Hakaretin kerameti
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Hakaretin kerameti

07.02.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Adamın biri, bir adama “Yağmur yağacak!” demiş. O adam da öfkelenerek, “Vay sen bana ördek dedin!” diyerek o adamın üzerine yürümüş! Bu kıssadan çıkan hisse “hakaret” kavramının yorumu bireysel değil, genel ve anonimdir. Peki “hakaret”in sözlük karşılığı nedir?

Hakaret (Arapça): Bir kimseye, bir şeye karşı kullanılan küçültücü söz ya da aşağılayıcı, küçük düşürücü, onura dokunma, onur kırma.

Valla bu tanıma göre kan gövdeyi götürür. Nereden baksan öznel (sübjektif) bir tanım. Artık kimseye “Galiba yağmur yağacak” diyemezsin. Bir de yasaya göre “hakaret” neymiş ona bakalım.

Hakaret suçunun cezası Türk Ceza Kanunu madde 125/1’de, “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.”

Hakaret kimi zaman söyleyene, kimi zaman söylenene (muhataba) göre değişiyor. Örneğin bir mahalle kavgasında kadınlardan biri “Seni gidi çürük, seni gidi sürtük” diye hitap etse ve muhatabı kadın onu mahkemeye verse, sanırım, davayı kazanır. Amma velakin!

Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanırım Gezi olayları sırasında, “Düşünün Dolmabahçe Valide Sultan Camisi’nin içinde bu eşkıyalar, bu teröristler bira şişeleriyle, bira kutularıyla adeta caminin içini pislemişti. Bunlar böyle. Bunlar çürük, bunlar sürtük” diye konuşmuştu. Ama kimse kendisini mahkemeye vermemişti. Verse de sanırım, açtığı dava kabul edilmezdi.

Cumhurbaşkanı, 23 Kasım’da partisinin grup toplantısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na özel bir yer ayırıp “saydırdıkça saydırmıştı”. Erdoğan, Kılıçdaroğlu için “gafil, namert, sefil, kifayetsiz” gibi ifadeler kullanmıştı.

Gafil: Aymaz; çevresinde olup bitenlerin, olayların ayrımına varmayan, gerçekleri görmeyen, sezmeyen (kimse). “Bu ülke aymazların eline kalmamalı.

Namert: Mert olmayan, alçaklık eden, alçak, korkak, erdemsiz.

Sefil: Aynı zamanda namussuzlara, şerefsizlere, rezillere, aşağılıklara da bir “kınama” sıfatı olarak kullanılabilir dahası tarihte birçok kez kullanılmıştır.

Kifayetsiz: Yetersiz.

Sanırım Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanının kendisine layık gördüğü sıfatlar için yargıya başvurmadı. Yargıya gitseydi de bu sıfatlar eleştiri bağlamına alınırdı. Tersi olsaydı Kılıçdaroğlu hapse girmese bile külliyetli miktarda para cezası öderdi.

Vikipedi’den aldığım örnek içtihatlara göre siyasetçiler; kendilerine karşı yapılan eleştirilere, özel kişilere kıyasla daha fazla hoşgörü göstermek zorundadır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi)

Basın özgürlüğü haber, fikir ve düşünceleri, çoğaltıcı araçlarla serbestçe açıklayabilme özgürlüğünü ifade etmektedir.

Basın özgürlüğü sınırsız olmayıp hukuk düzenince çizilen sınırlara tabidir. Basın tarafından yapılan yayınlarda anayasanın temel hak ve özgürlükler bölümü ile kanunlarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunmamak, kişilik haklarına saygı göstermek, bunlara saldırı niteliği taşıyabilecek tutum ve davranışlardan kaçınmak yasal ve hukuki bir zorunluluktur.

Basının yaptığı yayın, bir kimsenin kişilik hakkını ihlal edici nitelikte ise bu durumda basın özgürlüğüne sığınılamaz ve bu tür bir kişilik hakkı ihlali, sorumluluk doğar. Çoğu zaman basın özgürlüğü ile kişilik hakkı ihlali çatışma halindedir. Bu durumda kişilik hakkı mı, yoksa basın özgürlüğü mü daha üstün tutulması gerektiği, haberin mahiyetine ve haber yapılan kişiye göre farklılık arz etmektedir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2018/3022 esas, 2018/5252 karar sayılı ve 03.07.2018 tarihli ilamında; siyasetçinin siyasi kişiliğinin bulunması ve eleştirilerin toplumu ilgilendiren konulara ilişkin olduğundan kamusal ilginin bulunması sebebiyle siyasetçilerin kendilerine getirilen eleştirilere, özel kişilere nazaran daha geniş bir hoşgörü göstermek zorunda olduğu içtihat edilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesini temel bilgi olarak aktarıyorum. Gerisi size kalmış.

“Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir.”

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025