Özdemir İnce

Hitler’den kötü örnekler

06 Mart 2022 Pazar

Hitler okumalarım sürüyor. Manifestosu olan Kavgam’ı, Marksist çalışmalarımdan (1960-1970) sonra okumuştum. Marks’tan içgüdüye dönüşmüş bir bilgi kaldı; Hitler’in yapıp ettiklerini okudukça Kavgam’dan bölümler hatırlıyorum. Bu yazıda, Şükrü Ülker’in HİTLER, Demokrasiden Diktatörlüğe (SİA Yayınları, Ocak 2022) adlı kitabını okurken işaretlediğim bazı yerleri bir kez daha sizinle paylaşmak istiyorum:

***

İKTİDAR VE YAĞMA:

“Hitler’in iktidara gelmesinin ardından, istedikleri gibi yağmalayıp hükmedecekleri vaat edilen toprakların kapılarının artık açıldığını düşünüyordu SA yöneticileri ve bu bir türlü gerçekleşmiyordu. Mercedes araba, resmi bir iş, kabarık bir banka hesabı sahibi olma, küçük rütbeli her SA şefinin hayaliydi. Bir gün önce parti kartı alabilme becerisi gösterenlerin bir gün sonra saygın bir Nazi ve iş şahibi olmasından, eski tüfeklerin sokakta bırakılmasından şikâyetçiydiler. Kendilerine engel olan açgözlü hınzır domuzların yollarından temizlenmesi gerektiğini açıkça söylemeye başlamışlardı.” (s.154)

BUDALA DİPLOMASİ:

Hitler, Dışişleri Bakanlığı’nın meslekten gelme diplomatlarına hiç güvenmiyordu.

Von Neuraht Dışişleri Bakanlığı görevini yürütürken, Hitler Ribbentrop’a 1934 Ağustos’unda bir büro kurdurdu. Bu büro, Dışişleri Bakanlığı’nın alternatifi olarak çalışmaya başladı. Büroda, yüksek eğitimli Nazi gençleri, işlerinde başarılı veya tatmin olmamış işadamları, eski muhabirler, ihtiraslı Nazi Partisi üyeleri bir araya gelmişler; Dışişleri Bakanlığı’nın resmi politikasından bağımsız, çoğu zaman zıt dış politika stratejilerinin uygulanmasına çaba gösteriyorlardı.” (s.206)

“Ribbetrop, 4 Şubat 1938 günü Hitler tarafından Dışişleri Bakanı yapıldı. Bu atamayla Alman dış politikasının daha radikal bir yön izleyeceği işareti veriyordu. İlk işi meslekten gelen diplomatları geri plana itmek, onların görevlerine, kurmuş olduğu büroda çalışan insanları yerleştirmek oldu.” (s.332)

NAZİLERİN EKONOMİ PROGRAMI:

“Alman Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi adından da anlaşılacağı üzere işçi sınıfına dayanan sosyalist bir parti görünümündedir.” (s.189)

“Kurduğu şirketle Bulgaristan’da birçok inşaat işi yapan ama kendisini ekonomist olarak gören inşaat mühendisi Gottfried Feder, askerlikten Onbaşı Hitler ile çilingir Anton Drexler, Nazi Partisi’nin ekonomik görüşlerini de içeren 25 maddelik parti programını birlikte hazırlamışlar, Hitler de 24 Şubat 1920 günü kongrede açıklamıştı.

On üç yıl sürecek bir mücadele sonrasında arkasında çoğunluk olmadan bir şekilde elde ettiği çoklukla ve politik manevralar sonucu iktidara gelecek bir partinin kapitalizm, Marksizm ve liberalizm karşıtı ekonomik programı, ekonomi eğitimi almamış bir mühendis, bir onbaşı ve bir çilingir tarafından yazılmıştı.

Feder, Birinci Dünya Savaşı’nda ve sonrasında bankaya düşman kesildi. ‘Faiz Boyunduruğunun Kırılması Üzerine Manifesto’ yazarak, bankaların devletleştirilmesini ve faizin ortadan kalkmasını savunmuştu. Hitler’in ‘Yahudi finans kapitalizmi’ne karşıtlığının ilham kaynağı Feder’di.” (s.190)

“Onbaşı ekonomide kendini yetiştirdiğine inanıyordu, lakin ekonomiye ne ilgi duyuyordu ne de ekonominin makro düzeyde nasıl işlediğinden haberi vardı. Kara cahildi. 1922 ve 1923 yıllarında yaşanan hiperenflasyon ona göre bir arz talep sorunu olmaktan ziyade Kasım Canileri diye adlandırdığı Federal Hükümet’in ve onun arkasındaki ulusal ve uluslararası Yahudi organizasyonlarının işiydi. Ekonomide Hitler’e göre aslında sorun yoktu. Tıkır tıkır işliyordu. İç ve dış güçler Alman halkını bu şekilde boyunduruk altına almak istiyorlardı.” (s.190)

SON KARAR TUTKUSU:

Hitler olağanüstü kurnazdı. Son kararı daima kendisi vermeliydi. Bunu sağlamak için hem parti yönetiminde hem devlet yönetiminde yetkilendirdiği kişilerin görev alanlarını açıkça belirlemezdi, mutlaka çakıştırırdı. Bu şekilde çıkan sorunların çözümü için ona gelinir, o verirdi son kararı.” (s.282)

İnanarak yalan söylüyor, yanıltıyordu. Hedefine ulaşmak için hem iç hem dış siyasette blöf, şantaj, rüşvet ve tehdit sık sık kullandığı yöntemlerdi. Bunlarla başaramazsa güç ve zorbalık kullanmaktan çekinmezdi. Weimar Cumhuriyeti’ndeki demokrasi ve özgürlükleri kullanarak iktidara gelmişti, ama ilk işi Weimar Cumhuriyeti’ni, demokrasiyi ve özgürlükleri yok etmek oldu.” (s.283)

***

Keder verici, umut kırıcı bir durum. Hitler’in körleştirici megalomanisi, Napolyon’un Rusya seferinden ders almasına engel olmuştu. Kış, ikisini de ayaklarının altında ezdi. Ne yazık ki günümüzde, Avrupa Birliği üyesi devletlerde, Latin Amerika, Asya ve Afrika’da Hitler’e özenen budalalar var.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları