bilen kuşaklar mücadelesini ve aşkını onunla güçlendirdi. Aklımız onun çevirileriyle düşünselliğin kapısını araladı. Her birimiz “Dönüşüm” ve “Militan”la dergiciliğin de bir mücadele biçimi olduğunu öğrendi. En korkunç zamanlarda bile umut sahibi olmanın erdemini tattı. Yargılandığı sayısız dava inadının değerini hatırlattı. Tam bir aydın olarak düşünselliğini aydınlanmacılıkla, hümanizm ve ulusal değerler ile korudu. 

***

Sağlıkla yaşa! 

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025