Ata: Mebus maaşı, öğretmen maaşından yüksek olmasın

06 Ekim 2016 Perşembe

Atatürk, iki bakan arasında, milletvekili maaşlarının nasıl saptanması gerektiği konusunda konuşmaya kulak misafiri olur ve söze karışır: “Ne kadar saptarsınız bilemem ama milletvekili maaşı öğretmen maaşından yüksek olmasın” der.
Bir haftadır Proje Okulu rezaletini yazıyoruz. Aşağıda devam edeceğiz şüphesiz ama araya çok önemli bir iki notu sıkıştıralım. Yukarıdaki anektodu Bozkurt Güvenç aktardı!
Geçen cumartesi günü Bahçeşehir Üniversitesi’nde İki Bilge konferansımız vardı. Bozkurt Güvenç ve Doğan Kuban, Cami- Kışla- Okul üzerine görüşlerini açıkladılar ve tartıştılar. Cami ve Kışla konusuna sonra gireceğim. Konu okul olduğu için bu konuda söyledikleri önemli.

Kadın öğretmenler en büyük devrim
Kuban’dan: “İmzasını atmak okuma yazma anlamına gelen bir ülkeydik. Cumhuriyetin başında okuma yazma bilenler yüzde 10’du ve nüfusun yüzde 90’ı köylerde yaşıyordu. Cumhuriyet’in ilk dönemindeki eğitim çabası sürekliydi ve olağanüstü iradenin kanıtıydı. O çaba, bugünkü Türkiye’nin temelini oluşturur. Öğretimin örgütlenmesi, Tanzimat’tan beri yüzlerce yıllık cehalete karşı açılmış bir savaştı.”
Kuban çok önemli bir konuya genç kadın öğretmenlerin Türkiye’yi Ortadoğu’dan ayrıştırdığını söyledi: “Anadolu’da ilkokul ve ortaokulda gencecik kadın öğretmenler vardı. Görevlerini büyük bir özveri ve bilinçle yaparlardı. Okul Cumhuriyetin ilk damgasıydı. Bugün o fedakâr öğretimin yetiştirdiği gençler ve onların konuştuğu ve yazdığı dil sayesinde, İslam dünyasının başında bir yerimiz var. O öğretmenler Türkiye’deki ve İslamdaki kadın kavramını yıkan devrimin öncüleridir..”
Necati Bey, Hasan Âli Yücel gibi gerçek aydınların elinde Maarif (ulusal eğitim) bir kazan gibi kaynadı. Türkiye’yi yaratan ve büyüten o kaynayan kazandır.”

Kadının yurttaş olması
Bozkurt Güvenç, Atatürk’ün eğitim reformu için çağırdığı ünlü eğitim bilimci John Dewey’in önerisini anımsattı: “Her işyerinde bir okul, her okulda da bir işyeri açın!”
Ama Türkiye’de ikisi de eksikti! Bu öneri daha sonra bize özgü Köy Enstitüleri fikrini doğurdu. İş ve okul orada birleşmişti.
John Dewey çok önemli bir öneride daha bulunmuştu: Sizin Maarif Encümeniniz var (şimdiki Talim Terbiye). Bu Encümen Bakan’ın altında değil, üstünde olsun. Encümen, ulusal eğitim politikasını belirler. Bakanın altında olursa, Bakan sürekli karışır ve ortada ulusal eğitim diye bir şey kalmaz
Güvenç demedi ama ben diyorum ki, bakanlar olmasaydı ve karışmasalardı ve ulusal eğitim özerk bir yapıya sahip olsaydı, bugün Türkiye dünyanın eğitim konusunda yıldızı olabilirdi!
Şimdi yerlerde sürünüyor!
Güvenç, Ata’nın en büyük devrimi, kadını yurttaş yapmasıdır, dedi.
Bence de. Ata bugün kadınların gönüllerinde taht kuran tek kişidir, hepsi bunu bilir, bilmese yüreklerinde hisseder.

Kadınları da sayacak mıyız?
Cumhuriyet’in ilk nüfus sayımı yapılacaktır. Kadının Adı Yok’tur o zamana kadar. Bu geleneksel bir bakıştır. Meclis’teki tartışmalarda CHP’li bir mebus Meclis başkanına sorar: Kadınları da sayacak mıyız?..
O kadar yani! Osmanlı’da kadın sayılmamıştır.
Bozkurt Hoca: “Ülkede hiçbir özerk kurum kalmamıştır, aile bile özerkliğini yitirmiştir ve siyasi müdahaleye uğramıştır. Düşüncenin bile özerkliği yok. Ben aklımdan geçenleri söyleyemem, yoksa bir daha buraya gelemeyebilirim.. OHAL var.”

Proje Okulları
İşte ağır aksak ve sorunlu da olsa bugün Türkiye’yi İslam dünyasındaki rezillikten epey ayrıştıran eğitim savaşı oldu.
Bu Cumhuriyetin yarattığı başarılı okullara şimdi iktidar, kendi neslini yetiştirmek adına “Proje Okulu” uydurukluğu ile el koyuyor.
Velilerden tepki var şüphesiz, ama çok da güçlü değil. Konu mahkemelik oldu, CHP’de cılız sesler var, fakat süreç sürüyor ve iktidarın projesi ilerliyor.
Hey CHP, hey millet, ne olacak şimdi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları