Eski Türklerde din
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Eski Türklerde din

15.08.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Değerli okur, 22 Temmuz 2025 günkü yazımda Sadri Maksudi Arsal’ı Cumhuriyet devrimcisi entelektüel yazar kimliğiyle tanıtmıştım. Bugün ve 17 Ağustos 2025 günü onun Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabında yer alan “Eski Türklerde Devlet ve Din” 1 başlıklı yazıdan yaptığım alıntıyı okuyacaksınız.

***

[İslamiyet öncesi tarihimizi incelediğimiz zaman, bir özellik dikkatimizi çekmeden edemiyor. Bu da eski Türk devletlerinde, eski Türklerin siyasal yaşamında din adamlarının hemen hemen hiçbir rol oynamamış olmalarıdır.

Bilindiği gibi, eski Türklerin dini, Avrupa literatüründe Şamanizm adıyla bilinen dindir. Bu dinin ruhanilerine eski Türk dilinde kam denildiği için, biz bu dine Türkçe “kamlar dini” diyebiliriz. Uzakdoğu’nun bazı gayrimüslim Türk boyları arasında yaşamakta olan bu dinin hem akidelerini hem ahlaki esaslarını inceleme işi, bugün oldukça ilerlemiştir.

Şamanizmi, totemizm ve fetişizm gibi ilkel dinlerden biri sanmak çok yanlıştır. Türk dini, çok yüksek dinlerden biridir. Dinlerin değer ve derecesini saptamak için en emin ölçüt, ilahlığın mahiyetine ilişkin fikirdir. Eski Türklerde ilahlık kavramı çok yüksekti. Bu din, evrenin tamamının yaratıcısı olan, bütün güçlerin üstünde bir yüksek Tanrı tanıyordu.

Bu Tanrı, aynı zamanda hayır ilahıydı.

Kültigin’in ve Bilgehan’ın mezarları üzerine dikilmiş anıtların yazıtları, şu cümlelerle başlıyor:

Yukarıda mavi gök, aşağıda yağız yer yaratıldıktan sonra bu ikisi arasında kişioğlu yaratılmıştır. Ve kişioğlu üzerinde benim dedelerim Bumin ve İstemi Han oturmuşlardır (egemen olmuşlardır).

Bu cümlelerde gök ve yerin yaratılmış olduğu açıkça gösterilmiştir. Bizans tarihçilerinden biri, Türklerin yerin ve göğün yaratıcısı olarak bir Tanrı tanıdıklarını doğruluyor.

Eski Türk dininde, evrenin yaratıcısı olan Tanrı’dan başka, bir de, “Yersu ruhu” var ise de bu “ruh”, ilah değildir; kendisi de Tanrı tarafından yaratılmış, Tanrı’ya başkaldırmış olması yüzünden de yerin altına sürülmüş bir yaratıktır. Bununla birlikte, zararlarından kendilerini korumak için Türkler, bu Yersu ruhuna karşı da bir tür saygı göstermek zorundadır.

Çok yüksek esaslar içeren bu din, maalesef yabancı dinlerin (Budizm, Mazdeizm ve Hıristiyanlığın, sonra da İslamiyetin) Türkler arasında yayılması ve uygar Türk kitleleri tarafından ihmal edilmiş olması yüzünden gelişememiştir. Bilgin kelamcılar tarafından akideleri ve ahlaki esasları konusunda açıklama ve yorum (“tefsir”) yapılmamıştır. İslamiyet öncesi Türk devletinde halkın dininin bu din olduğuna kuşku yoktur.

Orhun Yazıtları, Çinlilerin Türkleri yok etmek için Türk devtletine hücum ettikleri zaman Türklerin kurtulmasının nedeni olarak Tanrı ile Yersu ruhunu gösteriyor, Tanrı ve Yersu Türklerin mahvolmasını istemediler, millet olarak yaşamasını istediler, diyor. Orhun Yazıtları genellikle Türklerin kazandıkları bütün zaferleri, gök ilahı olan tanrının himayesine ve Türkler lehine müdahalesine dayandırıyor.

Türk ülkelerinde din adamlarının konum ve rolüne gelince, yukarıda belirttiğim gibi, onların devlet işlerine hiçbir etkisi olmadığını hayretle gözlemliyoruz. Oysa kadim devirlerde ve ortaçağda orta uygarlık düzeyinde bulunan bütün diğer milletlerde devlet işlerinde ruhanilerin büyük etkisini görüyoruz. Hemen hemen bütün tarihi devletler, yarı teokrasi mahiyetindedir. Eski milletlerden kalma birçok tarihi belgede din adamlarının nüfuz ve hükmünü belirten cümlelere rastladığımız halde, Orhun Yazıtları’nda din adamlarının devlet işlerindeki rolünü gösteren bir tek cümle bulamıyoruz.

Türklerin tarihinden, toplumsal yaşamından, savaşlarından, ahlaki ve hukuki anlayışlarından söz eden, içeriği bakımından çok zengin olan bu yazıtlarda din adamlarından hiç söz edilmemesi dikkat çekicidir. Yazıtlarda kam sözcüğü bir tek kere bile geçmemektedir. Bu, devlet yaşamında kamların rolü olmadığını gösteriyor. Ne savaşa başlamak için din adamlarının oyuna başvuruluyor ne de devlet yönetiminde herhangi bir önemli girişimin onlar tarafından kutsanması isteniyor.

Orhun Yazıtları yazıldığı zaman (732- 734) da halk içinde, millet yaşamında kamların önemli rolü olduğuna kuşku yoktur. Fakat devlet adamları onların devlet işlerine karışmasına gerek görmüyorlardı. Türk hanlarının ve genelde Türk devlet adamlarının zihniyeti tamamıyla, o devir için tabir caiz olsaydı laikti derdik.

Milattan sonra yedinci yüzyılda Doğu Türkistan (Çin Türkistanı) birçok küçük hanlığa bölünmüştü. Bütün bu hanlıklar, merkezi Batı Türkistan’da bulunan İstemi Han sülalesine mensup büyük hanlara tabiydi. Bütün bu küçük hanlıklarda tam anlamıyla bir din özgürlüğü hüküm sürüyordu. Türlü hanlıklardaki halklar türlü yabancı dinleri kabul etmişlerdi. Kuça Hanlığı halkı arasında Buda dini yayılmıştı; Kaşgar halkı Zerdüşt dinindendi; Hotan halkı arasında hem Buda hem Zerdüşt dinini kabul etmiş olanlar vardı. Türk hanları, bütün bu dinlerin yayılmasına engel olmak şöyle dursun, aksine bütün din adamlarına karşı saygı gösteriyorlardı. Örneğin, yedinci yüzyıl başlarında (629) Batı Türkistan’a seyahat eden bir Budist rahip, İstemi Han sülalesine mensup hanlardan Tong Yabgu Han’ın (hüküm süresi 618-630) kendisine iltifat ediş tarzından ve yüce bir hükümdara yaraşır himayeci davranışından saygıyla söz ediyor.]

---

1 Agy. s.39.

İlgili Konular: #yazıt

Yazarın Son Yazıları

Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025