Ülkede hiç bu kadar büyük yoksul kitleler ve giderek daha az sayıda büyük zenginler yaratılmamıştı. Aşağıda İnan Mutlu’nun grafiği bu eğilimi 2023’e kadar getirmiş: “Son yıllarda en zengin yüzde 10’luk kesimin toplam servet içindeki payı çok ciddi oranda arttı. 2013’te yüzde 62.73 olan oran yüzde 68.43’e yükseldi. Devlet eliyle yoksuldan alıp zengine aktarma politikasının kaçınılmaz sonucu...”
2024 ve 2025’te iktidarın bu politikayı ara vermeden sürdürerek, özellikle asgari ücrete, emekli maaşlarına yaptığı dünyanın en düşük zamlarıyla ve geniş işsizliğin durdurulamaması nedeniyle, yüzde 10’luk zengin kesimin servet payının kesintisiz en azından sürdüğü, dahası arttığı kestirilebilir. Enflasyon ve pahalılığın maliyetini büyük kitleler yüklenmiş durumda.

Bu bilgiyi destekleyen şu ikinci grafiğe bakın.
Aziz Çelik’in paylaştığı grafik de Türkiye’nin emeklilere milli gelirden ayırdığı payın düşüklüğünü gösteriyor. https://birgun.net/makale/ emekliye-kotu-haberler-657055’deki yazıda, dünyada emekliler için hükümet harcamalarının GSYH’ye oranı ortalama 7.9 iken Türkiye’de bu oran 4.3; Türkiye, emeklilik harcamalarına en az kaynak ayıran ülkeler arasında görülüyor. Bu oran Doğu Avrupa ülkelerinde yüzde 9.3, Batı Avrupa ülkelerinde yüzde 11.3. Ankara’nın ülkenin çalışan ve emekli kitlelerini sevmediği açık ve seçik.

Çelik ayrıca, gerek orta vadeli program (OVP) ve bütçe hedeflerine bakılacak olursa önümüzdeki yıllarda emeklilere daha az kaynak ayrılacak, diyor.
***
Trafik cezaları 4’e katlandı: İktidar ayrıca verdikleri yüksek vergiler yetmiyormuş gibi araba sahiplerini de yolma politikasını yüksek cezalarla katlıyor. Şenol Bapuşçu diyor ki “Ocak-Ağustos 2025’te kesilen cezalar 1.1 trilyon TL oldu. Bütçede yılın tamamı için öngörülen hedef: 245 milyar TL idi. 8 ayda gerçekleşen ise hedeflenen cezanın 4 katı oldu. Bu gidişle yıl sonu projeksiyonu: 1.5 trilyon TL olacak, yani hedefin 6 katı.” Trafik cezaları, bütçenin yeni gelir kalemi oldu.
***
TÜRK-İŞ’in bu grafiğini Hakan Kara paylaşmış. Enflasyonun esas olarak düşük ve sabit gelirli halkı vurduğunu çok güzel gösteriyor. Grafik asgari ücretin açlık sınırına oranını gösteriyor. Kırmızı çizgi açlık sınırı. Enflasyon asgari ücreti eriyip bitiriyor. Bu bilinçli bir iktidarın yoksullaştırma politikasıdır. Son memurlara verilen 2017 zam oranını yüzde 14 tutmuştu. Geniş kitleler sürekli olarak açlık sınırının altında bir ücretle yaşamaya mahkûm ediliyor. Üstelik yıllar boyu.

EN AZ SOSYAL HARCAMA
Türkiye, OECD üyesi ülkeler arasında milli gelirine oranla en az sosyal harcama yapan sondan ikinci ülke. OECD ortalaması yüzde 21 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 10. Peki sosyal harcamalar hangi kalemleri içeriyor? Emekli maaşları, kamu sağlık harcamaları, çocuk yardımları, kreş desteği, işsizlik maaşları, düşük gelirli veya muhtaçlara yapılan sosyal yardımlar vs. Liberal iktisatçılar da hâlâ bu devlete faiz ödemelerini garantiye almak için sosyal harcamalarını kıs diyerek akıl veriyorlar. (İnan Mutlu notu)
***
SGK AÇIKLARI VE BÜTÇE YALANI
Yine bir İnan Mutlu aydınlatması: “SGK açıklarının bütçeyi zorladığı argümanı, günümüzün en güncel siyasi yalanı. Evet, merkezi bütçeden SGK’ye iktidarın tercihlerinden dolayı ciddi ödemeler yapılıyor. Mesela emekli ikramiyeleri için bu sene 115 milyar lira ödendi. Aynı dönem işverenlere sigorta teşvik indirimi kapsamında 180 milyar lira ödendi. Bu kalemler toplanıyor ve rakam büyük gösterilerek SGK’ye çok fazla kaynak aktarıldığı algısı yayılıyor. Halbuki ilk 8 ayda merkezi bütçeden SGK’ye açık finansmanı için yüzde 1 bile harcama yapılmadı. Açık finansmanı amacıyla aktarılan tutar 75 milyar lira. Oran belli yüzde 0.86. Oysa faize ödenen rakam yüzde 16.26. SGK açıkları; üç kuruş ödedikleri emekli maaşını daha da pul etmek, özel emeklilik sistemini Türkiye’de yerleştirmek için söylenmiş kuyruklu bir yalandır.”
***
Türkiye’nin ve emekçilerin hali pür melalini anlatan bu verileri, uzmanlar sosyal medyada paylaşıyorlar. Sosyal medyanın dipsiz kuyusunda kaybolup gitmelerine gönlüm razı değil, o nedenle derli toplu burada bir araya getiriyorum, küçük yorumlarla. Arada sırada sürdürmeye devam edeceğim.