Eski Türklerde din (2)
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Eski Türklerde din (2)

17.08.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Bu gözlemler yedinci yüzyıla aittir. Bundan sonra Çin’de büyük siyasal karışıklıkların ortaya çıkması sonucunda, Çin tarihçileri Doğu Türkistan’da olup bitene ilgi göstermemiş olsa gerek ki, sekizinci ve dokuzuncu yüzyıllara ait Çin kaynaklarında Doğu Türkistan Türkleri hakkında kayıtlar azalıyor. Bu eksikliği, Arap yazarları tarafından yazılmış eserlerle doldurmak mümkün oluyor. Dokuzuncu yüzyıl İslam yazarlarından İbn Hurdazbih (Hordadbeh/ Khordadhbeh, 830-913) Kitabül-Mesalik vel-Memalik (Yollar ve Ülkeler Kitabı) adlı eserinde Doğu Türkistan’da kurulan Dokuz Oğuz devleti konusunda bize şu bilgileri veriyor: Halkı Türk ırkına mensuptur. Bir bölümü Manes (Manikeizm) mezhebine, bir bölümü de Zerdüşt dinine bağlıdır. (...) Bu Dokuz Oğuz ülkesi, Türklerin yerleşmiş olduğu toprakların en büyüğü, en geniş olanıdır.”

Onuncu yüzyılın sonlarında (981) Dokuz Oğuz hanlarından Arslan Han’a elçi sıfatıyla gitmiş olan Çinli Uang Yen-te de Türk devletinde Budistlerin serbest yaşadığından, Dokuz Oğuz ülkesinde 500 kadar Buda mabedi bulunduğundan söz ediyor ve aynı zamanda Buda dininin Türklerin sanayi ve ekonomi alanındaki etkinliklerine engel olmamış olduğunu ifade ediyor.

Bu noktada önemli bir soru akla geliyor: Yabancı dinlerin Türkler arasında yayılmasından sonra o alanda Şamanizm büsbütün kayboluyor muydu? Yoksa milli din yeni dinlerle birlikte yaşıyor muydu? Bu soruya kesin bir yanıt verebilecek durumda değiliz, fakat bazı ipuçlarından yabancı dinlerin yayılmasından sonra da halk içinde Şamanizmin yaşamış olduğu yargısına varabiliriz. Örneğin, Doğu Türkistan’da İslamiyetin yayılmasından 100 yıl kadar bir süre geçtikten sonra, 1069’da yazılmış olan Kutadgu Bilik’te bile kamların halkın yaşamında rolü olduğunu gösteren kayıtlar vardır.

Ancak kamların rolü, yalnızca başvuranlara dini tören ve hekimlik yapmaktan ibaretti. Türk hanlarının dinlere karşı çok hoşgörülü oldukları gibi, kamların da devlet işlerine karışmaktan çekindikleri anlaşılıyor.

Din alanında hoşgörü, Doğu Türkistan Türklerine özgü sanılmasın. Doğu Avrupa’da kurulmuş olan Hazar devletinde bir zaman hanlar ile beylerin bir kısmı Yahudi dinini kabul etmişlerdi. Buna rağmen halk, dinini seçmekte özgür bırakılmıştı. Halkın bir kısmı Müslüman, bir kısmı Hıristiyan, bir kısmı da kuşkusuz eski Türk dinindendi. Hazar hanları farklı dinleri temsil eden ulemayı çağırıp onların dini konular üzerinde tartışmalarını dinlerlerdi.

Kökenleri bakımından Moğol oldukları halde Türk hanı sıfatıyla hareket eden ve devletlerini Türk yasalarına göre yöneten Moğol hanlarının, dinlere karşı gayet hoşgörülü davrandıkları ve hiçbir dinin mensubunu takip etmedikleri bilinmektedir. Cengiz Han’ın (11621227, hüküm süresi 1206-1227) vezirleri arasında Müslüman Mahmut Yalvaç bulunduğu gibi, Çin’in dini geleneklerine çok sadık Yelü Çutsay da vardı. Cengiz Han türlü din adamlarına karşı saygı gösterdiği halde, devlet işlerine karışan kamlara karşı da amansızdı.

Mengü Han ve Sartak Han’ın bütün Hıristiyanlara ve Yahudilere karşı hoşgörülü, din adamlarına karşı da saygılı davranışını, Moğol devletine seyahat etmiş olan Katolik rahip Rubruk (Rubrouck) bile gizlemiyor. Cengiz’in torunu Çin imparatoru Kubilay Han’ın (1215-1294, hüküm süresi 1260-1294) Müslüman, Budist ve Hıristiyan Nesturi din adamlarının hepsine karşı aynı derecede saygı gösterdiği ünlüdür. Kubilay Han da çeşitli dinlere bağlı ulemayı çağırıp onların dini konular üzerinde tartışmalarını dinlemeyi severdi.

Bütün bu gözlemler, İslamiyetten önce Türk devletlerinde tam anlamıyla vicdan ve din özgürlüğünün var olmuş, Türklerin millli dini olan Şamanizmden başka birçok diğer dinin de aralarında serbestçe yayılmış ve din ile devlet arasındaki ilişkinin karşılıklı saygı mahiyetini almış olduğunu; hanların kendilerini, bazen Tanrı’nın özel himayesine erişmiş saydıkları halde, dini reis olarak görmediklerini ve hiçbir zaman dini reis sıfatını taşımadıklarını kanıtlamaya yeterli olsa gerektir.

Bütün bu bilgilerden çıkan gerçek şudur: İslamiyetin yayılmasından önce, eski Türk devletleri kesinlikle teokratik değildi.]

***

Üstad Sadri Maksudi Arsal’ın yayımlanan iki yazısından sonra Araplaşmak için İslamcıların kuyruğıuna takılanlara (iktidar dahil olma üzere) “Yaradan ıslah etsin!”den başka ne söylenebilir?

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025