Özgen Acar
Özgen Acar ozgenacar@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Mektebi Mülkiye 163. yaşında!

09 Aralık 2022 Cuma

“Devlete yönetici yetiştiren” A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF), kuruluş adıyla Mektebi Mülkiye (MM) geçen pazar günü 163. yılını kutladı... MM kurulduğundan bu yana 6 padişah, 12 cumhurbaşkanı, 61 hükümet gördü.

Osmanlı devlet yönetimi, 1839’da Sultan Abdülmecit döneminde “Tanzimat Fermanı”yla yüzünü Batı’ya çevirdiği için, yabancı ülkelerle ilişki kurabilecek, yabancı dil bilen devleti temsil edecek kadrolara gereksinimi vardı.

Osmanlı’da, Batı tipi “eyalet modeli” benimsendiği için bu yörelerin başına geçecek “valiler” de yetişmeliydi. MM, işte bu dönemin siyasal yapılanmasının gereği olarak kurulmuştu... 

O gün bugündür SBF mezunu “devlet temsilcisi” demektir! Mezunlar da devlet adına görev yapmaktan memnundurlar... Ancak bazı dönemlerde zorlanan bu olgu hakkında bazı örnekler verelim...

Örneğin, muhalif “Jön Türk hareketi” başlayınca, 1890’dan itibaren II. Abdülhamit, ilk iş, okulun programına müdahale etti. Tarih dersleri azaltıldı, felsefe kaldırıldı. Din dersleri artırıldı!

Örneğin, 1897’deki Osmanlı-Yunan savaşı sırasında Okul Müdürü Recai Bey, bir şeker bayramında öğrencilere şeker dağıtırken mülkiye ilk “öğrenci protestosuna” tanık oldu. Müdür şekerleri dağıttıktan sonra “Padişahım çok yaşa!” diye söyletmek istedi. 

Kimse bu tezahürata katılmıyordu. Recai Bey şansını biraz fazla zorlayınca öğrencilerden biri “Bunun için mi bağıracağız?” deyip şekeri ayaklarıyla ezdi. Diğer öğrenciler de yere attıkları şekerlerin üzerinde coşkuyla zıplıyorlardı.

Örneğin, I. Meşrutiyet yıllarında, Sultan II. Abdülhamit’in okulun adına eklediği “Şahane” adı okulun adından çıkarıldı.

Örneğin, Ankara’da kısa sürede kendi eğlencelerini arayan gençler önce 1937’de Mülkiye bünyesinde “Kazan” dergisini çıkardı. Adını yeniçerilerin isyan simgesinden alan muhalif dergi, idareyi rahatsız etti ve kapatıldı. Kısa süre sonra adı eski Türkçe ile “Kazgan”a çevrildi ve yine yayımlandı. Bu dergi lafını esirgemez, okulla ilgili her şeyi kıyasıya eleştirir...

Örneklerim:

Ben 1956’da sınavı kazanarak SBF’ye girdim. Yeni dönem açış konuşmasını yapan Dekan Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu, “Nabza göre şerbet vermeyin! Bir memleket, ya ilim ya zulümle idare edilir!” dedi...

Başbakan Adnan Menderes, Meclis’te, dekanı “kışkırtmakla” suçladı. O gece, bakanlık emrine aldı... Bizler de sabah derslere girmedik. Kızlar da benim önerim üzerine okula siyah elbiselerle geldiler... Feyzioğlu istifa edince hocalardan bazıları da peş peşe istifa ettiler.

5 Şubat 1960’da bazı DP’li vekiller, Siyasal Bilgiler “Fakültesi”ni Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir “yüksekokul” yapmak istediler... Öğrenciler iktidara karşı çeşitli tepkiler gösterdiler...

28 Nisan 1960’da İstanbul Üniversitesi’nde “Kanlı Perşembe” idi. Polis kurşunuyla Turan Emeksiz öldürülmüş, 40 kişi yaralanmıştı. Sınıf arkadaşlarım Hikmet Çetin CHP Gençlik Kolları Başkanı, Yalçın Küçük SBF Fikir Kulübü Başkanı ve ben SBF Öğrenci Derneği Başkanı olarak İstanbul olaylarına tepki gösterme kararı aldık.

Hukuk fakültesine gidip onlarla İstiklal Marşı söyleyerek bir gösteriyi başlatma kararı aldık. Hukuklu öğrencilere niyetimizi anlattık. Bazıları katıldı. Bazıları katılmadı. Hikmet Çetin ses vererek İstiklal Marşı’nı söylemeye başladık... Sonra polis ve asker gelince bizler fakülteye kaçmak zorunda kaldık...

Bu ortamda, güvenlik kuvvetleri ateş açtılar, bazılarımız yaralandı... Fakülte binasında kurşun izleri oluştu. Ben ve bazı arkadaşlar Dekan Prof. Dr. Fehmi Yavuz’un odasına sığındık...

Menderes, binadaki kurşun deliklerinden rahatsızdı. Dekan Yavuz’dan bu deliklerin sıvanmasını istedi. “Kurşun delikleri, yüz karası!” diyordu. Dekan Yavuz’un cevabı netti: “Bizim için şereftir!”

O gece TBMM, olayı tartıştı ve üçümüz hakkında “gıyabi tutuklama kararı” çıktı... Hepimiz Ankara’dan kaçtık! 27 Mayıs 1960’ta rahatlayarak Ankara’ya döndük…

Örnek:

SBF’nin geleneksel “İnek Bayramı” şenliğini, 2 Mayıs 2017’de rektör Erkan İbiş yasakladı, şenlikteki “imam, cübbe, sarık” kullanılmasının çıkarılması durumunda izin verileceğini bildirdi.

***

“Başka bir aşk istemez, aşkınla çarpar kalbimiz./ Ey vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz./ Gül ki sen, neşenle gülsün ay, güneş, toprak, deniz./ Ey vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz!”

1919’da, 19 yaşındaki MM öğrencisi Cemal Edhem Yeşil’in bu satırlarını, müzik öğretmeni Musa Süreyya bestelemişti! 

***

Atatürk, Mülkiyeliler hakkında 11 Aralık 1935’te şunları söylemişti:

“(…) Derhal bildim ki bana içten sevgilerini haykıranlar, yarım asırdan beri büyük Türk ulusunun tam anlamı ile millet olmasına çalışan, modern bir Türk devleti kurmak için insanlık fedakârlıklarının hiçbirini kendilerinden esirgemeyen; kültür, idare, intizam ve devlet anlamlarını en son ilmi telakkilere göre tebellür ettirmeye çalışmış ve çalışan yüksek değerde arkadaşlarımdır. (…)”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları