Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Hakaretin kerameti
Adamın biri, bir adama “Yağmur yağacak!” demiş. O adam da öfkelenerek, “Vay sen bana ördek dedin!” diyerek o adamın üzerine yürümüş! Bu kıssadan çıkan hisse “hakaret” kavramının yorumu bireysel değil, genel ve anonimdir. Peki “hakaret”in sözlük karşılığı nedir?
Hakaret (Arapça): Bir kimseye, bir şeye karşı kullanılan küçültücü söz ya da aşağılayıcı, küçük düşürücü, onura dokunma, onur kırma.
Valla bu tanıma göre kan gövdeyi götürür. Nereden baksan öznel (sübjektif) bir tanım. Artık kimseye “Galiba yağmur yağacak” diyemezsin. Bir de yasaya göre “hakaret” neymiş ona bakalım.
Hakaret suçunun cezası Türk Ceza Kanunu madde 125/1’de, “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.”
Hakaret kimi zaman söyleyene, kimi zaman söylenene (muhataba) göre değişiyor. Örneğin bir mahalle kavgasında kadınlardan biri “Seni gidi çürük, seni gidi sürtük” diye hitap etse ve muhatabı kadın onu mahkemeye verse, sanırım, davayı kazanır. Amma velakin!
Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanırım Gezi olayları sırasında, “Düşünün Dolmabahçe Valide Sultan Camisi’nin içinde bu eşkıyalar, bu teröristler bira şişeleriyle, bira kutularıyla adeta caminin içini pislemişti. Bunlar böyle. Bunlar çürük, bunlar sürtük” diye konuşmuştu. Ama kimse kendisini mahkemeye vermemişti. Verse de sanırım, açtığı dava kabul edilmezdi.
Cumhurbaşkanı, 23 Kasım’da partisinin grup toplantısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na özel bir yer ayırıp “saydırdıkça saydırmıştı”. Erdoğan, Kılıçdaroğlu için “gafil, namert, sefil, kifayetsiz” gibi ifadeler kullanmıştı.
Gafil: Aymaz; çevresinde olup bitenlerin, olayların ayrımına varmayan, gerçekleri görmeyen, sezmeyen (kimse). “Bu ülke aymazların eline kalmamalı.”
Namert: Mert olmayan, alçaklık eden, alçak, korkak, erdemsiz.
Sefil: Aynı zamanda namussuzlara, şerefsizlere, rezillere, aşağılıklara da bir “kınama” sıfatı olarak kullanılabilir dahası tarihte birçok kez kullanılmıştır.
Kifayetsiz: Yetersiz.
Sanırım Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanının kendisine layık gördüğü sıfatlar için yargıya başvurmadı. Yargıya gitseydi de bu sıfatlar eleştiri bağlamına alınırdı. Tersi olsaydı Kılıçdaroğlu hapse girmese bile külliyetli miktarda para cezası öderdi.
Vikipedi’den aldığım örnek içtihatlara göre siyasetçiler; kendilerine karşı yapılan eleştirilere, özel kişilere kıyasla daha fazla hoşgörü göstermek zorundadır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi)
Basın özgürlüğü haber, fikir ve düşünceleri, çoğaltıcı araçlarla serbestçe açıklayabilme özgürlüğünü ifade etmektedir.
Basın özgürlüğü sınırsız olmayıp hukuk düzenince çizilen sınırlara tabidir. Basın tarafından yapılan yayınlarda anayasanın temel hak ve özgürlükler bölümü ile kanunlarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunmamak, kişilik haklarına saygı göstermek, bunlara saldırı niteliği taşıyabilecek tutum ve davranışlardan kaçınmak yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basının yaptığı yayın, bir kimsenin kişilik hakkını ihlal edici nitelikte ise bu durumda basın özgürlüğüne sığınılamaz ve bu tür bir kişilik hakkı ihlali, sorumluluk doğar. Çoğu zaman basın özgürlüğü ile kişilik hakkı ihlali çatışma halindedir. Bu durumda kişilik hakkı mı, yoksa basın özgürlüğü mü daha üstün tutulması gerektiği, haberin mahiyetine ve haber yapılan kişiye göre farklılık arz etmektedir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2018/3022 esas, 2018/5252 karar sayılı ve 03.07.2018 tarihli ilamında; siyasetçinin siyasi kişiliğinin bulunması ve eleştirilerin toplumu ilgilendiren konulara ilişkin olduğundan kamusal ilginin bulunması sebebiyle siyasetçilerin kendilerine getirilen eleştirilere, özel kişilere nazaran daha geniş bir hoşgörü göstermek zorunda olduğu içtihat edilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesini temel bilgi olarak aktarıyorum. Gerisi size kalmış.
“Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir.”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
Mezhep çatışması değil insanlık suçu
-
Emekliye bayram ikramiyesi ne kadar olacak?
-
Alfa Romeo'nun ilk elektrikli modeli: Junior Elettrica
-
'Kayyum atamaları, hukuksuzluk ve kontrollü kaos'
-
AKP’de kongre öncesi hazırlığı devam ediyor: Prof. Kalay
-
Emeklilerin Gözü Bayram İkramiyesinde: Beklentiler Karşı
-
Hutbelerde Bunlara Dikkat Edin!
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
-
Trump döneminde ABD ve dünya nereye gidiyor?
-
Yurttaşın Ekonomi Çığlığı:
En Çok Okunan Haberler
-
Gece kulubünde büyük facia
-
Bakanlık, ünlü bal markasını ifşa etti
-
ABD savaş uçakları harekete geçti!
-
Devlet Bahçeli neden fotoğraf vermiyor?
-
İmamoğlu 'turpun büyüğünü' Trabzon'da gösterdi
-
Tadilat için gelen usta cinayete kurban gitti!
-
Cenazesine katılamadı: Nedenini gözyaşları ile anlattı
-
Kayda Geçsin ekibinin yeni adresi belli oldu
-
Meclis’teki ‘torba’ ile ‘ek ödeme’ kapısı açılıyor
-
Bahçeli'den 'kurucu önder' açıklaması