Transfer bilançosu açısından değerlendirildiğinde külliyen zarar eden bir tabloyla karşı karşıyayız. Olaya sadece bonservis bedeli olarak bakmayın. Kulüplerimizin çok önemli tutarda yıllık bordro yükümlülükleri bulunuyor. Transferde başarıyı değerlendirebilecek en önemli kriterler sportif ve mali performanstır. Her ikisi açısından da zarardayız.
Bu açıdan yaklaşıldığında transfer ekonomisinde net zarar eden bir ülkeyiz. Bu, bizi iki yönden etkiliyor. Kulüplerimizin bir yandan mali dengeleri bozuluyor, borçlanmaları artıyor. Diğer taraftan gelen yabancı oyuncular nedeniyle yerli oyuncunun süre alması azalıyor ve altyapı zamanla kısırlaşmaya başlıyor.
YÖNETİM LEHİNE İLLÜZYON
Transferler her zaman bir heyecan ve beklenti yaratır. Bundan en çok yöneticiler yararlanır. Çünkü, transfer politikasıyla hem heyecan hem de geleceğe ilişkin mutlu beklentiler yaratılır. Bu anlamda ülkemizde transfer: Futbol kulüpleri için bir mutluluk yaratma aracıdır. Transfer taraftarı mutlu etme sanatıdır. Kulüp yönetimleri transferler aracılığıyla popülist politikalarını rahatlıkla uygularlar. Transferler sayesinde taraftar temel sorunlardan uzaklaşır ve yeni gelen “yıldızlara” odaklanır. Mali gerçekleri görmez, görmek istemez. Geleceğe yönelik karamsarlıkları iyimserliğe dönüşür. Kulübün üzerinden kara bulutlar belirli bir süre dağılır. Transferler kulüpte yönetim lehine bir illüzyon yaratır. Bu da kulüp yönetimlerinin bekaları, yani kendi sürdürülebilirlikleri bakımından önemlidir. Kulübün finansal sürdürülebilirliği ise bu aşamada yönetim ve taraftar açısından önemli değildir. Diğer taraftan transferler bir takım muhasebe tekniklerinin de yardımıyla, kulüplere operasyonel hareket kolaylığı ve esnekliği sağlar. Kayıtdışılık olanaklarını geliştirir. Kulüpler bu sayede bol bol transfer yaparlar.