Nihayet ‘Türkler ve Avrupa’
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Nihayet ‘Türkler ve Avrupa’

14.12.2021 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sadece siyasetçileri, tarihçileri değil, memleketin gözü, kulağı, dili olan bütün özgür kafalı insanlarını bu kitabı (Türkler ve Avrupa*) okumaya davet ediyorum. Gaston Gaillard’ın ve kitabının adını ilk kez Hürriyet Avrupa’da 16 Nisan 2003 tarihli ve “Soykırım ve İsveç” başlıklı yazımda anmışım. 2003-2020 arasında sayısını unuttuğum kadar bu kitaptan söz ettim. Özellikle “Ermeni Gailesi” hortlatıldığı zamanlar. Çünkü Fransa’da 1920 yılında yayımlanan bu kitabın “Osmanlı İmparatorluğu’nun Parçalanması” (s. 261-384) bölümü, “Ermeni Soykırımı” iftirasını daha 1920 yılında yalanlamaktadır. Kitap, bu niteliği ve Türklerin tarihine ve Sevr Antlaşması’nı doğuran Paris Konferansı’nda dönen emperyalist oyunlarını teşhir edecek kadar yansız olması yüzünden 1920’den sonra bir daha yayımlanlanmadı. Fransız kaynaklarında bile doğru dürüst bir özyaşamöyküsü yok. Bir fotoğrafı bile yok. Fransız Vikipedisi’nde bir Gaston Pierre Gaillard (1860-1927) var ama bu adam bizim Gaston Gaillard mı, belli değil. Çünkü hakkında sömürge yöneticisi ve kâşif olduğu yazıyor. Ama kitaplarından, yazarlığından söz edilmiyor. Kitabın İngilizce baskısına gelince yayımlanmış 11 kitabının adı var. Bizim internet sahaflarında bazı kitaplarının özgün baskıları olması şaşırtıcı, fiyatları 5-6 yüz lira. Birkaç ay önce yoktu bu kitaplar, madeni ne zaman keşfettiler acaba?

Sözün kısası ilk yazımdan 20 yıl sonra kitabın yayımlanmış olması beni mutlu etti.

***

Kitabın son sayfasında bir tarih yazıyor: Ağustos 1920. Demek ki bu tarihi izleyen iki-üç ay içinde basımı yapılmış. 

12 Aralık 1920 tarihli LE FIGARO gazetesinin edebiyat ekinde ise Türkler ve Avrupa hakkında bir tantım yazısı var. Şöyle:

“Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılması, bize Doğu sorununa bir çözüm gibi görünmekten çok, yeni ve sayısız zorlukların kaynağı gibi görünüyor, çünkü bu sorun, bir haksızlık olduğu kadar bir hata da.

Bu mantıklı ve ileri görüşlü çalışmanın son sayfalarında, özellikle Bay G. Gaillard’ın ifade ettiği gibi, kitap Doğu’da Fransa’nın geleceği hakkında endişe duyan herkese şiddetle tavsiye edilir.

Bay G. Gaillard, Avrupa’da Türklerin rolüne hızlı bir tarihsel bakış attıktan sonra, bu çalışmada ilk olarak mütarekeden bu yana meydana gelen olayları anlatıyor.

Bu vesileyle, konferansın (Paris Konferansı’nın)  uzun müzakereler sırasında aldığı ve Sevr Antlaşması kararlarını, eleştirel bir şekilde inceliyor. Yazar, düşmanlıkların sona ermesinden bu yana Doğu politikamızın hatalarının büyük ölçüde Rusya’ya karşı benimsenen politikadan ve maruz kaldığı Pan-Rus etkilerinden kaynaklandığını göstermektedir. Fransa’nın, İngiltere tarafından İstanbul’un işgaline katılmasına izin vermesine ve tarihsel politikasına aykırı olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasına izin vermesine üzülüyor. Son olarak, antlaşmanın sona erdirmediği görülen çeşitli askeri operasyonları eleştiriyor. Gerektirdikleri önemli masrafların yanı sıra, Bay G. Gaillard, diğer Müslüman ülkelerde olduğu gibi aynı zamanda Doğu’daki durumumuzu tehlikeye attıkları için onları kınıyor.”

***

Bu kitapta tarihsel olayların anlatısından çok, siyasetçilerin bu olaylar hakkındaki görüşleri ve sözleri yer almakta; bu görüş ve sözler yansız ve adil bir akıl ve vicdan kalemiyle değerlendirilmekte. Siyasetçiler ve gazeteciler emperyalizmin iş ve eylemlerini durmadan itiraf ediyorlar (s.174). Bu itiraflar olayların gerçek yüzünü ortaya koymakta. Hayranlık duymama yol açan en önemli özellik şu: Günümüzde değer kazanan doğru ve gerçeklerin daha 1920 yılında saptanmış olması (s.179). 

Gaston Gaillard, savaşlar, olaylar nasıl çıktı, nasıl oldu, bunlardan söz etmiyor. Bunlar hakkında çıkan gazete haberlerini değerlendiriyor, kitaplardan alıntılar yapıyor ki bunların neredeyse tamamı Osmanıların ve Türklerin lehine. İnsan okudukça şaşırıyor. 

Özellikle İstanbul’un işgaliyle ilgili bölüm, sanki “olay yeri tutanağı” gibi:

“On üç, on dört yaşlarındaki çocuklar tutuklanarak feci şekilde dövülmüş, Şehzadebaşı’nda görevli sekiz Türk askeri, sabahın erken saatlerinde kamplarında uyurken öldürülmüştü. Bunlar ve benzeri daha pek çok eylem, muhtemelen uygulanan sansür sayesinde örtbas edilmiştir.”

***

Bilgi ve ilginize: Kitap konusunda kapsamlı bir yazım 16 Aralık 2021 tarihli Cumhuriyet Kitap’ta yayımlanacak. 

* Kanon Yayınları, Ocak 2021

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025